15 Mayıs, 2021

Karantina Gün 16

 Merhaba Sevgili Okur, 

Ders çalışmamak için bugün de kendimi ev işlerine ve temizliğe verdim. Aslına bakarsan yaptığım gözle görülür bir şey de yok. Bulaşıkları kaldırdım, nevresimleri değiştirip kirlileri yıkadım, çamaşırları toplayıp yerleştirdim derken ev biraz toparlandı tamam ama benim temizlik anlayışıma uyan somut bir şey yapmadım. Bilirsin ya işte kimyasallarla birtakım şeyler yaparız. Çamaşır suyundan zehirlenme tehlikesi geçirmek; ama evin pir pak olması gibi şeyleri kastediyorum. Yine de bugün biraz çamaşır suyuyla uğraşmayı ve yarın da sil süpür işlerini halletmeyi planlıyorum.

Ama evin işi bununla kalmıyor ki. Faturası ve kirası da var. Faturaları birkaç gün önce internet bankacılığından ödemiş ve oturduğum yerden yüklü bir miktarı harcamıştım. Online alışveriş yapmaya kalksam o meblağda almaya bir şey bulamam. Yine de mecbur ödenecekti madem aradan çıkıverdi işte. Bir diğer işlem olan kira ödemesi için de bankaya gitmem gerekti. Kirayı çıkar, faturaları öde, o bankadan bu bankaya işlem yap filan derken bir sonraki maaş gününü hesaplarken buldum kendimi.

Bir evin tüm ihtiyaçlarını, masraflarını bir kişinin halletmesi çok zor işmiş. Bir şey bittiğinde senin için alan birisi bile yok. Her şeyi düşünmek gerekiyor. Bunun üzerine markete de ben gittim hiç yorulmamışım gibi. Neyse ya napalım en azından çalışmaktan uzak kaldım bu sürede.

Ama artık inkar edemeyeceğim bir şekilde bilgisayarın başına oturmak zorundayım. Bu sefer de blog yazdım işte çok gerekliydi çünkü bu anlattıklarımı kaydetmem. 

Şimdilik bu kadar, muhtemelen sıkıldığımda yine kaçmak için burayı güncellerim.

Sevgiler 

14 Mayıs, 2021

Karantina Gün 15

 Merhaba Sevgili Okur,

17 günlük tam kapanmanın 15. günündeyiz. Kapanma haberini ilk aldığımda büyük bir panik yaşamış, bugünler nasıl geçecek, on yedi gün boyunca bir evde kalarak akıl sağlığımı nasıl koruyacağım diye büyük endişeler yaşamıştım. İlk haftayı müthiş bir şekilde, sabahtan derslerime katıldığım ve sonrasında geceye kadar ders çalıştığım bir verimlilikte geçirdim. Bayram tatilinin araya girip derslere ve işlere resmi anlamda ara verilmesiyle ben de bir miktar verim kaybı yaşadım. Aslında aksi olması gerekirken, derslere girmek ve rutin işleri gerçekleştirmek zamanımı çok daha verimli ve disiplinli kullanmamı sağlıyor. Bunu bu karantinadan önce de fark etmiştim. 17. günde defterime günlük yazmayı ve kalan iki günü gerçekten ciddi çalışarak geçirmeyi düşünüyorum; çünkü yeni ortaya çıkan süreli birtakım işlerim var.

Bu süreçte pek çok iş bitirdim, literatür taradım, bolca Fukuşima, 2011 Japonya Depremi ve Afganistan Belgeseli izledim. Bir yarışmaya katıldım. Fransızca video ödevimi hazırladım. Haftada bir kez günlük yazdım. Mutfağın yarısının dolaplarını temizledim ve düzenli olarak temizlik yaptım. Düzenli olarak Leslie yapamadım, yürüyüş de yapamadım, markete bile 4-5 günde bir çıktım. 

Bunun yanında karantinanın son bulmasından memnun muyum, yoksa böyle yaşamaya alıştım mı bilmiyorum. Alışmış gibiyim. Ama kararsızım da. Bayramın ilk gününü evde geçirmek pek bayıldığım bir olay olmadı zira. Üstüne akşam başlayan, geceye kadar devam eden ve sabaha karşı ancak uyumama müsaade eden bir mide ağrısı yaşadım. Bunu yaşarken kafamdan pek çok ihtimal geçti elbette:

1. Mide kanseri mi oldum?

2. Gıda zehirlenmesi mi yaşıyorum? (3 gün önce yaptığım ve içinde yumurta bulunan mücverden şüphelendim.)

3. Bir şeye stres mi yapıyorum?

Elbette bir cevap bulamadım. Tek bildiğim gıda zehirlenmesi belirtilerinin çoğunu barındırıyordum; fakat bir tanecik mücverin içindeki eser miktarda yumurtanın dünyada cehennemi yaratabileceğine de şüpheyle yaklaşıyorum. 

Sabah uykusuz bir şekilde uyandığımdaysa mide ağrımın geçtiğini fark ettim ve bir süre kendimi sorguladım. Dün o kadar gerçekti ve bütün geceyi zehir etmişti ve geç saatlere kadar uyumamıştım ki geçmiş olmasına çok şaşırdım. Acaba rüya mı gördüm, yok muydu gibi bir sorgulama bile yaşadım. Yeniden nüksetmesinden çok endişe ettiğim ve sanki hafif bir karın ağrısıyla yoklar gibi olduğu için de tüm günü temkinli geçirdim. Kendime gelmem ve güne başlamam ikiyi bulmuştu. Sonrasında bugün halledilmesi gereken iki işi tamamladım. Şimdi ise haftasonu üzerinde çalışmam gereken konuya bakacağım.

Üzücü bir geceydi. Hem ağrılıydı hem de yalnız başımaydım. Böyle anlarda insan yalnızken daha iyi hasta oluyor, öteki türlü bir de annemlere belli etmeyeyim telaşında oluyorum; fakat birinin hal hatır sormasını da arıyor insan. Mesela bu olaydan yine kimseye bahsetmedim üzülmesinler diye; kendi kendime cehennem gibi bir gece geçirmiş oldum ve kimse (bilmediği için) geçmiş olsun bile demedi.

Pazartesi günü dışarı çıkıp iki insan görecek ve işe gidecek olmak gerçekten güzel. Tek kötü yanı Fransızca derslerin de yeniden başlaması ve benim istediğim derecede Fransızca çalışmamış olmam. Bir de üstüne yeterlilik sınavı iyice yaklaşıyor. Pazartesi sabah erkenden uyanıp derse girmeye henüz hazır değilim, haftasonu buna da kendimi hazırlayacağım.

Özet olarak, bu süreci fena geçirmiyorum. Şimdi standart haftasonumuza başlayacağız. Yarın temizlik yapacağım ve evi haftaiçine hazırlayacağım. Ardından yeni normal bir düzene atım atacağız.

Sevgiler

08 Mayıs, 2021

Karantina Gün 9

Sevgili Okur,

Yine müthiş harika bir gün yaşıyoruz. Aslında sabah öyle değildi. Kendimi motive etmekte zorlanmaya başladım; fakat meğer hala yapabiliyormuşum. Şimdilik. 

Sabah beklediğimden geç bir saatte uyandıktan sonra (alarmsız uyandım çünkü bugün cumartesi) kendime gelmeye çalışırken saat öğlen oldu. Aynı hızda güne devam edersem hiçbir planımı yetiştiremeyeceğimi fark ettim ve işe el atarak kendimi zorlayarak güne asıl o zaman başladım.

Önce akşamdan kalan bulaşıkları yıkadım. Ardından güllaç yaptım ve bu esnada çıkan bulaşıkları yıkadım. Bir saat içinde iki kez bulaşık yıkamıştım ve bu artık “her şeyi yaparım” demekti. Markete gidip eksikleri aldım, eve geldiğimde ise tüm hızla tuvalet banyoyu yıkayıp evi silip süpürüp toz aldım, akşam yemeğini hazırladım ve yine bulaşık yıkadım. (6 saat içinde 3. Bulaşık) Ayrıca bu sürecin ortasında bir yerlerde birkaç mutfak dolabı düzelttim. Geçen postumda bahsetmiştim, benim daha önceden anlamadığım bir biçimde gerekli bir ev işi. Tamamı bitmedi. Yarın ya da önümüzdeki günlerde devam ederim. 

Tam artık akşamüstü uykusuna hazır olduğumu düşünürken; fakat ev hanımlığı haricindeki işlerim için hiçbir şey yapmamışken, arkadaşımdan gelen skype teklifi ile bilgisayar başına geçtim ve iki saat aralıksız çalışarak günlük hedeflerimi tamamlamış oldum. İtiraf edeyim, iki saat çok verimli bir şekilde çalışmış olsam da günlük hedeflerim çok da ağır değildi. İki saatte bitebildi işte sen hesap et. Temizlik ve akademik işlerimi 7 saatte tamamlayabildim. Genelde daha ağır programlar yapıyor ve sonra yetiştirmek için strese giriyorum, sanki ödev teslimim ya da sınavım varmış gibi.

Yine de fena olmayan bir gündü. Dinlenebilmek de önemli.

Ayrıca kendime güzel bir yatırım yaparak çok da pahalı olmayan bir hoparlör almıştım, Bugün geldi. Uzun zamandır arkadaşlarımla olduğum zamanlar haricinde müzik dinlemezken, bugün tüm gün podcast ve müzik dinledim. Ayrıca bulaşık yıkarken ya da kettle kaynarken duyması çok daha kolay. Kendime iyi davrandım resmen bugün.

Zihinsel olmasa da fiziksel olarak çok yorgunum. Akşamın kalanında yalnızca bir şey izleyeceğim. 

Sevgiler

02 Mayıs, 2021

Karantina Gün 3 - 20:13

Bulaşıkları yıkadım. Akşam yemeğinin ardından bulaşıkları yıkamak kadar iyi hissettiren bir aktivite yok. Akşam bulaşıklarını yıkamak zorunda olmak kadar da kötü hissettiren bir aktivite yok. Aynı yemeği birkaç gün sürekli yemekten çok fazla hoşlanmadığım için yemeklerime bir ya da iki öğün için hazırlıyorum. Burada harcadığım zaman ve enerji bir yana, mutfak dolaplarımdaki tüm gereçleri kullanmak en kötüsü. Çünkü yemeği 2 öğünlük yapmak ile 10 öğünlük yapmak arasında eşya kullanımı açısından hiçbir fark yok. Bu da daha sık aralıklarla bütün mutfak dolaplarındaki malzemeye yıkamak gibi bir anlama geliyor. O yüzden bulaşıkları yıkamış olmanın rahatlığını çok seviyorum. Genelde günde bir kez akşamları yıkadığım için de tüm günün bulaşığı birikmiş oluyor.

Bir ara da mutfak dolaplarını temizlemek gibi bir isteğim var karantina süresince. Önceden anlam veremediğim bir işti, sanki kendine iş yaratmak gibi gelirdi hatta; fakat bir evin sorumluluğunu üstlendiğimden beri gerekliliğini de gözlemlemiş oldum. 

Henüz nedenini tam olarak kestiremediğim bir biçimde günlük planlarımı gerçekleştirmekte zorlanıyorum. Ya bitmiyor, ya da yatmadan önceye ancak yetiştirebiliyorum. Günümü verimsiz mi kullanıyorum yoksa kendime gereğinden fazla iş mi yüklüyorum henüz çözemedim. 

Örneğin şu anda on ikiye kadar aralıksız çalışsam ancak bitirebileceğim kadar iş var kafamda. Muhtemelen bir tanesini eleyeceğim ve mola da vereceğim, böylece 11 gibi bitiririm diye düşünüyorum. Bugünün okunmayan makalesi de  yarına kalmış olacak; fakat yarın zaten hem iş hem okul günü olduğu için hali hazırda bir yoğunluk var. Yine de fena gitmiyorum. Zira tam bir strateji hatası olarak kendime el atarisi aldım. Retro olanlardan. Eğer kendime hedefler koymazsam tüm günüm onun başında da geçebilirdi. Şansa yaşıyoruz.

Yıllar sonra tekrar Küçük Prens'i okuyorum, hazırlamam gereken bir ödev için. Oldukça ilgi çekici geldi. Başka şeylere de vakit bırakabilmek için bölerek okuyorum; fakat günümün en zevkli kısımlarından biri oldu. Yarın da biter zaten. Yazarın bir başka kitabına geçeceğim. Bakalım nasılmış.

Aslında okumak istediğim bambaşka, idari yargı konusunda bir kitap var; fakat sıra asla gelmiyor. Keşke şu karantinaya sıkıştırabilseydim. Belki işlerden kendime bir boş gün yaratıp tüm günümü biraz ilerlemeye, en azından onu okuma isteğimi azaltmaya verebilirim. 

Öyle işte, şimdi yine çalışmaya devam edecek, belki arkadaşlarımla zoom'da görüşeceğim ve bir günü daha bitirmiş olacağız. 

Önümüzdeki hafta neler getirecek görelim bakalım.

Sevgiler