Bu gece, dün gecenin ardından sana ekşimtrak, sulu, tupturuncu bir portakal gibi mutlu edici yazı yazmak için geçtim bilgisayarımın başına. Öncelikle itiraf etmeliyim, birkaç dakika öncesine kadar pek de böyle hissetmiyordum, yaptığım bir telefon görüşmesinde canım öncelikle pek çok sıkıldı, ardından ise maillerimi kontrol ettim ve davet mektubumla karşı karşıya geldim. Ne zamandır beklediğim, yollarına yeşiller döktüğümün mektubu sonunda geldi!
Olayın zahmetli kısmı geride kaldı sayılır, nihayet biraz daha keyifli aşamalara geldik. Belki bu hazırlıkları yaparken gitmeye hazırlarım kendimi, zira dönem başından beri hiç öyle hissetmiyordum.
Bu arada, sana dün yaptığım akıl almaz alışverişten bahsedeceğim. Canım sevgili okur, kalbinin zenginliğinden, bu cümleden poşetler dolusu alışveriş yaptığım anlamını çıkardığına eminim; fakat kast ettiğim, aldığım ilginç nesneyi anlatmaktı aslında. Üstelik pazarlıkla, uygun bir fiyata aldım. Zannediyorum ki pek az kişi hayatında böyle bir nesneye ihtiyaç duyar: renkli buz küpleri.
Evet sevgili okur, bunu yaptım, renkli, tükenmeyen buz küpleri satın aldım. Buzlukta dondurup içeceğe atınca hem soğuk, hem sulanmamış içecekler içeceğim artık. Yalnız, buzdolabından su içerken dahi, suya biraz ılık su eklememi ister gibi bakan annemin yanında buzlu içecek nasıl içeceğimi pek bilemiyorum. Evet sevgili okur, doğru tahmin ettin, normalde buzlu içecek içmiyorum; fakat bu renkli buz küplerine aşırı ihtiyacım vardı!
Beni pek mutlu eden bir alışveriş oldu.
Canım okur, sevgi kelebeğiyim fark etmişsindir. Zira yukarıda saydığım sebeplerin daha devamı var: bugün nihayet portakal yedim! Birkaç gün önce canımın aşırı bir biçimde portakal çekmesinin ardından, bugün akşam yemeğinde canım kabak tatlısı da çekti. Canım son 21 yılda tek bir kez bile kabak tatlısı çekmemişti; çünkü bizim evimizde sebebini bilmediğim bir şekilde daima kabak tatlısı bulunur. Hatta, bizim evimizde yoksa evinde kabak tatlısı online olan bir akrabam kesin vardır. Bu yüzden hiç fırsat olmamıştı canımın çekmesi için. Bu akşam ise yemek menüsünde vardı; fakat annemin yaptıkları gibi güzel görünmediği için yemedim. Yani Samsun'a gidene kadar canım kabak tatlısı çekmeye devam edecek. Her neyse sevgili okur, konu dağılmasın. Geçen gün yazdığım portakal çekmişli yazının üzerine Uğurcan Abi'nin soyulmuş portakal fotoğrafı atması beni harekete geçirecek motivasyonu sağladı. Artık bıçağımın olmadığını bahane etmeyi bırakıp mandalina soyma tecrübelerimden yararlanarak portakalı elime almaya cesaret etmeliydim! İtiraf ediyorum gerekli teçhizat olmadığı için gereğinden fazla uğraşmam gerekti; fakat önemli olan nihayete ermekti.
Bol C vitaminli günler!
2 yorum:
Yazılarını okuduğum zaman istemsizce bir gülümseme beliriyor yüzümde 😊 yazmaya devam et ! 😊
Bu sevimli yoruma asla hayır diyemem!
Yorum Gönder