
İngilizce demişken, 2 hafta sonra bitiyor Tömer. Nedense bu kuru pek sevemedim. Sınıfı sevmedim, hoca da favorim değil. Yine iyi adam ama benim bir hocam vardı.. Sesi ingilizce konuşurken ayrı güzeldi, türkçe konuşurken apayrı güzel.. Bir de beni böyle entellektüel bir şey sanıyordu. Ben de hiç çaktırmıyorum tabi. Halbuki onunla süper-entel bir konu konuşurken ben sesinin ne derece mükemmel olduğunu düşünüyordum. İşte bugün yine gördüm o adamı. Kahroldum neden dersimize girmiyor diye. Hayat beni neden yoruyosun? O hocanın bende telefonu ve resmi de var. Sapık gibi saklıyorum. Neyse kendimi kötü hissettim.
Okulların tatil olmasıyla sabahlara kadar oturup akşamlara kadar uyumaya ben de başladım. Msnde gece gece tavla oynuyor, sabah uyanıp sahilde yine oynuyorum. Devir sahil devri, devir stüdyo kiralayıp bateri çalma devri, devir Türk Kahvesi içip fal bakma devri. Ve biz bugün fal baktık Sliwer'la. Dünya Haritası çıktı falımda. Ne demek acaba. Bir de iki balık, bir tane bıyıklı adam çıktı. Ayrıca içimdeki dertler tasalar resmen aktı gitti. Gördüm yani.
Annemin eve gelmesiyle bu postu yazmam saatlerimi aldı. Önce çorbayı küflendirdiğim için bana kızdı. Ben de dün dedim ki "Bu çorba bir acayip. Neyse dursun yeriz sonra." Meğer dışarıda kaldığı için küf tabakası bağlamış. Çok kızdı ama öyle böyle değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder