25 Ağustos, 2020

cinnet

 Merhaba Sevgili Okur,

Şu hayata tutunma ve kendine bir yer bulma çabasındaki her genç gibi ben de KPSS, ALES benzeri sınavlara çalışmamdan kalan boş zamanlarımda akademik kadro, özel sektörde iş ilanı falan gibi öğlen yediğim salatadan çok daha karışık araştırmalarda bulunuyorum. Takdir edersin ki herkesin kafasında bir hedef var; fakat o hedefe ulaşmamın önünde de minik engeller var.

Örneğin, kadro için gerekli şartlar kısmında "SBKY" mezunu olup "ÇEKO"da yüksek lisans yapmak, yazması gibi. Kısaltma şeklinde yazdım bölümleri, zira elim ayağım titriyor sinirden, hiç uzun uzun açıklayamayacağım. Kendime not. Zaten her post kendime not.

Yahu hangi SBKY mezunu ÇEKO'da yüksek lisans yapar. VE NİYE? Ülkede sayısının 2'yi geçmediğine neredeyse, NEREDEYSE eminim. Yahu direkt "Baş harfi D ile başlayan" falan yazın da en azından bu saçma kriteri bile karşılıyorsak da, boşuna umutlanıp başvurmayalım. Hoş, kim kendisi için özellikle açıldığını bilmiyorsa böyle bir kadroya başvurur ve yol parası, ders çalışma yıpranması, manevi çöküntü gibi zararlara girmeyi göze alır ki? KİM?? 

Anca SBKY mezunu olup kafayı yediği için ÇEKO yükseği yapan biri yapar zaten, ne anlatıyorum ki ben. Her şey olabilir.

by

08 Haziran, 2020

Virgül Bağımlılığı

Merhaba Sevgili Okur,

Biliyorsun ki insanın kendini tanıma süreci asla bitmiyor. Ben de 25 yıllık hayatımda bu süreci henüz  tamamlayamadım ve kendimle ilgili asla varlığını tahmin edemeyeceğim ve fark edince derin hüzünlere girmeme sebep olan bir hususu keşfettim: Ben, ısrarla aynı imla hatasını yapan bir insanım.
Evet sevgili okur, yanlış duymadın. de/da'ların yazımını, ki'lerin yazımını sıklıkla tartıştık, ısrarla yanlış yazanlar hakkında kötü konuştuk ve gün geldi açıklamaktan vazgeçtik. Oysa ben bugün, 8 Haziran 2020 tarihinde aslında o güruha dahil olduğumu fark ettim.

Başa dönelim.

Türkçe'nin doğru bir şekilde yazılmasının ve konuşulmasının neden önemli olduğunu 21. yüzyılda konuşmanın yasak olması gerektiğini çünkü zaten anlaşılmış olması gerektiğini düşünüyorum. Söylemin kültür tarafından belirlendiği ve onu dönüştürdüğü ve bu yüzden seninle "Erkekler ve bayanlar" dememek zorunda olduğumuz konusunda hemfikir olduğumuzu biliyorum. Bu yüzden, bağlaçların doğru yazılması instagramda ekran görüntüsü olarak paylaşılan tivitlerle prim kasmaktan farklı sebeplerle de önemli. Ama bu derece ciddi konuları ne konuşmak ne de düşünmek istiyorum. (Bakın mesela burada da konuşmak kelimesinden sonra virgül koyasım geliyor. Ama ne.... ne bağlacı var ve bağlaçlar arasına virgül konmaz.) Zaten 5 saat içinde teslim etmem gereken 3 ödev var ve insanın kendi yazdığı şeyi yazım ve imla kontrolü için dahi tekrar okuması işkenceymiş.

Her neyse, konudan sapıyoruz; ama bahsettiğim ödevleri kontrol amacıyla tekrar okurken fark ettim ki, word'ün ısrarla altını kırmızıyla çizdiği bir imla hatam var: ile bağlacından sonra virgül koymak. Yazarken pek fark etmediğim bir hataydı, ve bağlacı ardından virgül koysam gözümü tırmalar ve hatamı fark ederdim; fakat ile o kadar sinsi ki virgül çok uyumlu görünüyor. İnsanın zihniyle oyun oynuyor ve adeta sen ile bağlacından sonra virgül koymamak bir yazım ve imla kuralıdır zannediyorsun. Oysa word'ün ısrarla düzeltmeye çalıştığı, hocaların görünce "bu ne abi ya ile'den sonra virgül mü konur, herkesi almayın bölüme" diyeceği bir hata yumağına dönüşüyorsun.

Galiba ben bir virgül bağımlısıyım.

Ama bilin bakalım başka kim virgül bağımlısı? Sağlık Bakanımız!

Son dakika: Sağlık Bakanı Koca'dan takipçisinin eleştirisine ...
Bu bahsettiğim tiviti ekran görüntüsü şeklinde instagramda görmüşsünüzdür. Nedense tivitter en iyi instagramdan takip ediliyor. Bakanımız da son cümlede benzer bir gereksiz virgül kullanımı yapmış.

Koronayı da yeneceğiz, virgül bağımlılığını da!!

Sevgiler,
Didisko


03 Nisan, 2020

Teori ve pratiğin mutsuz evliliği

Merhaba Sevgili Okur,

Bir önceki yazımda bahsettiğim sağlıklı yaşam işine, korona olaylarından dolayı Samsun'a dönmem nedeniyle bir süre ara vermedim. Maalesef sağlıklı yaşam işine tüm dünya olarak ara verdik.........

Tam rutinimi oturtmuşken ve sabah uyanıp kahvaltımı yaparken, öğlen sulu yemeğimi, akşam ise bulgurlu ya da mercimekli salatamı yerken, okulların tatil olmasıyla anne evime geri döndüm. Burada da çok sağlıksız beslendiğim söylenemez; fakat kilo vermeye yönelik bir diyet izlediğimizi de söyleyemem. Her neyse, şu anda önceliğimiz bağışıklığımızı yüksek tutmak zaten.

Evden zaruri ihtiyaçlar dışında (bu da genelde markete gitmek oluyor) çıkmadığım ve halihazırda virüs salgını olmasa bile Samsun'da olmak sıkılmak için çok yeterli olduğu için, günlerim aşırı monoton geçiyor. Dünya bir kriz yaşasa bile ödevler ve dersler devam ettiği için ders çalışıp ödevlerimi hazırlamaya çalışıyorum gerçi; ama bu zaten sıkkın olan canımı biraz daha sıkmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. O yüzden dünyaya daha farklı bir gözle bakmamı sağlayacak olan yeni bilgiler öğrenmeye önem veriyorum.

Örneğin, bir anda, içli köfte yapmak istedi canım. Daha önce canımın istediği bir aktivite değildi. Yemeyi elbette isterim; ama yapmayı istemek.... Şekil vermenin zorluğuyla ilgili bir fikrim olduğu için, youtube'da birkaç tane video izledim ve 5 farklı şeklin nasıl yapılacağını teorikte mükemmel bir şekilde öğrendim. Eğer pratikta yapmayı dener ve başarılı sonuç alırsam sana da haber veririm sevgili okur.

Teorikte mükemmel bir şekilde yapmayı öğrendiğim bir diğer şey, file alışveriş torbası örmek. Lanoso cazz ipim ve 4 numara tığım olsa kesin en güzelini örerdim; ama malzemem yok. Eğer alır da örersem sana da haber veririm sevgili okur.

Teorikte bile tam öğrenemediğim ve biraz daha video izlemeye ihtiyaç duyduğum en son şey ise, amigurumi (yazılışını öğrendim en azından) oyuncaklar yapmak. Yani tığ veya şiş kullanarak bebekler, tavşanlar, inekler, filler örmek anlamına gelen Japonca bir kelime bu. Sanırım hepsinin mantığı aynı; fakat ben o mantığı tam olarak oturtamadım. Bunun da sebebi 3 numaralı tığımın olmaması. Sanırım, ucuza tığ seti satan internet siteleri öğrenmek de işimin bir parçası olacak...

Öyle işte sevgili okur. Teorikte baya bilgiliyim artık; bunları pratiğe de dökmek istiyorum. Umuyorum ki malzeme eksikliklerini halledip müthiş amigurumiler, file alışveriş torbaları, içli köfteler yapacağım.

Gelecek günler neler getirecek, hep birlikte izleyeceğiz.

Sağlıkla kal.

05 Mart, 2020

Salata

Merhaba Sevgili Okur.

Bugün seninle sağlıklı beslenmeye başlayacağız. Aslında sadece sağlıklı beslenmek de değil, komple sağlıklı bir hayata başlayacağız. Düzenli olarak dersimizi çalışacağız, kitap okuyacağız, erken uyanıp erken uyuyacağız falan. Ama bu tahmin ettiğim kadar kolay olmayabilir.

Öncelikle araştırmalarımdan edindiğim bilgilere göre güne limonlu suyla başlamak metabolizmamızı hızlandırıyormuş. Peki bu esnada tansiyonumuzu yükseltip çıkarıyor mu (hep karıştırıyorum.) onu merak etmekteyim. Ardından sabah uyanıp dersten ya da ders çalışmaya başlamaktan önce kahvaltı hazırlayıp yemek yaklaşık 1 saatimi alıyor. Bu uzun bir süre. 10:30 dersine gideceğim zaman 08:30'da uyanmam gerektiği anlamına geliyor ki aslında düşününce zaten 9'da uyanıyordum. Buna alışabilirim sanırım. Ayrıca peynir fiyatları ne ara bu kadar arttı, ben takip edememişim.......

Ama bugün üşenmedim ve kahvaltı yaptım. Ve kahvaltı yapınca ne kadar tok hissedildiğini uzun bir aradan sonra tekrar gördüm. Kahvaltı dediğim de eskiden sandviç, börek falan yerdim, şimdi klasik kahvaltı hazırladım ve normalde masada dağınık bir şekilde duran kahvaltılıkları tek bir tabağa koyunca bu kadar  tok hissetmeye şaşırmadım. Valla ilginç bir serüven olacak.

Yeni beslenme düzenime dün başladım. (Pazartesi başlanan diyetler salı son bulur, o yüzden salı başladım) Öncelikle salata yemek gerekiyor bu süreçte, çünkü eski sağlıksız beslenme düzenimde genelde geçiştirmelik, pratik; fakat içinde vitamin ya da mineral namına herhangi bir şey barındırmayan şeylerle beslendiğim için artık dengeli tabaklar yemeye karar verdim. Böyle bir kavram varmış bu arada, karbonhidrat, protein, vitamin gibi elementlerden hepsini içeren tabak anlamına geliyor.

Her neyse biraz da dünkü salatamdan bahsetmek istiyorum..

Öncelikle bir öğün olarak yiyeceğim için ve içinde hem lifli sebzeler, hem vitamin, hem de tok tutacak bir şeyler olmasını istediğim için biraz bulgur haşladım. Annemin konserve olarak hazırladığı ve benim pek de tüketmediğim; ama yaz geldiği ve yeni konserveler yapılana kadar bitirmem gerektiği için evdeki konserve mısır, kırmızı lahana, köz biber gibi şeyler ekledim, diğerleri klasik yeşillikti. Biraz da (burası biraz sağlıksız) şinitzel ve fitamin olarak portakal ekleyerek güzel bir salata hazırladım. Doyurucu da oldu, ne yalan söyleyeyim. Bugün de salataya yeşil elma eklemeyi düşünüyorum. Çünkü normalde meyve yemeye de üşeniyorum.

Aklımda birkaç salata kombinasyonu daha var. Mesela, haşlanmış yumurtalı bir versiyon denemek istiyorum sırf güzel olup olmayacağını merak ettiğim için. Ayrıca mercimek salatası da güzel olacaktır diye düşünüyorum; ama evde mercimek yok. Almam lazım.

Böyle beslenme işi, evdeki yiyecekleri değerlendirebileceğim için de iyi oldu. Örneğin salataya tel şehriye haşlanıp konulabileceğini de öğrendim. Bayadır duruyordu ve pilava koymaya üşendiğim bir şey. Halbuki pek bir şey değil ama neyse şimdi bana yüklenmenin zamanı değil.

Şimdi biraz daha salata tarifi izleyip akşam ne yiyeceğimi netleştirmem gerekiyor.

Kendime Not: Yeşil mercimek almam lazım.