Çaresizce eve döndüm. Cansu abla okuldaydı. Yatağıma yattım hareketsizce. Sahip olduğum her şeyi kaybettiğimi fark ettim. Anne babam yoktu, Alp yoktu, Alper yoktu ve gruptan da çıkmalıydım bu durumda...
'Loser' bendim ve kurtulmak için tek yol bile yoktu. Ona bile sahip değildim.
Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Aklıma Eren ve Hazel'in olaydan henüz haberi olmadığı geldi. Eren'i aradım.
- Efendim?
- Eren, bize gelsene müsaitsen. Sana ihtiyacım var.
- Hayırdır kötü bir şey mi oldu?
- Sanırım oldu. Gelince anlatırım.
- Tamam Hazel'i de alıp geliyorum hemen. Sakin ol sorun her ne ise.
Yarım saat sonra kapı çaldı. Açtım. Eren beni gördüğünde direk sarıldı.
- Selin bu ne hal böyle? Betin benzin atmış. Şu gözlere bak ya. Ne oldu sana?
- Selin korkuyorum içine bir şey mi girdi kızım söylesene?
Anlattım olayları tüm açıklığıyla. Alper'i sevdiğimi söyledim. Ama Alp beni görmek istemediği için Alper'den nefret ettiğimi anlattım. Alp'in benim hakkımdaki katı duygularından bahsettim...
Onaylamadıklarını gözlerinden okuyabiliyordum fakat onlar da ne kadar perişan olduğumu görüyordu. Üzerime gelmediler.
- Ona biraz zaman vermelisin. dedi Eren.
- Alper'in burnunu beynine geçirmem için izin vermelisin, dedi Hazel.
- Her şey düzelecek, dedi Eren.
- Burnunun acısı uzun bir süre geçmeyecek, dedi Hazel.
- Bu utançla daha fazla nasıl yaşarım? Ya da şöyle sorayım, rezilliğimin bir sınırı var mı? dedim.
- Biraz uyu, yarın cumartesi hem, geçecek her şey.
Uyudum. Uyandığımda Eren ve Hazel gitmeye hazırlanıyordu. Kalkmaya çalıştım. Kalkamadım. Eren yanıma geldi.
- Kalkma gideriz biz. Yat dinlen.
Elimi tuttu. Gözleri büyüdü.
- Ama senin ateşin var. Hazel bir baksana.
- Cidden çok ateşin var.
''Bir Cansu Abla'yı mı arasak?'' demelerine kalmadan zil çaldı. Cansu ablaydı gelen.
Akılları bende kala kala evlerine gittiler, Cansu abla yemek hazırladı, yedim ve uyumak için odama gittim.
Uyumak kolay olmuyordu. Gözüm telefondaydı, Alp'i düşünerek uyudum..
Gece yarısı saat sesiyle uyandığımda çalan saatin Cansu Abla'ya ait olduğunu anladım. Ders çalışmak için kalkmıştı sanırım. Uykum kaçmıştı. Uyumazsam zamanın geçmeyeceğini biliyordum fakat hiçbir şey bu konuda bana yardımcı olmuyordu. Ne yaparsam çabuk uyurumu düşünerek uyuyakaldım. Sanırım biraz abartmıştım. Uyandığımda saat çok geç olmuştu. Ama bir şeyler tuhaftı. Cansu Abla'nın tek başına çıkartamayacağı kadar gürültü evimin ortasından geliyordu.
Kafamı kaldırdım ve Alper'e saldıran Alp'i, Alper'in burnunu beynine geçirme denemeleri yapmaya çalışan Hazel'i, korkuyla kenarda olanları izleyen Eren ve Cansu Abla'yı, uzun bir aradan sonra biri tarafından anahtarla açılan kapıyı gördüm. O kapının ben ve Cansu abla dışında biri tarafından açılmasından daha anormal olamazdı hiçbir şey o an için... Evin savaş meydanına dönmesi bile...
10 yorum:
ne olur devamını yaz! Hazel burnunu beynine geçirebildi mi? Bu arada manyak olmuuuş :)
Elbette yazıcam ama sanırım bu gün o gün değil. :D
Hazelde kontrolsüz güç var.
Öğrencilik yıllarında ne çılgınlıklar yapardık biz. Sorunları istişare yoluyla çözebilirdik. Hiçbir zaman önyargılı olmadık. Ama sevdik mi tam severdik. Ölesiye..
Kontrolsüz güç çok iyi bişey ;)
öğrencilik yıllarındaki entrikalar bile bir başka oluyor profösör.
sumi, alper'e uygula o gücü, bana değil. :D
Sen de hakediyon ya neyse :D
Yok alperi çift şerit yapıcam ulaşım kolay olucak.
süper olcak o. pisluk Alper.
Selin asıl pisluk ama o konuya girmeyelim. Hadii çok merak ediyorum!
Selin, bebeğim sen tam bi pisliksin.
Yaşasın Eren&Hazel :D
selin 4ever der, kıroluğun son noktasını gösteririm. :D
Yorum Gönder