Sevgili günlük,
Biliyorsun ki ideolojimi şekillendirdiğim bazı kırmızı noktalarım var ve bunlardan biri her ne olursa olsun sana hak ettiğin üslupla seslenmem. Bir postta anlatacak çok şey varken bahsetmek istemediğimi söylemiş ve ilk kazamı anlatmıştım. Bugün de ikincisi gerçekleşti. İlkine benzer bir şekilde, garip bir anda ve saçma bir şekilde gerçekleşti. Sonrasında insanlara kendini anlatmak -duran bir araca nasıl çarptığını- en zor kısmı. Beyaz bir arabada kırmızı izler bıraktım. Neticede kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun değil midir?
Elma metaforunu da postların arasında kullandığım zamanlar olmuştu. Onun seni sevmesinin şart olmaması ve bunun için onu suçlayamamanla ilgili olan. O da gittikçe anlamını yitirmeye başladı.
Bu sefer de böyle olsun.
Bir hamak alıp sallanınca kurtuluruz bunalımdan.
Sevgiler
D