
Sergi sonunda jüri mülakatı vardı. Mülakatta jüri çok soğuk ve olumsuzdu hatta "buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler" dedi, o yüzden moralimiz bozuldu bayağı; ama ödül töreninde ismimiz okunduğu zaman -finalistlerde okundu. 3., 2. olarak değil. Eheh.- ayağa bir kalkışımız, birbirimize bir sarılışımız vardı ki sormayın. Sahneye çıktık orada da diğer finalistlerle sarıldık falan. Hiç düzgün durmadık, acaba fotoğraf çekebildiler mi.
Zaten sahnede flaşlar ardı ardına patladı, o zaman insan kendini bayağı bir önemli hissediyor. Tören sonrası da bir güzel fotoğraf çekindik bir sürü. Zaten telefon trafiği yaşandığını söylemeye gerek bile duymuyorum. İki koldan herkese haber saldık. Sınıftakilerin sesini duyduk, onlar da çok sevinmiş. Bir mutlu olduk ki anlatamam.
Bir de oraya bir masa konmuş, ödül alıyoruz oradan. Ödül para ama hatırı sayılır bir miktar. Orada havamızı bir görseniz, 3., 2. olanlar falan 300-200 alıyor, biz kendi yüksek meblağmızı alıyoruz.
Eheh, çok iyiydi ya.
Bir sürü arkadaş edindik. Bir öğretmen vardı, sosyolojiden 2. oldu, finalist olamadı ona çok üzüldüm. Baskı işlerinde tanıştığımız bir çocuk vardı, dereceye giremedi. Bizi tebrik ederken içim burkuldu. Çok üzülmüştü. Ama bir de ordu'dan fındık projesi vardı o da gidiyor Ankara'ya. Ona sevindim.

Şimdi yine çalışmalar başlayacak. Aynı yoğunluk, aynı yorgunluk...
Ama değer. Orada tanıdıklarımıza, sergide geçirdiğimiz günlere değer; ama heyecana değmez valla. Törende ismimiz okunana kadar Sliwer'la nefesleri tuttuk. Aslında tutmadık resmen nefes alamadık. Çok heyecanlıydı.
Fakat, we're the champions!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder