21 Şubat, 2011

İthaf ediyorum Sumi sana.

ironilere bayılırım.

Bu benim ikinci ithafım. "18 yaşında doğmak" adlı öykümü Sliwer'a ithaf etmiştim. Aslında o mu gerçek anlamda bir ithaf bu mu bilmiyorum.

Ya da bu açık mektup olsun. Şöyle:

Sevgili Sumi,
Sliwer'ın öğrettiği tüm metodları sakinleşmek için kullanıyorum. "sumi beni anormal bulmasına rağmen arkadaşımı seviyorum ve ona derinden bağlıyım." tarzında cümleler ağzımdan düşmüyor.

Şu an çarşamba günü Kore Gazileri'yle ilgili yapacağımız sunumla uğraşıyorum dolayısıyla zor durumdayım, bunaldım ve post yazıyorum. Halet-i ruhiyime özetlemiş oldum böylece.

Öncelikle Sumi, benim gayette normal olduğumu kabul etmelisin. Tamam yeşile ve develere aşırı takık olduğum için işitmediğim şey kalmadı ama bence normal yani. Ben yeşile resmen ve ciddi bir şekilde aşığım; ama herkes herhangi bir şeye aşık olabilir. Bu kadar basit yani. Ve bu beni aslında sıradan yapar. Çünkü herkes yapabilir.

Sen de vişneye aşıksın mesela.

Develeri de çok seviyorum. Bana çok güzel ve sempatik geliyorlar ama aldığım yoğun tepkilerden ötürü "dans eden develer" kelimelerini bir arada kullanmıyorum. Ama belki artık kullanabilirim. Uzun zaman oldu develerimden ayrı kalalı.

Bilmiyorum ya. Eski günleri hatırladım da, tuhaf oldu içim. Yüzüm kızardı sinirden. Harbiden yemediğim laf kalmadı.

Öyle yani Sumi. Sen bu mektubu okurken ben çok uzaklarda tek başıma kitap okuyor olacağım. Bana en yakın yerleşim merkezi, karşı çaprazımdaki oturma odasında oturan anne ve babam...

2 yorum:

Sumimizakura dedi ki...

tamam arkadaşım, sen yeter ki sakinleş :) develer de gelsin halay çekelim.

Didisko dedi ki...

ordan bana bir martini. :p