08 Aralık, 2010

Dipteyim sondayım depresyondayım

Konuşmadık Hazel'le. Sadece ben ağladım, o sarıldı. Eren de saçlarımı okşadı.

Hazel'le aramızdaki sorun böylece son buldu. Tabii eğer onunla konuşmazsam içimde kalır. Sahi, Alp nerede?

Salak falanım galiba. Durumuma bak. Ama buna rağmen ben beni zerre takmayan bir adamın yanımda olmasını istiyorum. Hah. Tam bir ucubikten beklenecek türden bir iş.
Lakin kalbim temizmiş a dostlar.

Öğlen, cenaze evin önüne getirildiğinde aşağıya indim Eren ve Hazel'le. Yüzlerini son kez gösterdiler.
Beklediğim manzara değildi gördüklerim. Derler ya, uyuyor gibiydi diye ölüler hakkında. Öyle değildi annem ve babam. Öyle uyumazlar biliyorum. Ölmüşlerdi. Çok belliydi. Acı çekerek hem de...

Bütün günümü birilerinin omzunda ağlayarak geçirmiştim. Kişinin kim olduğununsa önemi bir süreden sonra kalmıyordu. Yüzlerindeki acı dolu ifadeyi gördükten sonra karşıma ilk çıkan kişiye sarılıp dengemi sağlamaya çalıştım. Sıkıca tuttu beni. Hissettim o zaman Alp olduğunu. Üst üste gelen tüm o olaylara ağladım. Ağlayarak uyudum yanımda Alp'le. O zaman her şey biraz daha katlanılabilir görünmüştü.

Uyandığımda Alp hala yanımdaydı. Yalnızdık odada. Başka bir zaman olsa, buna sevinebilirdim. Yine de, kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağlamıştı.

- Teşekkür ederim geldiğin için.
- Şu anda başka bir yerde olmam düşünülemez.
- Provalar aksıyor.
- Sorun etme. Senin öğretmenlerin ve bizim müzik öğretmenimiz de bugün buradaydı. Hepsi anlayışlı insanlar.
- Bu durumdan nefret ediyorum.
- Hangi durumdan?
- Herkes bana acıyor. Ben kötü bir durumda değilim. Yaşayabilirim.
- Bunu herkes biliyor. Sen güçlü birisin. İstediğin zaman her şeyi yapabilirsin.
Ve sana bir sır vereyim, benden daha iyisin bu konuda. Sana çelenk gönderemezdim.

Gülümsedim. Kapı açıldı ve içeri tanımadığım birisi girdi. Arkasında da Eren. Eren'in yüzüne baktığımda bastırmaya çalıştığı sevinç ve heyecanı görebiliyordum.

'Stranger' konuşmaya başladı.
- Selin, başın sağolsun, zor bir durum fakat çok özür dileyerek Alp'i dışarı çıkarmak istiyorum. Kardeşinin doğum günü partisine katılması gerekiyor.
- Tabii. İyi eğlenceler.
- Gitmek istemiyorum ama, koca kafalı Cansu bir yıl rahat bırakmaz beni. Yarın okuldan sonra mutlaka gelirim. Hoşçakal.
- Eğlenmene bak. Ben öyle yapıyorum.
İroniye gülümsedim ama o pek komik bulmadı.

Eren'se bulduğu her saniyede kıkırdıyordu. Bir şeyler döndüğü belliydi.
Stranger Eren'e ''Tanıştığıma çok memnun oldum Eren. Görüşürüz.'' dedi, gülümsedi, Eren eridi, onları yolcu etti ve yanıma geldi.

Hiçbir şey yokmuş gibi yanımda oturuyordu. Görgülü bir kız biliyorum ama anlatmak için can atıyordu. Doğrusu ben de öğrenmek istiyordum.

- Dökül bakalım Eren.
- Bahsettiğim çocuk oydu. Hayatımı kurtaran. Animelere hayran. Bizden bir yaş büyük. Adı Özgür. Sanırım aşık oldum.
- Teker teker anlat şunları. Nasıl bu kadar çok şey öğrendin!?
- Buna aşk deniyor cicim.

6 yorum:

Sliwer dedi ki...

Mihmihmih diyebiliyorum sadece.
Süpersin!

Didisko dedi ki...

coming soon..

Sumimizakura dedi ki...

ben de sevgili istiyorum. Hem de daha haşin, daha fırtınalı bi aşk:D öh planda diil ama :D

Didisko dedi ki...

senin sevgilinin temellerini attık. Alp'le konuşurken. :D
Taş yan karakterdi, ama Selin'in bile önüne geçti gözümde. Başka kimseyi ön plana çıkaramıyorum o varken. :p

Profösör dedi ki...

- Buna aşk deniyor cicim.

Güzel bir cümle kurmuş, Demek ki hissetmiş bütün hücreleriyle..

Didisko dedi ki...

Çok güçlü hissediliyor bu dönemde, sanırım biliyorsunuzdur.