25 Nisan, 2011

22:22'de yolladım ben bu yazıyı. Bu kadar düşünceli, bu kadar uykudarım.




İçimdeki yazı yazma aşkı öldü resmen. Hayır efendim, öyle yazı yazma değil, bloga yazma aşkı öldü.
Yoksa yazı yazmak istemezsem ben üzülürüm. Ben üzülürsem aşiret üzülür. Aşiret üzülürse de yazı yazma aşkımı öldürenler üzülür. Neyse efendim, böyle saçma bir giriş uykumun geldiğine delalettir.

Şunu kabul etmeliyim. Tübitak beni hiç değiştirmedi. Hayatımı da. Kazandığım o makul miktarda parayı birkaç saat gördüm; sonra annem leyleklerin götürdüğünü söyledi. İnanmış gibi görünmezsem aileme zarar vermekle tehdit etti. İçimden gelmeyerek de olsa, dediğini yapmak zorunda kaldım.

Ben Ankara'yı bekliyorum asıl. 11 Mayıs'ta Ankara'dayız. Duyduğumuza göre en varoş yerlerde kalacak, sergiyi yapacakmışız. Odalarda internet çekmiyormuş, bu demek oluyor ki lobi bizim mekanımız olacak. Önemli olan husus alışveriş merkezlerine götürmeleriydi, neyse ki götürüyorlarmış. Vallahi bu haberi duyduğumda derin bir oh çektim. Size saçma gelebilir bu Ankara merakı; lakin ben Karadeniz kıyı kesimlerinde yaşayan biriyim. The Marmara bile çok lüks gelmişti bana.


İşte şimdi de bu sefer Ankara'yı bermuda şortlarımızla, adeta turist gibi -belki turist taklidi yaparız fransızca konuşarak karar vermedik- dolaşacağız. Elimizde haritalarımız ve boynumuzda fotoğraf makinelerimiz de olacak tabii ki.

Öyle işte. Uykum gerçekten çok geldi. Onun için uyumaya gidiyorum. Daha orjinal konularda yazmak istiyorum artık ve bu bir ısınma yazısı gibiydi. Uzun bir ara verdim azizim, kolay değil.

2 yorum:

Sliwer dedi ki...

sahalara geri dönmek zor iş tabii :D

Didisko dedi ki...

beni en iyi sen anlarsın. :D