''Tatlım ben ilişkimize zarar verecek bir şey yapar mıyım, sen rahat ol.'' cümlesi her font ve yazı tipinde gözümün önüne geldikten sonra uyuyabildim ve sabah yataktan zorla kalktım. Depresyonlu gibi bir şeydim. Yataktan kalmak istemiyor, nutella kaşıklıyor ve tarkan dinliyorum.
Eh, geometri sınavım zaten 60 üzerinden değerlendiriyor, sınava girmeyip o şansı da kaybetmeyeyim düşüncesiyle okula yollandım. Sınavın gelmesini istemiyordum. Lakin sakın geometriden korkuyorum sanmayın. Sınavdan sonra conconistan'a gidiyoruz. Ondan korkuyorum asıl.
Fakat keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş. Lanet olası geometri sınavını ilk saat olduk ve conconistana doğru yola koyulduk. Tabii ki kapıda bizi bir karşılama ekibi beklemiyordu ya da yerlere kırmızı halılar serilmemişti. Hatta ortada kimse yoktu. Tenefüse kadar bekledik. Biz kantinimsilerinde oturup geometriciyi çekiştirirken baktım grup geliyor. Alper en önde. Yanıma geldi. Oturdu diğerleriyle konuşmaya başlasa da beden dili benimle muhatap olduğunu anlatıyordu. İnanmak istediğim işaretler olsada bunlar, hayal kırıklığından ibaret olduğuna eminim sonunun.
Neyse, ben yine atın ölümü arpadan olsun mantığıyla hareket edip Alper'e trip falan atmadım. Ama yavşak yavşak sırıtmadımda. Eh, cazibeme daha fazla dayanamayıp ortamda fazla dikkat çekmeden sohbet etmeye başladı.
- Nasılsın?
Gülümsüyordu. Karşılık vermeden duramadım.
- İyi gibiyim. Sınav vardı pek iyi geçmedi. Ama onun dışında her şey yolunda. Sen nasılsın?
- Sevindim. Ama ben provaların olmadığı günler iyi olamıyorum.
Yüzüm kızardı büyük ihtimalle ki, çapkın çapkın gülümsedi Alper ve gülümsemesi yüzünde solduğunda kantinden içeriye iki kız giriyordu. Birinin boyu benimkinden biraz daha uzundu ve çöp kadar zayıftı. Diğeri normal bir kiloda ve benden biraz daha kısaydı. Aslında önemli olan boyları değildi. Önemli olan kısa boylu olanın Alper'in sevgilisi olmasıydı. Onun adı benim için 'Tıfıl'.
Kız geldiğinde Alper istifini hiç bozmadı. Sanırsınız hiç tanımadığı biri kantiden çikolata almaya gelmiş. Ama Tıfıl hanım Alper'in yanına geldi ve bana pis pis baktı. Sanırım kızlar bazı şeyleri gerçekten de hissediyor. ''Ne yapıyorsun, dersin yok mu?'' dedi Alper'e. ''Provalar var herhalde Sevde, biliyorsun.''. ''Hıı, biliyorum. Akşam bir şeyler yapalım.'' dedi ve o kahpe kıvamlı sakızını cak cak çiğneyerek gitti. Ben mosmor, adeta Fransızca öğretmenimizin koyu mor gömleğini andıracak bir yüz ifadesiyle ice tea içiyor, konuşmaya misafir oluyordum. Adının Sevde olduğunu öğrendiğim Tıfıl -benim için Tıfıl olarak kalmaya devam edecek- yanımızdan ayrıldığında Alper yavaş yavaş bana döndü. Hiçbir şey demedi. Ortaya ''Haydi provaya geçelim.'' dedim ve müzik odalarına gittik. Tam burada durmak istiyorum dostlar. Biliyorum şaşırıyorsunuz her okulda müzik odası olmasına, inanın ben de şaşırıyorum. Neyse. Provada enstrüman çalanlar gam falan yaptılar, ben elimizdeki parçaların hangilerinin sesime daha iyi olacağını ayırt etmeye çalıştım ve Alper de akort falan yaptı. Prova süresince bir daha benimle konuşmadı. Eğer o birazcık duygulu bir insan olsaydı, beni düşüncelerimle baş başa bıraktığını düşünürdüm. Ama büyük ihtimalle sevgilisinin gönlünü nasıl alacağını düşünürken rahatsız edilmek istememiştir.
Akşam nereye gidecekler acaba? Offf!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder