Merhaba Sevgili Okur,
17 günlük tam kapanmanın 15. günündeyiz. Kapanma haberini ilk aldığımda büyük bir panik yaşamış, bugünler nasıl geçecek, on yedi gün boyunca bir evde kalarak akıl sağlığımı nasıl koruyacağım diye büyük endişeler yaşamıştım. İlk haftayı müthiş bir şekilde, sabahtan derslerime katıldığım ve sonrasında geceye kadar ders çalıştığım bir verimlilikte geçirdim. Bayram tatilinin araya girip derslere ve işlere resmi anlamda ara verilmesiyle ben de bir miktar verim kaybı yaşadım. Aslında aksi olması gerekirken, derslere girmek ve rutin işleri gerçekleştirmek zamanımı çok daha verimli ve disiplinli kullanmamı sağlıyor. Bunu bu karantinadan önce de fark etmiştim. 17. günde defterime günlük yazmayı ve kalan iki günü gerçekten ciddi çalışarak geçirmeyi düşünüyorum; çünkü yeni ortaya çıkan süreli birtakım işlerim var.
Bu süreçte pek çok iş bitirdim, literatür taradım, bolca Fukuşima, 2011 Japonya Depremi ve Afganistan Belgeseli izledim. Bir yarışmaya katıldım. Fransızca video ödevimi hazırladım. Haftada bir kez günlük yazdım. Mutfağın yarısının dolaplarını temizledim ve düzenli olarak temizlik yaptım. Düzenli olarak Leslie yapamadım, yürüyüş de yapamadım, markete bile 4-5 günde bir çıktım.
Bunun yanında karantinanın son bulmasından memnun muyum, yoksa böyle yaşamaya alıştım mı bilmiyorum. Alışmış gibiyim. Ama kararsızım da. Bayramın ilk gününü evde geçirmek pek bayıldığım bir olay olmadı zira. Üstüne akşam başlayan, geceye kadar devam eden ve sabaha karşı ancak uyumama müsaade eden bir mide ağrısı yaşadım. Bunu yaşarken kafamdan pek çok ihtimal geçti elbette:
1. Mide kanseri mi oldum?
2. Gıda zehirlenmesi mi yaşıyorum? (3 gün önce yaptığım ve içinde yumurta bulunan mücverden şüphelendim.)
3. Bir şeye stres mi yapıyorum?
Elbette bir cevap bulamadım. Tek bildiğim gıda zehirlenmesi belirtilerinin çoğunu barındırıyordum; fakat bir tanecik mücverin içindeki eser miktarda yumurtanın dünyada cehennemi yaratabileceğine de şüpheyle yaklaşıyorum.
Sabah uykusuz bir şekilde uyandığımdaysa mide ağrımın geçtiğini fark ettim ve bir süre kendimi sorguladım. Dün o kadar gerçekti ve bütün geceyi zehir etmişti ve geç saatlere kadar uyumamıştım ki geçmiş olmasına çok şaşırdım. Acaba rüya mı gördüm, yok muydu gibi bir sorgulama bile yaşadım. Yeniden nüksetmesinden çok endişe ettiğim ve sanki hafif bir karın ağrısıyla yoklar gibi olduğu için de tüm günü temkinli geçirdim. Kendime gelmem ve güne başlamam ikiyi bulmuştu. Sonrasında bugün halledilmesi gereken iki işi tamamladım. Şimdi ise haftasonu üzerinde çalışmam gereken konuya bakacağım.
Üzücü bir geceydi. Hem ağrılıydı hem de yalnız başımaydım. Böyle anlarda insan yalnızken daha iyi hasta oluyor, öteki türlü bir de annemlere belli etmeyeyim telaşında oluyorum; fakat birinin hal hatır sormasını da arıyor insan. Mesela bu olaydan yine kimseye bahsetmedim üzülmesinler diye; kendi kendime cehennem gibi bir gece geçirmiş oldum ve kimse (bilmediği için) geçmiş olsun bile demedi.
Pazartesi günü dışarı çıkıp iki insan görecek ve işe gidecek olmak gerçekten güzel. Tek kötü yanı Fransızca derslerin de yeniden başlaması ve benim istediğim derecede Fransızca çalışmamış olmam. Bir de üstüne yeterlilik sınavı iyice yaklaşıyor. Pazartesi sabah erkenden uyanıp derse girmeye henüz hazır değilim, haftasonu buna da kendimi hazırlayacağım.
Özet olarak, bu süreci fena geçirmiyorum. Şimdi standart haftasonumuza başlayacağız. Yarın temizlik yapacağım ve evi haftaiçine hazırlayacağım. Ardından yeni normal bir düzene atım atacağız.
Sevgiler