
Boraboy'da olduğum için mekanın anlam ve önemine uygun fotoğraf koyayım dedim. Elmalı melmalı. Eheh. Mekanımız, Amasya'nın Taşova ilçesine bağlı Boraboy isimli bir kasabadır. Burada bir süredir ikamet ediyorum ve umuyorum 16 Ağustos tarihi itibariyle Samsun'a dönebileceğim. Aslında canım pek sıkılmıyor burada. 1buçuk yaşındaki yeğenimle oynamak, ona bağırmak, kızmak, ağzını yüzünü silmek derken akşam oluyor. Zaten akşama kadar film izleyip sabaha kadar da kitap okuyorum. Hatta dişimi sıkıp bir Bilim ve Teknik'in her satırını dahi okuyorum. Hal böyle olunca arttırdığım engin ufkumla birlikte sıkılmıyor, sadece değişiklik arıyorum. Tüm gün evde bir o yana bir bu yana yatıp yuvarlanmak beni bir süre sonra sıkan bir aktivite. En büyük zevkimse bakkala gitmek. Bakkalın en büyük zevkiyse bana kimin kızı olduğumu sormak. Günler günleri işte böyle kovalıyor..
Samsun'a dönüşüme az kalmışken muhtelif arkadaşlarımla yapılacaklar listesi hazırlamaya da başladım ve bu listenin en başında yemeksel aktivitelerin bulunması beni üzüyor, üzmüyor değil. Hatta öyle ki, yemeksel olmayan aktiviteyi yapmak yemek yiyeceğimiz zaman aklımıza geliyor. Şöyle açıklayayım , arkadaşım en yakın alışveriş merkezine iftar yemeğine gitmeyi teklif etti. Ben de tamam, bari gitmişken sinemaya da gidelim dedim. Şimdi ilk hedefim The Smurfs'ü izleyip McDonald's Happy Meal ile birkaç şirin oyuncağa sahip olmak. Öhöm, yani kuzenim için alacağım oyuncakları. Yoksa benim ne işim olur.
Bir de Sliwer'la planlarımız var ki, bunları gerçekleştirmeye günlerin yeteceğinden emin değilim; ama o emin olduğunu söylüyor. Göreceğiz. Onunla öncelikle sabah 9-öğlen 12 ders çalışma seansımızı geride bırakıp öğlen saatlerinin yakıcı sıcaklığında klimalı mağazalara doğru bir seyahate başlayacağız. Bu klimalı mağaza kah Domino's olur, kah Burger King olur, kah okulun yanındaki çok harika limonata yapan kafe olur, kah askeri tesislerin havuzu olur. Bazen de, maalesef ki, sosyolojik bir araştırma için kütüphanedir, üniversitedir, buralar olur.
Yapmayı çok özlediğim bir diğer şey Çiftlik Caddesi boyunca uzanan renkli renkli, cıvıl cıvıl dükkan vitrinlerine bakarak dondurma yemek, gözümüze kestirdiğimiz yere girip tüm kıyafetleri ellemek, "Bir zamanlar 1250 TL nakitimiz vardı..." cümleleri kurup boş cüzdanımıza bakıp iç çekerek tüm güzel kıyafetleri mağazada arkamızdan ağlar vaziyette terkedip çıkmak türü sıfır para harcamakla sonlanan aktiviteler. Zira para yok, neyi harcıyoruz. Mevcut olan üç kuruşumuz da yemeğe gidiyor, malumunuz.
Bir de havuza kesinlikle gitmeliyiz Sliwer'la. Geçen gittik -geçen dediğim nereden baksan bir ay önce- eğlene eğlene öldük vallahi. Havuzun yüzülmedik santimetresi, denizin basılmadık kum tanesini bırakmadık. Oturabileceğimiz her yerde oturup sohbet edebileceğimiz her konunun üzerinden geçtik. yine yapacağız zaten, söz aldım. Buraya da yazıyorum, gelmezse benimle kampa çok ayıp olur.
Bunlar ilk etapta yapacağım, aciliyeti olan, yangında ilk yapılacaklar listesi. En çok özlediklerim ve aslında Samsun'da yapabildiğimiz sayılı aktiviteler. Gerçi şurada yemek yemeyi saymazsak aktivite olarak sinemaya gitmek ve yüzmek var; ama olsun bu da bizim eğlencemiz. Yeni maceralarda buluşmak dileğiyle, esen kalın.