Sevgili okur,
Bilinmezlerle dolu, vahşi hayvanlar ve zehirli otlarla sarılı tehlike bir ormanı aratmayan yurt yolculuğuma çok az kaldığı için depresyon gibi bir şeye girdim. İronik de olsa, bunu en son yurttan ve Ankara'dan ayrılacağım zaman, haziran sonlarında hissetmiştim. Bol bol yatakta dizi-film izliyor, yangın merdiveninde müzik dinliyor, yurttan çıkmıyordum. Şimdi ise evden çıkmıyor, gündüz kuşağından bir programı -ismini yazmaya elim gitmiyor, kimsenin o ismi arama motoruna yazdığunda bloguma ulaşmasını istemem, nihayetinde burası bir fashion instablogu değil- internetten üst üste izliyorum. Bugün sanırım 3 bölüm izlediğim için beynim pelte kıvamını aldı, konuşmam ve kullandığım kelimeler değişti. Neredeyse bağlaçlardan önce kullanılan noktalı virgülü kullanmayı unutacağım!
Geçen yıl yurdun ilk günlerinde yurdun konforu fazla geldiği için ailemi Ankara'ya çağırıp yurttan ayrılma planlaı yapıyordum, sonradan bu fikirden kilometrelerce uzağa gitmemi sağlayan güzel şeyler yaşadım; fakat aynı korkular yeniden gün yüzüne çıktı. Tek tesellim zorluklar da yaşanacak olsa, kısa sürecek olması. Bu yüzden okul dönemine başlamak için bir yandan sabırsızlanıyor da olsam, ayaklarım geri geri gideceğe benziyor. Umarım bu yıl da yurttan yana her şey yolunda gider ve ayrıldığıma üzülürüm.
Anlatınca biraz ferahladım sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder