Bir hafta boyunca salak salak Taş'ın o bakışlarını düşündüm. Alper'in bakışlarını da düşünmüştüm ilk başlarda ve çok mutluydum. ama sonra Alper hayatımın düzenini mahvetti. Yani bilirsiniz bu işler böyledir. İlk başta laylaylomludur her şey, sonra karşılık görmek istersin, göremezsin, üzülürsün falan. ve biter. Yenisi başlar. Yine aynı terane. Eminim, bu da öyle bir şey oluacak ama merak ediyorum acaba bu nasıl bitecek. Yeni bir aşka yelken açarken tek düşünebildiğim, nasıl biteceği.
Bitişi nasıl olur Taş meselesinin bilmiyorum ama başlangıcı muhteşemdi. Bunu bilir bunu söylerim.
Şimdi eğer zamanda kırılacak olursak, provanın olduğu güne gitmemiz gerekir. Doğru tahmin ettiniz, yine biz gittik okullarına. Ama artık hoplaya zıplaya gidiyorum. Hatta onlar gelmesin istiyorum. Çünkü Taş grupta değil ve onu görmemin tek yolu okullarına gitmem. Neyse işte gittik çalışmalara başladık falan. Alper tabi bana tripli. Hatta önümde sevgilisiyle utanmasa sevişecek o derece. Derinden bir yerlerde ona ait bir şeyler hala var lakin artık Taş daha önemli. Onun Taş gibi vücudu ve onunla bütünleşen hırkasından başka bir şeyi görmez oldum. Molada baktım Alper Taş'la oturmuş kantinde. Ben de topladım Hazel ve Eren'i gittik kantinde oturuyoruz. Güya kendi halimizde dedikodu yapıyoruz ama gözlerim onların masaya neredeyse düşecek. Konuşmalarınaysa kendini zorla davet ettiren misafir gibi ortak oluyorum. Sınavlardan bahsediyolardı. Ertesi gün Felsefe sınavları olduğunu öğrendim. Üçüncü saat. O anda beynimde şimşek çaktı. Bildiğiniz çaktı yani. ''Dur ben yarın şu Taş'a bir jest yapayım.'' dedim. Yarını zor ettim a dostlar. O derece heyecanlandım.
Ertesi gün okulu asmam gerekti sabahtan. Annemlere arkadaşa sürpriz yapıcam falan dedim parayı koparttım. Biraz yüklü bir meblağ almam gerekti ve hafif kıllanmadılar değil ama geri ödemeli aldım, bir şey diyemediler pek. Para işini halletttikten sonra koştur koştur çiçekçiye gittim. Dedim ''Abilerim ablalarım. Bana bir çelenk lazım. Şööyle yeşil bir şey. Çiçekleri en fiyakalısından olsun. Üzerinde de ''Taş'a başarılar.'' yazsın. '' Baktılar bir bana. CIA şifresi gibi mesaj onlara göre ama bana göre gayet açık. Taşcığıma sınavında bir çelenkle başarılar dileyeceğim. O da cazibeme dayanamayıp kollarıma atlayacak. Önce nişanlanacağız, okul bitince evleneceğiz. Üniversitede hem okur hem Taşcıma yemek yaparım sorun değil.
Bunlar başladılar çelenki hazırlamaya. Ben de başlarında bekliyorum. Mükemmel olmalı çünkü. Beklerken olumsuz olan ihtimalide düşünmemeye çalışıyorum yalnız.
Neyse bunlar bitirdiler hazırlamayı, bir ton para bayıldım bir güzel, tuttum adamları kolundan dooğru conconistana. Baktım 3. derse yeni girilecek. Tenefüsün sonları. Koştur koştur sınav salonlarına gittim adamlarla. Herkes sınav pozisyonunu almış. Hoca uyarılarını yapıyor. Girdim içeri, arkamdan çelenk geliyor. En fiyakalı duruşumla ''Şuraya bırakın lütfen.'' dedim. Taş'â göz kırptım, ''başarılar'' dedim ve çıktım.
Sonra ne mi oldu? Tüm sınıftan ilginç sesler çıkmaya başladı. ''Para çok herhalde kızda.'' diyenler mi ararsınız, ''Lan Alp bu kızla evlen hayatın kurtulur.'' diyenler mi ararsınız, yoksa ''Yavşak.'' diyen Alperler mi ararsınız... Hepsi bir süre dedikodumu yaptılar sanırım. Ama en harika tepki hocanın açık ağzıydı. Eheh. Aşk böyle bir şey işte.
Umarım Taşcım en son açık olan ağzını kapamayı unutmamıştır.
Bu arada, ismine de, sana da aşığım Alp!
Bi dakka lan! Alp de Alper gibi etmesin duygularımın içine!?
3 yorum:
Çelenk..Süper fikir :)
Tabi anacım Sliwer-Luigi ortak yapımı. :D
Oğlum çocuğun tepkisini çok merak ediyorum :D yaz daha :D
Yorum Gönder