23 Ocak, 2011

Abi.



Dün abim geldi. Yani bloga yazmak için bir sürü malzeme çıkar eminim. Aslında o diyaloglarda abim hep beni eziyor, ben yine de marifetmiş gibi ''ehe ehe, çok gomik'' diyerek buraya yazıyorum.
Abimle nasıl bir iletişimimiz olduğunu şimdi anlatmayacağım. Zaten ileride anlaşılır o.

Bugün dershaneye gittik ama sadece 3 öğrenci gelmiştik. Biz de biraz bir yerlerde oturduk eve döndük. Annem de diyor ki ''E gitmeseydin kimse gelmeyecekse, niye gittin?'' Sanki ona ''Anne kimse gelmiyor ben de gitmiyim'' diyen ben değilim, sanki sabahın köründe kaldırılıp zorla yollanan ben değilim, madur olan ben değilim gibi bunu duydum annemden ciddi ciddi. Neyse moralleri bozmuyoruz. Saat 1'de arkadaşlarımla buluşuyorum, oradan flüt kursuna gidiyorum. Ama bugün yüreğim ağzıma geldi bir süre. Flütümü kaybettiğimi sandım. Kutusuna baktım yok. Her zaman masamda dururdu; orada yok, odada yok. Koskoca flüt nasıl kaybolur anlayamadım, ama sonra baktım misafir odasındaymış. Herhalde müzik hayatımın bitişi olurdu flütü kaybetmem.

Abim gelirken Ersin Karabulut - Sandık İçi'ni getirmiş. 3 kere okudum, yine okuyorum yine okuyorum.

Yani, ben gidiyorum karanlık dehlizlerin lağım kokan tekilliğine..
Bu kasıntı cümlenin meali ise; Sandık İçi okuyacağım.

5 yorum:

Sumimizakura dedi ki...

hey! Bize de getir sandık içini biz de feyzlenelim!

Profösör dedi ki...

fülütünü kaybetmemelisiniz...

Didisko dedi ki...

sumi, 4. kez okumam bitince getiririm tabii. :p

profösör, şimdilik öyle bir düşüncem yok. umarım hiç de olmaz.

Sliwer dedi ki...

Abiler iyidir.
Cuma geliyor benim abicim :D

Didisko dedi ki...

iyiler harbiden ya. ne kadar arada sırada şikayet etsekte.
benim abim dün geldi. blogumu gösterdim. ben bunu takip ederim dedi. yağlı ballı şeyler yaziyim. :p