Özledim seninle konuşmayı; fakat blog yazmak için sınav dönemimin bitmesini beklememin nedeni başını sıkıcı dertlerimle sıkmak istemeyişimdir. Sıkıntılı bir süreci bitirdim, bundan bahsetmeyeceğim, konumuz bu değil.
Ankara soğudu. Ankara'nın soğuğunu seviyorum. Ben bu şehri seviyor muyum, sevmek zorunda olduğum için kendimi mi ikna ediyorum? Bence seviyorum. Başka yerde romantik görüntü oluşturması beklenen fakat söz konusu Ankara olduğunda çamurlaşan yerdeki sarı yaprakları seviyorum. Tüm biçimsizliği, kasveti, griliği, boğuculuğuyla seviyorum. En çok da Ankara'da anılar biriktirmeyi seviyorum. Hayatımın çok önemli yıllarıma, gençlik dönemime ev sahipliği yapmasından memnunum.
Sanırım Ankara'da aşık olsam Ankara'ya da aşık olurum.
Olur mu? Olur.
Sıkıldın, değil mi bu muhabbetten? Ben de bir o kadar seviyorum.
Sınavlarım bitti örneğin, gezici film festivaline gideyim diyorum. El sanatları fuarı da varmış bir göz atmak gerek. Okumak istediğim kitaplar da var, yeni aldım hem. Geçen gün asansörde bir kız "kendime zaman ayıracağım, ojemi değiştireceğim" demişti. Ben de kendime zaman ayırıp Community falan izleyeyim yeni baştan.
Sen de başlamalısın mutlaka.
Bir de "Fakat Müzeyyen bu Derin Bir Tutku"ya başladım. Bitince filmini de izleyeyim istiyorum.
Şimdilik hoşçakalınız sevgili okur.
3 yorum:
Ankara'yı bu mevsimde seviyorum gerçekten.
Umarım her mevsimini yaşamışsındır, ben ayrım yapamıyorum.
sonbaharını ve kışını yaşadım sadece.
Yorum Gönder