Ertesi gün aşırı kar yağışı yüzünden okullar tatil edilmiş biz de evde bunu bir şampanyayla kutladık. -demek isterdim fakat ben yalvar yakar Pelin'e sıcak çikolata yaptırdım öyle kutladık. Ben dedim ki ''Gırgır'a gitmeliyiz.'' Pelin dedi ki ''Gırgır'a gitmeliyiz!'' ''Edgar dedi ki ''Gırgır ne?'' Açıkladık.
- Bak Edgar, Gırgır bir cafe. Gençler takılır. Biz neyiz? Genciz. Yani biz de takılırız. Çok eğlenceli canlı müzik falan var. Pelin'le hep oraya gidenlere özenirdik. İlk gidişimiz olacak.
- Harbi çok pis özenirdim. Ulaşılmaz gelirdi o zamanlar Gırgır.
- E o zaman ben kızlara haber saliyim. dedim ve telefonu elime aldım.
Eren ve Hazel'i aradım. ''Akşam Gırgır'a gidiyoruz. İtiraz istemem.'' dedim. ''İtiraz eden kim ağbi?'' dedi Hazel. ''Gırgır mı!? Hani şu nirvana olan!? Ben varım!!'' dedi Eren.
Bütün gün evde onun hazırlığını yaptık. Size Gırgır'a gitmenin önemini şöyle anlatabilirim: Bir dönüm noktasıdır o. Ya Gırgır tayfasındansındır, ya da değilsindir. Öyle bir durum. Edgar yarappim nasıl bir insan o ya. İlk gördüğümde pek hoşlanmamıştım ama ağız burun hokka gibi herifte. Giyinmekten harbiden iyi anlıyor. Bu sefer kazak giymiş ama nasıl yakışmış anlatamam. Siyah keten pantolon giymiş, siyah uzun mont. Botlar o biçim. Destansı yani. Pelin ekose desenli bir çorap giymiş, üzerine şort ve üzerine sade siyah bir badi. Topuklular yine iki Pelin konseptinden yola çıkılarak seçilmiş. Çok şık olmuş. Ben bir elbise giydim, dizlerimin üzerinde. Nasıl anlatsam boyunu bilemedim. Pelin'in ayakkabılardan birini de aşırdım. Hoş oldum övünmek gibi olmasın.
Sonra otobüse binip Gırgır'a gittik. Ya, ne zaman havalı bir şekilde şehirde ulaşım yapacağım hiçbir fikrim yok. Donanmış gelinler süslendik ama gidip otobüse bindik şu işe bak.
Uzatmiyim, Gırgır'a gitmek üzere Eren ve Hazel'le buluştuk okulun önünde. Onlar da destansı görünüyorlardı. Hazel mini etek giymişti, Allahı var çok yakışmış kıza. Eren dar kot giymiş, beyaz badi giymiş, topukluları da çekmiş. Topuklu ayakkabı ve pantolon zaten süper oluyor, beyaz badiyle kot da keza öyle, bu üçü harika olmuştu. Ulan süslenmiştik o kadar uğraşıp ama değmişti yani.
Gırgır'a girişimiz ayrı bir güzeldi. Edgar'ın hele havasından geçilmiyor. Dört adet taş gibi kız herifin peşinde pervane. Ama koluna girme şerefine nail olan bendim. Ay içim kıpır kıpır oldu dokundukça. Zaten biliyorsunuz her daim gülümsüyor o. Eridim bittim. İçeri girdiğimizde ortam zaten loş, etkilenmem birkaç kat arttı. Ama merak etmeyin +18lik mekanlardan değil. Kafe ve bar tarzı karışık bir yer. 18 yaşından küçüklere alkol satışı yapılmıyor, kimse sarkmıyor vs.
İçeri girdik, geçtik bir yerde oturuyoruz. Pek dikkat etmiyorlar bize ama. Dağıldık içeride. Edgar dedi ki ''Selin yanımda kal, herifler sarkacak falan, kavga etmek zorunda bırakma beni.'' 16 yaşındayım, hala sübyanım, kimsenin umrunda değilim; ama o unutmuş galiba. Benim de işime geldi. Dibinden bir saniye ayrılmadım. Çift gibi takıldık falan güzeldi yani. O sırada Eren, Pelin ve Hazel birlikte takılıyorlardı. Bir masaya gitmişler, avlarını bekliyorlar, bir yandan vişne sularını şarap diye yutturuyorlardı. Sanırım fikir Eren'den çıkmıştı. Ah şu gençler...
Edgar'a yavşayan kızlar oldu, hepsine çok sinir oldum dövmek istedim ama Edgar hissetti galiba, başından kibarca savdı hepsini. Dedim ki ''Haydi kızların yanına gidelim.'' Hala sap olan arkadaşlarımızın yanına gittik. Eren'le Pelin içecek (vişne suyu) almaya gittiler. O sırada Alper'i gördüm. Hazel'i dürttüm. {Kafiyeye gel}
- Bak sen... Kimler varmış burada.
- Üff. Yine mi onlar ya.
Alper birkaç arkadaşıyla gelmişti. Beni gördü, hemen yanımıza geldi ve Edgar'a ölümcül bakışlar attı. Ama benden sonra Hazel'i görünce bakışları baya bir yumuşadı. Gözleri direk kızın bacaklara gitti. Pis sapık nolucak. Hazel'e selam verdi. Hazel de karşılık verdi. Sanırım o da biraz etkilenmişti. Allahı var hoş çocuk ama işte huyu kötü anam. Düşündüm. Hazel'le Alper çıksa, bir şey hissetmem tabii yanımda Edgar varsa.. Alper Hazel'le bar tarafına gitti, bir şey alamayacakları halde, Hazel'le konuşmaya çalışıyordu, Hazel de istemem yan cebime koy edasıyla karşılık veriyordu. Biz de Edgar'la tekrar baş başa kaldık.
- Yarın ne yapsam acaba ya? Çok sıkıldım. Sen ne yapacaksın Edgar?
- Sen ne yaparsan onu. Alışverişe gitmeye ne dersin?
- Nasıl yani? Birlikte mi? Erkekler alışverişten nefret eder!
- Ben de tek başıma gitmeyi sevmem ama seninle eğlenceli olabilir.
O anda mutluluktan başm döndü. Sanki 700 promil alkol almışım da dünya bir tarafıma minareymiş gibi hissediyordum. Bir erkek. Alışverişe gitmek istiyor. Benimle. Kendi iradesiyle.
O anda geçirdiğim küçük çaplı fenalıktan sonra kendime zar zor geldim ve bakışlarımı bardaki Hazel ve Alper'e çevirdim. Hazel Alper'i saptayamadığım bir nedenden ötürü tersledi. Alper trip attı döndü gitti. Hazel sinirlendi saçlarıyla oynamaya falan başladı. Yanında bir kız vardı. Konuşmaya başladı.
- Üzülme. Tartışmalar her çiftin yaşadığı sorunlardır.
- Ne çifti ya. Biz çift falan değiliz, olamayız da.
- Dışarıdan şey sanmıştım..
- Neyse ya. Sinirlerim bozuldu işte. Aslında şu sahnedeki de fena değilmiş.
- Şey.. O benim sevgilim.
O anda Hazel'in yüzünü görmeliydiniz. Ben gördüm, kahkaha atmaya başladım. Edgar anlam veremedi.
- Şey, çok pardon ya ben bir arkadaşa benzettim galiba. Allah sahibine bağışlsın. Merhaba ben Hazel.
Kız anlayışlıydı da Hazel'in ağzı ve burnu arasındaki mesafede oynama yapmadı. Neyse ki.
- Ben de Eylül. Memnun oldum. Sahnedeki gitarist benim sevgilim. Aslında bu durum başıma çok gelir o yüzden alıştım artık. Onun yüzünden hep buralarda takılırım. Bir daha karşılaşırsak, mutlaka görüşelim.
dedi ve çıktı gitti. Hazel de yanımıza geldi yediği bu naneyi anlattı. Komik kız.
Edgar, kahramanım, beyaz atlı prensim bizden birkaç yaş büyük olmanın verdiği sorumlulukla bizi toparladı, saat ilerledi gerekçesiyle evimize götürdü. Ben onu düşünerek uykuya daldım, o ise en son horluyordu...
4 yorum:
peki Hazel hala boşta mı duruyor. Yazık kimi kimsesi yok mu.
Bir kardeşi var çok sevdiği. Ama hikayede yer kalmadı. Yazık.
haydaa öksüz değilim ben :P
bilemem, okuyucu yorumlarını görüyorsun işte. :D
Yorum Gönder