26 Ocak, 2011

Yarın şu proje işi bitsin 3 Fatiha peş peşe okuyacağım.

Bugün başıma neler geldi diye anlatmaya başlasam yazının sonunda büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağınıza adımın Didem olduğundan emin olmadığım kadar eminim. O kadar ahım şahım değiller ama beni iyice bunalttılar. Çok yorgunum. Uykum var. Stresliyim.

Sabah okula neşeyle gittim hoplaya zıplaya, amacım öğleden sonra okulu asmaktı. Zaten bir ders var, ona da hocalar girmiyor bile. 12'de okula elveda demeyi düşünürken 5.30'da ayrılınca biraz sinirleri bozuluyor insanın. O arada birkaç saatliğine de Sliwer'lara gittim. Lakin bir dahaki gidişimde yapmak üzere rafa kaldırdık tüm o eğlenceli şeyleri. Projeyle uğraştık.

Bir de Sliwer beni bugün vesikalık çekinirken gördü. Hayatta bundan daha iğrenç bir durum yok sanırım. Bir de dedi ki ''Fotoğrafçıların işi zor. Düşünsene adamın biri sana poz veriyor çekmen için. Ne saçma.'' Harbiden büyük travma.

Daldan dala daldan dala aşıkım, tarzında yazıyorum yazımı ama uykum çok var ve ninni etkisi yapan everyday'i dinliyorum. Bu şarkı abime gelsin. 19. izleyicim.

Her şeyi geçtim, bugün arkadaşlarım beni bekliyordu doğum günümü kutlamak için. Kızlar her şeyi hazır ettiler, ben yokum ortada. E haliyle onlar da gerildi ben de. Sürekli mesaj attılar ne zaman geliyorsun diye. 5 saat gecikmeden sonra gittim neyse ki. Eğlendik ama kısa süre de olsa. Şarkı söyledik, halay çektik falan. İyiydi. Hatta şu gördüğünüz de pastadan bir görüntü. Çiçeğim arkadaşım sağolsun yakamadı tüm maytap ve mumları bir arada ama olsun o yazı bile ömre bedel. ''Luigi'nin 16. Kurtuluşu'' yazdırmak Dafne'nin fikriymiş. Luigi'li bir şeyler olmasınaysa topluca karar verilmiş. Ehe, ne güzel.

Aslında normalde doğum günüm birkaç gün sonra ama, topluca kutlamak için en uygun zaman bugündü. Evet o kadar yoğunluğa rağmen gerçekten çok uygundu.

Arkadaşın evine giderken şeytan dürttü zaten. ''Şu arabanın önüne atlasan nolur ki, dene bi.'' diye. Kovdum gitti tabi mandaval. Ama intiharı düşünmedim hiç. Zaten o kadar günahın üstüne bir de o eklenirse sanırım birkaç yüzyıl cehennemde Adam Brody'le bronzlaşırım.

Ay durun şunu söylemezsem içimde kalır, şişer şişer.. Saçlarımı sabah itinayla düzleştirdim, sonra ne oldu? Yağmurda sırılsıklam oldu ve eskisinden daha dalgalı bir hal aldı. O an onları kökünden kestirmek veya yeşile boyatıp kullanılmaz hale getirmek istedim. Ama o sırada koşa koşa arkadaşım evine gittiğim için yapamadım. Sonra da vazgeçtim zaten.

Şimdi ben nerelere gitsem..

2 yorum:

Sliwer dedi ki...

Hoohoo pasta süpermiş be dostum :)
Ne gündü bee!

Didisko dedi ki...

tadı da güzeldi. :D
sorma ya. ne gündü. için kıpır kıpır.