19 Aralık, 2010

Kilise Düğünleri *Sliwer'a göz kırpışlar*

Ertesi gün Pelin'i uyandırmam zor oldu. Hem de çok zor oldu. Gece geç geldiği için kalkamadı bir süre. Kendini hala Amerika'da sanıyor. Ama bana külyütmaz Selin derler.

Tıngır mıngır okula giderken aklım Egdar'la evde kalmıştı. Bunu Pelin'e söylemedim, yine kahkaha krizine girmesinden korktum.

Okulda Eren sıranın üzerine yatmış hayal kuruyordu. Kafasının üzerinde uçuşan hayalleri ben bile görebiliyordum. Bir ev, bir araba, topuklu ayakkabılar, Eyfel Kulesi'nin önünde bir resim, Özgür...
Beni gördüğünde hayallerine bir 'pof' sesiyle ara verdi. Duydum o sesi.

- Selin Özgür'le tartıştık.
- Neden?
- Gözümün önünde bir kızla flört etti.
- Eyvahlar olsun! Nasıl?
- Bir mağazaya giriyorduk. Ben girdim önce. Peşimden kızın teki daldı. Bu da kapıyı tuttu kız için. Kız buna gülümsedi. O da karşılık verdi.
- Asrın hatası!
- Aynen öyle. Ayrıldık önce, ama sonra barıştık.
- Sanırım ayrıldım ama sonra barıştım demen lazım. Zira haberi olduğunu bile sanmıyorum.
- Eh, biraz öyle. Kıymetini bil hazır varken.

Ben Eren'e nutuk çekerken Hazel ''Selin müzikçi seni çağırıyor.'' diyerek içeri girdi. Koştur koştur yanına gittim hocanın.

''Bak Selin.'' dedi. ''Bazı problemler yaşadığınızı duydum.'' dedi. ''Bu şekilde çalışamazsınız sanırım.'' dedi. ''Zaten benim sizinle farklı planlarım var. Bağımsız bir grup olacağız ve grubu yenileyeceğim.'' dedi. ''Ama gidip o okulun hocasına bu durumu senin de söylemen lazım.'' dedi. ''Öğlen bir ara git.'' dedi. ''Peki hocam'' dedim ama hiçbir fikrim yoktu nasıl olacağıyla ilgili.

Durumu Pelin'e anlattım, umursamadı fazla. Eren ''Yanında olmak isterdim ama Özgür'ü görmek istemiyorum bir süre.'' dedi. Hazel atladı. ''Gidelim de Alper'le yarım kalan işimizi bitirelim.'' dedi.
İşleri yarım kalmamıştı zaten bitirmişlerdi ama Hazel'e söylemedim çok sinirliydi. Kavga falan çıkarır, bela alırız yok yere diye gelmesini istemedim. Biraz kızdı. Takmadım o kadar.

Gittim öğlen conconların okuluna. Henüz dersten çıkmamıştı onlar. Bahçede oturdum bekledim.
Ne farklı duygularla hayatıma girmişti bu okul. Alper'in hayatımın aşkı olduğunu sanmıştım. Sonra Alp vardı.. Eren Özgür'ü tanımıştı. O zamanlar bu okulun önünden her geçişimde içimin bu denli burkulacağını düşünmezdim. Alp'i her gördüğümde ilk anda duyduğum üzüntünün tekrarlanacağını da... Dersten çıkmışlardı. Yanıma geldi yavaş yavaş.

- Nasılsın Selin?
- İyiyim Alp. Sen nasılsın?
- İyiyim. Hayırdır?
- Müzikçiyi görmeye geldim. Gruplar ayrılıyor da.

Aynı burukluk onda da vardı.
- Şu hale bak. Neyse. Hoşçakal.
- Hoşçakal.

Artık 'görüşürüz.' demiyor..

Alper'i görmeden -neyse ki- müzik hocasıyla konuşup işi halledebildim. Gruplar resmen ayrılmıştı. Geldiğimiz gibi sessiz sedasız gitmiştik hayatlarından da okullarından da... Öğleden sonra okul sorunsuz geçti ve eve döndük.

Eve girdiğimizde burnuma dolan kokular aklıma Edgar'ın aşçılık okulunda okuduğu ihtimalini getirdi. Kesin öyleydi. Ama sordum, normal senin benim okullarımızdanmış. Sanırım benden iyi yemek yapmasını kıskanıyorum. Ama evde oturup oturup bize yemek yapması da ilginç. Kesin o da benden hoşlanıyor.

Tam Pelin'e bu konudaki teorilerimi anlatacaktım ki o konuşmaya başladı.

- Bugün şu geçen gece tanıştığım çocuk aradı. Öğlen buluştuk bir yerlerde oturduk. Konuştuk falan. Hoş sohbet biri.
- Bu durum yemekte bile mesajlaşmanı açıklıyor.
- Öyle değil ya. Normal konuşuyoruz.
- Pelinciğim. Filmlerde, kitaplarda ve gerçek hayatta bu cümle söylendikten hemen sonraki gün, bak bir hafta bile geçmeden, ''ben ona aşığııııııım'' durumlarına giriyor genç kızlar. O yüzden öyle söyleme. Bu arada. Adı ne bu keratanın?
- Yiğit.
- İyi. Yarın da onu sevdiğini öğreniriz.
- Sanmıyorum. Ben yatıyorum ya moralimi bozdun.

Pelin saat 6'da (yazıyla 6) uyumaya gitti. Aslında bence odasında Yiğit'le konuşuyordu. Neyse kurcalamıyorum.

Edgar oturma odasında oturuyordu. Bir dizi izliyordu anlamaya çalışıyordu yazık. Yanına gittim ben de. Oraları özleyip özlemediğini sordum. Özlüyormuş ama bura da eğlenceliymiş. Mutluymuş ,sadece evde tek kalmak sıkıcıymış. Muhabbetimi falan sevmiş benim.Mest oldum mest. Baya bir konuştuktan sonra, yatmaya gittim. Rüyamda Edgar'la bir kilisede evleniyorduk. Töbe töbe kafir olup çıkıcam.

7 yorum:

Sliwer dedi ki...

Kilisede çifte düğün bile yaaprız, kolbastı çaldırırız :D
Eren de Özgür'den ayrılmasın istiyorum :) I changed my mind :D

Didisko dedi ki...

You!
change your mind,
Like a girl, changes clothes.
:D

Profösör dedi ki...

Ona bakarsan ben rüyamda ne kılıklara giriyorum ne kılıklara. Kendimi keloğlan olark görüyorum. Güya padişahın kızı bana aşıkmış..

Didisko dedi ki...

rüyalar gerçekten insanı rezil de ediyor vezir de.

Sliwer dedi ki...

Değişti cidden. bazı insanlar sağolsun.
Bazen bizim kötü olarak düşündüğümüz olayların iyi etkileri olabiliyor hayatımızda...

Didisko dedi ki...

ya ama şunu da düşün.
çiğdem ablanın dediği gibi bir ay üzülmek mi, bir ömür üzülmek mi.

Sliwer dedi ki...

Bir ay üzülmeyi tercih ediyorum.