Sabah uyandığımda bir robotun gözlerinin önünden bu yazı geçtiğinden eminim.
Sürtük
Adı Selin
16 yaşında
öpüşmediği erkekler: bulunamadı
salaklık derecesi 150 IQ eşiti.
Evet yani böyle mimlendim Tanrı'nın gözünde. Haksız da değil hani. En yakın arkadaşların önce birinden hoşlandım, yüz bulamadım diğerine sardım. Onunla çıkıyorum, ama ilkini seviyorum ama sanırım o da beni seviyor.
Biriyle öpüştükten birkaç dakika sonra diğeriyle öpüştüm.
Fahişelere bile teker teker geliyor ulan.
Yine bir haltlar yiyeceğimin farkında olarak okula gittim. Okula derken, conconistana. Sanırım kaydımı oraya aldırmalıyım.
Okulda Hazel ve Alp bahçede oturmuş gülüşüyorlardı. Hazel -en yakın arkadaşım-, Alp - sanırım hoşlandığım çocuk- bankta oturmuş gülüşüyorlardı. Evet bildiğiniz gülüşüyorlardı. Bozuntuya vermemek için yanlarına gittim.
- Selam.
Sessizlik oldu. Kıllandım tabi. Sonunda Hazel lütfetti.
- Merhaba Selin. Biz de senden bahsediyorduk.
- Bu kadar gülünecek ne özelliğim varmış merak ettim doğrusu.
Tekrar kahkahalarına başladılar.
- Hadi ama Selin, buna sevinmelisin.
- Maskara olduğuma mı?
- Şaka yapıyorsun sanırım?
- Tabii ki. Biriniz sevgilim, diğeriniz en yakın arkadaşım, şaka yapayım dedim.
Gülümsemeye çalıştım. Yapmacık durdu.
Tanrım ben ne kadar salak oldum. Oturup konuşuyorlar diye kıskanıyorum. Sanırım Alp'i kaybetmek istemiyorum. Korkularım yersiz değil. Kaybettiklerim yeter de artar bile.
Sınıfa gidiyorum diyerek yanlarından ayrıldım. Eren müzik odasındaydı.
- Selin sana bir şey anlatmalıyım! Bugün ne olduğuna inanamayacaksın!
- Ne oldu?
- Hayatımın aşkıyla tanıştım!
- Ne!? Nasıl yani? Baştan başla şunu anlatmaya.
- Bak şimdi. Kapıdan içeri tam girerken kapı üzerime doğru kapanmaya başladı. Elimde Keman kutusu olduğu için tutamadım ben de ve o anda o kapıyı o güçlü kollarıyla tuttu ve benim ezilmeme engel oldu.
- Eren. Bunu benden öğrenmeni istemezdim ama o kapı tahta.
- Olabilir ciddi bir tehlikeye maruz kalabilirdim. Ve sonra sohbet ettik.
- Hadi canım! Bu kadar çabuk mu? Ne konuştunuz?
- Teşekkür ederim dedim. Rica ederim dedi ve gülümsedi.
- Buna sohbet mi diyorsun?
- Evet biraz kısa ama başlangıç için ideal. Selin sanırım aşık oluyorum.
- İyi de, kim bu çocuk?
- Bilmiyorum. Hiç bilmiyorum. Bu okuldan ama sınıfı ne, adı ne hiçbir fikrim yok. Acaba o da animelerden hoşlanır mı?
Sanırım söylemeyi unuttum. Eren bir anime manyağı. Onu bir animenin içine hapsetsem, bana tüm servetini verir.
- Neyse Eren, öğreniriz Alp'ten.
- Sahi, Alp nerede? Hazel'le napıyolar? Ben geldiğimden beri konuşuyorlar.
- Hiçbir fikrim yok.
Alper içeri girdi. Eren'e göz kırptı ve günaydın dedi. Salak ya. Kıskanacağımı düşünüyor. Gerçi öyle. Kıskanmadım değil. Ya ben napıyorum!
En sonunda, Alp ve Hazel içeri girdiler. Yine o şuh kahkahalarıyla. ''Bunu sonra konuşacağız.'' dedi Hazel Alp'e.
''Bunu sonra konuşacağız.'' dedim Hazel'e. Ama içimden.
6 yorum:
ne kadan sürtükm :D
yazık ya bence. Taşı bile hak etmeyecek kadar salak çünkü.
Alper'i yolarım yavşamasın cici Eren'e :)
Selincim, çok güzel sütük olmuşsun nerden aldın? :D
Eren sahipli. :D
Med ve cezir gibisiniz. Git geller.
Med-cezir doğanın bir kanunu.
Yorum Gönder