29 Şubat, 2016

Bahar. Oda arkadaşımdır.

00:52
Baharın ilk günü.
Eminim harika geçecek.
bu kadar olumlu başladığım her günü bedbaht bitirmeme üzülen var mı?

01:22
Yangın merdiveni baya soğuktu. Çıkmayın.
Yarın sevmediğim ders ve sevdiğim hocanın dersi var.
Kahvaltıya kalkmayıp öğlen kahvaltı yapacağız.
Hayatımdan satır başları bunlar.
Bazen yıllardır blog yazıyor olmak çok garip geliyor fakat şu anda sırası değil. Yangın merdiveninden ötürü üzünçlü konulara girmeye gerek yok neticede.

Bu sefer gerçekten iyi geceler.

11:26
Eyelinerım mükemmel oldu, bahara güzel bir başlangıç. ^_^

13:16
Geç kalırsam hoca derse almaz ama moral bozmak yok.

21:28
Sabaha kadar ders çalışacağım. Bana inananlar fav.

22:01
Uykum geldi.

22:25
Acıktım.

22:52
Bir öğrenci yurdunun beşinci katı altıya bağlayan merdivenlerinde oturmuş elma yiyorum. Hayatımın hiçbir döneminde böyle bir sahne hayal etmemiştim. Karşımda biri erkek arkadaşıyla konuşuyor.

22:55
Benden rahatsız oldu ve konuşmasına muhtemelen yangın merdiveninde devam ediyor. Ne zararım vardıysa...

23:06
Aslında çalışma odası çok soğuk ama gördüğünüz gibi şikayet etmiyor ve  çalışıyorum.

23:46
22:52'de yenen elma mide ağrıtır mı? Gencecik insanım böyle ufak şeylerden midemin ağrımaması gerekir.

Baharın ilk günü mide ağrısıyla bitiyor. Aman ne güzel.

Artık, gün

12:10
29 şubat erasmus başvurum için uğur getirecek mi bilmiyorum ama bugünün toplam skoru yukarı çekeceğine inanıyorum, öğle tatiline rastlamadan işlerimi hallettim.
Hava da güzel zaten.

12:19
Şarjım az. Şarjımın az olduğu bir gün nasıl güzel olabilir öğreneceğim gün sonunda :D

14:19
2009da kızılaydan her kıyafetimle uyar niyetiyle aldığım fularımı taktım ve 2009dan beri hiçbir kıyafetimle uymadığı gibi bugünküyle de uymuyor. Tüm zevksizliğimle insanlar arasında gezmeyi severim.

22:59
Yangın merdivenindeyim, kenarındaki ışıklı renkleri değişen binanın selamı var.

23:59
4 yıl sonrasını iple çekmeyeceğim bir gün.

İyi geceler sevgili okur.

28 Şubat, 2016

Tutunan-mayan?

23:52
Ben karar almak istemiyorum. Hayatımın sorumluluğunu almak istemiyorum.
Her zaman bir günah keçisi olmalı.

01:23
Moralim düzeldi biraz. Dibe vurduktan sonra her zaman yukarı çıkılır. Gün içinde yarım saat uyumuştum bir de, o çok mutlu edici bir gelişme.
Genel olarak fena değil bir gün olmasına rağmen toplam skoru eksilerde.
Yarın daha da berbat olur kesin.

27 Şubat, 2016

Ütü, buhar ve nevresim üzerine

17:56
Nevresim ütüledim ve nevresim değiştirdim. 1 litreliye yakın suyum bu iş için heba oldu. Bazılarınız eksi sonsuz değerinde bir berbatlık olduğunu düşünebilir; fakat üzerimden kalkan yükün dayanılmaz hafifliği artı sonsuz değerinde. Bir daha bir buçuk ay nevresim ütülemem. Fakat nevresim ütüleyince başka hiçbir şeye halim kalmadı oysa yığınla kıyafet ütüm var. Neyse. Zamanla hepsi biter.
Bugünü iyi bir skorla kapatmam çok olası.

23:39
Tırnak yemeyi bırakmıştım.

Bugüne kadar...

Sabah 7de kalkacağım. Yine de mükemmel bir gün olacak gibi davranıyorum.

26 Şubat, 2016

13:15
Ankaray'ı 5 saniye ile kaçırdım. Buna yorum yapmadan paylaşıyorum. Takdir senin sevgili okur.

23:08
10 numara bir gün, salıncakta sallandım. *-*

25 Şubat, 2016

26.02.2016

01:15
Moralim pamuk ipliğine bağlı. Yarın çamaşır verecektim, oda arkadaşım da hazırlamış poşeti ve geldiğimde uyuyordu. Odada tek çamaşırlık var.

Eksi sonsuz değerinde bir berbatlık.

23 Şubat, 2016

23.02.2016

20:12

7de uyandığım bir güne göre hiç fena değil.

Şimdilik.

23:19

Bugün okulda dersi beklerken kütüphanede ders çalışmanın dayanılmaz hafifliği sayesinde akşamım boyunca trivia crack oynadım. Adeta ödevimi bitirip dizi izlediğim ortaokul yıllarımdaki gibiydim. ^___^  bugün gereksiz, sebepsiz bir olumluluk var günde. Daha doğrusu hiçbir şey ters gitmediği için olumlu sayıyorum. Ne günlere kaldım.

22 Şubat, 2016

22.02.2016

12:45
Ankaray bomba şüphesiyle kapandığı için okula taksiyle geldim, eşya-miras hukuku dersine girmek için. Yaşadığım bu karmaşık olaylar beni marksist-feminist olmaya itiyor.  Füsun küpelerim bana yardımcı olabilir mi bugün, bilmiyorum.

20:27
Yemekte karnıbaharla yapılmış bir yemek yedim. Üstelik tadını beğendim. Karnıbaharıb tadını sevdiğim bir hayat yaşamak istemiyorum. -1

00:41
Yarın 8 buçuk dersim var. Sonrasında kütüphanede ders çalışıp ardından tiksindiğim bir derse gireceğim. Berbat bir gün geçireceğimi söyleyen iç sesimi duymamaya çalışıyorum.


20 Şubat, 2016

21.02.2016

09:20
Dün çok nötrdü, iyiler ve kötüler birbirini götürdü. Puanım 0. Ondan önce de bir -2'm vardı, o yüzden bugünü olumlu bir puanla kapatmak hırs halini aldı adeta. Umarım kahvaltıda güzel bir şey vardır ve bu çok nadir gerçekleşen bir olay olduğu için +1 olarak yazabilirim.

Başlıyoruz.

10:30
Kahvaltı iyi değil; ama füsun küpelerimi taktım. Füsun küpeleri puanı ne olursa olsun bütün berbatlıkları nötrleme gücündedir.

10:37
Televizyonda İstanbul'u anlatan bir televizyon programı var ve Masumiyet Müzesi'ni uzaktan görebilme ihtimali kahvaltıdaki olumsuzlukları gideriyor. Puanım +1

16:09
Çok durağan. Korkarım gün sonunda eksi skor vermek zorunda kalacağım.

19:50
Bugünü kurtarmak için mucize gerek. Bir an önce bitse de yeni bir güne başlasak.

22:44
Berbat bir gün. Can sıkıntısından ders çalışıyorum. Güne puanım -1. Yarın 1i zorlamak istiyorum.

19 Şubat, 2016

20.02.2016

06:20

Dünü olumlu bir karmayla kapatamadım. Fena da değildi; o yüzden negatif puan pozitife fark atmadı en azından. Yine de oturduğum sandalyenin kırılması ve burada kalem kalem belirtemeyeceğim başka artı ve eksi olaylar birbirini dengelediğinde, -2'lik bir berbatlıkla 19 şubata son verdim. Fena bir ortalama değil, bugünden umudum daha fazla.

07:15

5ten beri uyanık olmayı bugüne eksi puan olarak yazmakla yazmamak arasındayım.

07:48

Yazmadım. Dünü de bugünü de böyle kabullendim.

15:33

Her şey o kadar güzel ki nazar değmesinden korkuyorum, çünküüüüüüüü inside out izliyorum!! ^_____^

16:35

Yemeğe kadar bir film daha izlemek isteyen??¿

17:39

Hiçbir şey yetişmiyor. Bir film daha izleyip yemek yiyince saat çok geç olacak, o zamana kadar çok acıkırım ki. Ne zaman ders çalışacağım? Haftasonu hemen bitti. Depresyon!!

17:43

Breathe in izliyorum. Çünkü başroldeki oyuncuyu sevdiğim için. Güzel bir gün. ^___^

17:51

Aklıma çok çılgın, akşamıma renk katacak bir fikir geldi. Oda arkadaşlarım cumartesi gecesinde dışarıda olduğu ve ben bir yurt odasındaki ranzalı yatağımın üst katında beynim pelteye dönene kadar film izlediğim için istemeden depresyona girer gibi oluyorum. Acaba yemeği yurtta değil orduevinde yiyerek bu güzel ve eğlenceli cumartesi akşamıma renk mi katsam? Dönüşte de migrostan soda alır yemeğin üzerine içerim. (Filmi izlemeye başlayamadım. Bu arada sevdiğim başrol oyuncusu guy pearce değil, felicity jones.)

00:52

Benden, yarın, ingilizce, acayip tenseler anlatmam bekleniyor.
Ne kadar başarılı olacağımı yarın göreceğiz.

Yeni bir günde görüşmek üzere, sevgili okur.

Yeşil ve Füsun ile birkaç saat

13:12 

Şimdilik nötr giden bir güne uyandım.
Sabah kahvaltıda çayı turuncu bardaktan içtim, oysa yeşil bardak da vardı ama bana gelmedi. Bu uğursuzluğu defetmek için yeşil giyindim(bir çimen kadar) ve füsun küpelerimi taktım. Buraya kadar olumlu giden seyir, ankaray'ı birkaç saniye farkla kaçırdığım için nötrlenmiş oldu.
Günü olumlu bitirmek için elimden geleni yapacağım.

14:08

Cüzdanımı yurtta unuttum ve öğrenci kimliğim de içindeydi. Okula kartsız giremeyeceğim için geri döndüm ve böylece ilk dersi kaçırdım. -2 puan değerinde bir berbatlık. İyi yanı yemek yedim. Ama karmayı etkilemeyen bir olumluluk yemek yemem.


18 Şubat, 2016

mektuplara nazire

2009 yılında, İstanbul'da yalnız bir bank fotoğrafı çekmiştim.

2016'nın 18 şubatında, uyumanın hemen öncesinde o bankta olmayı diliyorum. 

Ne doğum günü mumu üflenirlen, ne kahve falları açılmadan önce tutulan dilekler kabul olmuyor. 


"Kimbilir kimler çok üzüldü bu bankta, kimler çok mutlu oldu ve kimler Boğaz'dan atlama isteğini bastırdı... Kaç dizi çekildi, hangi filmlerde yer aldı.."


13 Şubat, 2016

21:15 Yarın Ankara'ya gidiyorum. Ankara'ya gittiğim yarınların öncesinde Community izlemeyi severim.
Bu bir rutindir.

12 Şubat, 2016

Kırmızı Saçlı Kadın

Kırmızı Saçlı Kadın'ı bugün itibariyle, birkaç günün sonunda bitirdim. 204 sayfalık kısa bir kitap olmanın yanında oldukça akıcı ilerlediği için okumakta zorlanmıyor insan. Bu iki özellikten dolayı Orhan Pamuk okumaya hangi kitaptan başlayacağını bilmeyenler için önereceğim ilk isim bu olacaktır bundan sonra. Bu kitabı diğerlerinden ayıran en önemli özellik ise başrollerde (yalnızca bir kelimeyle bahsedildiğini itinayla gizlemek istiyorum) sık sık Samsunlulara (Samsunlu şoför, yaşlı patron ve marangoz) yer verilmesi ve de Samsun'da oynayan tiyatro çadırının taşlanmak suretiyle şehrimizden bahsedilmesidir. Yazarımız beyefendinin Samsun ile özel bir alakası olduğu; hayatında unutulmaz izler, ruhunda derin anılar yarattığımız ve belki de bugün olduğu kişi olmasında payımız olduğu belli, değil mi?

Kitabı çok sevme nedenlerimden biri Orhan Pamuk'tan çok fazla iz taşıdığını düşünmem, Masumiyet Müzesini ilk okuduğum lise üçüncü sınıf günlerinden sonraki dört yılda izlediğim televizyon programları ve okuduğum röportajlarından ve hayatına dair bilgileri kaleme aldığı deneme kitaplarından edindiğim bilgilerin bu kitapta yazısına aktarılışını görmek açısından teoriği pratiğe dökmekti benim için. Yazar beyefendi Saf ve Düşünceli Romanı kitabında ve tüm röportajlarında, bir romancının bütün karakterlere aynı şefkat ve anlayışla yaklaşması, evlat ayrımı yapmayan ebeveyn kadar objektif olması gerektiğini söyler; fakat içten içe bir karaktere bağlılık duyabileceğini de kabul eder. İşte o karakteri tahmin edebilmek tüm meseleyi keyifli hale getiriyor. Spoiler vermemek adına uzayıp giden bu örnekleri günlüğüme yazma kararı aldım. Ve bazı parçaların yerine oturması için kitabı bitirdikten sonra ara vermeden tekrar okumak gerektiği kanaatindeyim, ilk bölümlerde yer alan kimi nüansları daha iyi fark edebilmek için. Bir de, kitapların sadece yazanlardan ibaret olmadığı görüşündeyim. Anlatılmak istenen asıl hikayeyi ancak yazarı tanıyarak ve kitabı dikkatlice okuyarak anlayabiliriz benim görüşüme göre. Bu konu hakkındaki müzik dersinde yazdığım(evet, müzik) bir yazı var ki söylemek istediğimi net bir şekilde anlatıyor.

"...Romanların içine girmek isteğimin bir diğer ve en önemli sebebi, cevaplanmamış sorular. Örneğin yazar eski divanına oturmuş örgü ören kadının gelecek ay ziyaretine beklediği oğlunu mu yoksa beş dakika önce kedisinin döktüğü süt tenceresini mi düşündüğünü bilmediğini söylerken ne derece samimidir? Genç delikanlının katili yaşlı kadın değil diye, kapısından her gün gürültüyle geçen çocuğu öldürmeyi asla düşünmediğini söyleyebilir miyiz? Yazarın, yaşlı kadını korumak adına düşüncelerinin bir belirsizlik havuzu olduğunu söylemesine ne kadar inanabiliriz? Cevabından asla emin olamayacağımız soru budur bence. Çünkü ben yazar bizim kafamızı üç yılda bir ziyarete gelen hayırsız oğulla oyalarken, ihtiyarın, genci öldürüp kuyuya atma düşüncesi beslediğini ve bunu hikâyeye veya yazara duyduğu saygıdan yapmadığı kuşkusunu taşıyorum.

Yazarlara güvenemiyorum. Kafalarından geçeni bizlere dürüstlükle aktarmıyorlar..."
***
"Erkeklerin gururunu, zayıflığını ve kanlarındaki bireyciliği otuz beşime gelmeden öğrenmiştim artık. Babalarını da, oğullarını da öldürebileceklerini biliyordum. Babalar oğullarını da öldürse, oğullar babalarını da öldürse erkeklere kahraman olmak, bana da ağlamak kalıyordu yalnızca." diyor Kırmızı Saçlı Kadın. Diyorum ya, sevecek çok neden var.

Okuyun.

İyi geceler.