01 Ocak, 2011

2010'un götürdüklerini 2011 geri getirse.

Uzun uğraşılar ve kafa patlatmalar sonucunda yılbaşı planlarımızı hazırladık. Alp'le görüşmüyorduk. Zordu benim için.

Neyse, planımız şuydu: Önce medyum'a gideceğiz, sonra kafelerden birinde tabu falan oynayacağız. Sade ama eğlenceli olacağına emindik. Medyum'a ben, Pelin, Eren ve Hazel birlikte gittik. 50 liraları bayıldıktan sonra bende pek istek kalmadı ama çaktırmamaya çalıştım. Zaten ortam bir acayip saçma sapan kuru kafalar, dekorasyonlarla döşemiş salak kadın daireyi. Kapıyı çaldık. Psikopat bir kadın açtı. Kambur, mavi peruk takmış, tüylü şalı var. Hangi filme özendiyse artık. İçeri aldı. Tam bir yere oturucam kadının kuyruğuna basmışız gibi çığlık attı. ''Aoehö! Oraya oturma! Şuraya geçin.'' Israrla başka yere oturtcak. La havle çektim geçtik oturduk.

Hazel dedi ki ''Biz geldik ama ben size inanmıyorum şahsen.''
Eren Hazel'in böğrüne dirseğini bir geçirmiş, görmeliydiniz. Sonra Hazel seansın sonuna kadar konuşmadı. Eren, ben ve Pelin aktif rol oynadık.
''Teyze.'' dedim. ''Alp'le ayrıldık ya, bitti mi her şey?'' dedim. ''Öncelikle teyze anandır.'' dedi. '' Ölmüş kadın hakkında konuşmayın.'' dedim. ''Ruhuyla bağlantı kurmak istersen 20 kağıdını daha alırım.'' dedi. Küfürü bastım. ''İşine bak sorumu cevapla.'' dedim. ''Alp başka bir kızın kollarına gitmiş gülüm sen ondan hayır bekleme daha.'' dedi. Çok sinirlendim. O sırada Eren NLP noktalarıma falan vuruyordu sakinleşeyim diye.
Pelin ''Ne olacak benim bu aşk hayatım?'' dedi. ''2011'de de bekar gezersin yavrum sen.'' dedi. Bir an Pelin'in gözlerinin yaşardığını sandım ama yanılmış da olabilirim günahını almiyim kızın.
Eren ''Özgür'ü seviyorum.'' dedi. Kadın devamının gelmesini bekledi. Devamı yok. '' Üzgünüm ama bu bir soru değil. Ne öğrenmek istiyorsun?'' dedi kadın. ''Hiçbir şey. Ben onu sevdiğimi herkesin öğrenmesini istiyorum. O hayatımdaki soruların cevapları zaten.'' dedi. Bir 'OOOOooo'' sesi yükseldi Hazel'den ama kadın kötü kötü bakınca susmak zorunda kaldı.

Baktık kadından bize fayda yok, attık kendimizi sokaklara. Özgür'ü aradım. ''Bu kız seni düşüne düşüne Konfiçyüs oldu yeminle. Alper'i de al gelin.'' dedim. Gırgır'a gittik.
Tabi bizde hava bin beş yüz. Minileri, topukluları falan çekmişiz. Baktım Hazel bar tarafına gidiyor. Bardaki kızı görmüş yine. Biz de gittik. Kızla bunlar muhabbete daldılar.

- Şey, meraba ben Hazel. Tanıdınız mı?
- Aa, evet. Sevgilime asılan? Merhaba otursanıza.

Hazel mosmor oldu. Ben de kendimi tanıttım.

- Ben Selin. Hazel'in arkadaşı. Siz onun kusuruna bakmayın potlar kraliçesi diye adı geçer okulda yoklamada.
- Okula gidiyorsunuz hâlâ değil mi? Lise sanırım. Sizin işiniz de zor.

Yalnız kız iki dakikada harcadı bizi. Bu sefer şansını Eren denedi.

- Ojeleriniz Chanel mi? Gerçekten çok yakışmış teninize.
- Gerçekten mi? evet, son seriden. Ojeden anlıyorsun demek.
dedi ve onlar kopkoyu bir muhabbete daldılar, çıkarabilene aşk olsun. Pelin de Edgar'ın yanına gitti. Ben Hazel'le oturdum bir yere Özgür'le Alper'in gelmesini bekliyordum. Aşkta ben kazanamadım. Bari arkadaşlarım kazansın.

Onların mekana girdiğini Hazel'in büyüyen gözlerinden anladım. Baktım önden Özgür girdi, Alper onu takip ediyordu. En arkadaysa Alp vardı. Alp vardı!? Alp gelmişti benim olduğumu bile bile!

Hazel ayağa kalktı, yüksek topuklulara rağmen kusursuz bir yürüyüş sergileyerek Alper'in yanına gitti. Yüzünü elleri arasına aldı. Öptü. Ama nasıl bir öpüş. Çocuğun dudaklarını sanırsınız yiyecek. -O sırada Hazel'in ağzı büyür ve Alper'in kafasını içine alır, sonra tüm bedenini. Tabii ki buralar Hazel'e masum bir gönderme.- Ben utandım onun şehvetli öpüşünü görünce. Zaten bir süre sonra mekandan atıldılar. Peşlerinden gitmedim çünkü kendilerine müsait bir ıssız sokak bulacaklarından emindim.
Özgür bir köşeye gitti. Tek başına oturdu. Yanına gittik, Eren onu görmemişti. Eren'in medyumdaki sözlerini naklen Özgür'e anlattım. İçi gitti garibimin. Kızın gönlünü almaya karar verdi. Eren'in o kızla konuşmasını böldü. Kız da zaten manitası gitaristin yanına gitti, moral verici sözler söyledi tahminimce.

Sonra ben Alp'e baktım. Kızın teki sırnaşıyordu. Dirty dance tarzı bir şeye girişmek amacındaydı yelloz. Alp kıza öyle kırıcı bir şey söyledi ki, hakaret etse, sövse daha iyiydi. Bana doğru geldi.

- Burası boş mu acaba?
- Kimleri görüyorum.. Tabii ki, sizin için her zaman boş.
- Kalbiniz de o denli mi boş bana karşı?
- Sadece siz vardınız, bunu anlayamadınız.
- Selin bak, benim hatam kendimi sürekli başkalarıyla karşılaştırmaktı. Özellikle Alper'le. Aştım onu ama yanındaki o sarışın herif sinirimi bozdu o yüzden geçen gün kırdım sanırım seni. Katlanamıyorum yanında birilerini görmeye.
- Alp herif homoseksüel.
Kahkasını tutmaya çalıştı.
- Üzüldüm onun adına. Peki güzel hanımefendi, benimle dans eder misiniz?

Gülümsedim. Bana uzattığı eli tuttum ve Plain White t's 1 2 3 4 eşliğinde dans etmeye başladık.

Beni o mutlu andan Eren'in çekip koparmasıyla kendime geldim. Eren'e içimden ayıp kelimeler söyledim. Yanına gittim.

- Selin ne olduğuna inanamayacaksın!
- Ne oldu?
- Özgür'le barıştık!
- İnanmıyorum, çok sevindim!

Bir süre Özgür'ü anlattı. Sonra tanıştığı kızı. Modayla içli dışlıymış falan. Adı Elif'miş. Manitasının adı Hakan'mış. Bir gün tanışma hikayesini dinleyecekmiş. Çok sevmiş.

İyi bir kız lakin baya bir aşağıladı bizi. Bir dahakine özünü tanımak umuduyla Eren'den ayrıldım Pelin'in yanına gittim.

- Selin ben Amerika'ya dönüyorum.
- O niye o?
- Alışamıyorum. Kimse yok burada. Orada bir erkek arkadaşım vardı. Ayrılmanın bu kadar ağır olacağını tahmin edememiştim.
- Pelin saçmalama. Nasıl geri dönüceksin?
- Bilmiyorum. Ya da ararım o gelsin.
- Nerede kalıcak?
- Bizim evde.
- Yol geçen hanı değil orası.
- O da alelade biri değil.

Sinirlendi biraz bana. Kalktı gitti. Ben de ''Amaan. Seninle mi uğraşıcam.'' dedim Alp'in yanına gittim. Kızın teki sırnaşıyordu. ''Hayatım otel rezervasyonunu yaptırdın mı akşam için?'' dedim. Kızın gözleri kocaman oldu, ''Memnun oldum.'' dedi defoldu gitti. Alp gülmeye başladı. ''Gerçekten rezervasyon ister miydin?'' dedi. ''Saçmalama be. Kızı kovalamak içindi o.''
Belimden tuttu, beni bedenine yasladı ve tatlı bir şekilde öptü. Geri sayımla uğraşıyordu millet. Bense o an için mutlu olabileceğim tek kişiyleydim.

Baktım, Eren de Özgür'e sarılırken gayet mutluydu.

Zaten salak müneccimin dediklerinin tersi çıktı. Haram zıkkım olsun o 50 liralar.

4 yorum:

Sliwer dedi ki...

bizden daha çok eğlendikleri kesin.
Alp adam olsun, üzmesin kızı daha çok.

Didisko dedi ki...

Azcık Özgür'den kurs murs bişeyler alsın ya.
Medyum'a para kaptırmadık ama biz, öyle düşün. :D

Profösör dedi ki...

Zamane medyumları ebced hesabı bilmezler ama büyü yaparlar. Büyüleri de tutmaz. Her harfin bir şifresi vardır. Bu şifreye göre ebced hesabı yapılır. Sonrada geçmişe dudak bükülür, geleceğee tebessüm edilir. ayrıoca da para alınmaz.

Didisko dedi ki...

zaman kötüleşiyor azizim.