18 Eylül, 2023

Uzun zamandır yoktum biri demiş öldü, şimdi yazsınlar kral geri döndü.

 Merhaba Sevgili Okur,

Blog temamı değiştirdim. Bu blogu ilk açtığım zamanlardan beri kullandığım ve aslında çok da severek kullandığım temadan o günlerden bugünlere blogspotta işler çok değiştiği için vazgeçmek durumunda kaldım. Sanırım paralı bir temaya dönüşmüş ve her yerde photobucket yazmaya başlamıştı. 

Biraz buralara bakım yapmaya karar verdim; çünkü kullanım amacımda değişikliğe gideceğim. Hiçbir zaman pek fazla okuru olmayan bu blogu çoğunlukla kendi tarihsel geçmişimde kayıtlar bırakmak amacıyla kullanıyordum. 

İlk başta lise 1. sınıfa giderken sınıf arkadaşlarımın başrolü olduğu bir öykü yazarak başlamıştım. İlkel bir roleplaying game gibi olan bu öyküde gündüz konuştuğumuz olay akışını yazıyor, akşam onların okumasının ardından sabah tekrar geliştiriyorduk. Tamamen belli bir kurguyu yazmasam da ortak öykümüz olduğu söylenebilir. Benim içinse güzel bir yazma pratiği oluyordu. Zamanımı öykü yazmakla geçirmeyi sevdiğim ve geliştirmeye çalıştığım vakitlerdi. Sonraları üniversite sınavının, üniversitenin kendisinin araya girmesi ardından ise para kazanmak için edebi eser harici okumalar yapmamla bu alandan uzaklaştım. Gittikçe de köreldim. Ama yazmayı ne kadar özlediğimi ara ara hatırladığım anlar oluyordu. Kimi zaman bir öğrencinin mailini çok uzun bir şekilde yanıtladığımı fark ettiğimde, geçenlerde bir google maps yorumunu gereğinden fazla uzattığımda... Ve bu blogda değişikliğe gitme, aktif olarak kullanma motivasyonumu tekrar Ayşeciğimin teşvikleriyle kazandım.

Bir dönem yazacak konular bulmakta zorlanıyordum. Oysa şu an bunun için çok geniş bir yelpazem olduğunu fark ediyorum. Bu bloga yazdığım son postun üzerinden geçen zamanda o postta çok üstü kapalı bir şekilde anlattığım olaylar neticesinde evlendim. 

Evlilik süreci ve hazırlıkları uzun uzun konuşulması gereken süreçlerdi. Öncelikle çeyiz konusuna değinmeli ve bir çeyizde bulunması ve bulunmaması gereken şeylere eğilmeliyiz. Erasmus gezilerim dahil anlatmak istediğim ve unutmak istemediğim bazı geziler olabiliyor onları kaydetmek istiyorum. Çünkü buraya ara ara geri dönüp bakmayı ben de çok seviyorum. 

Bu bloga genellikle mutsuz olduğumda yazıyordum ve bazen böyle bir iç döküşe de ihtiyaç duyuyorum. 

Sonuç olarak önümüzdeki postta Karadağ ziyaretimizden bahsetmek istiyorum. 

Kotor'un nasıl kediler kenti olarak pazarlandığından ama kentte toplam 7 kedi falan oluşundan, Budva'nın eski kent merkezinin dar sokaklarından, Sveti Stefan'ın çilesinden, Kıyı Kanununun önemi ve hayatın pahalılığından (tabi ki) biraz bahsedebiliriz.

Sevgiler,

Didem