Merhaba sevgili okur.
Bugün yeni bir gün.
Bir sürü saate sığdırılacak, sığdırılması gerekecek onlarca iş vardı. Bir kısmı gerçekleşirken bir kısmı yarınlara kaldı. Bilirsin, sevgileri de yarınlara bıraktık zaten. Geniş zamanlar umuyorken, yıllar telaşlarla geçti. Fakat konumuz Behçet Necatigil şiirleri gecesi değil.
Konumuz temizlik. Temizlik yapıyoruz. Hatta yaptım. Yatak nevresimimi değiştirdim, dolaplarımı düzelttim, bir miktar dolap üstü silme temizliği yaptım. Şimdi ise, yönetime dair birtakım yeni bilgiler öğrenerek devam ettiğim günümü film izleyerek kapatacağım. Ya da ne zaman film izlemeye niyetlensem hep yaptığım gibi video izlerim.
İyi geceler sevgili okur.
Bugün de yazdık bloga.
24 Aralık, 2016
08 Aralık, 2016
Kabak tatlılı portakal.
Merhaba sevgili okur,
Bu gece, dün gecenin ardından sana ekşimtrak, sulu, tupturuncu bir portakal gibi mutlu edici yazı yazmak için geçtim bilgisayarımın başına. Öncelikle itiraf etmeliyim, birkaç dakika öncesine kadar pek de böyle hissetmiyordum, yaptığım bir telefon görüşmesinde canım öncelikle pek çok sıkıldı, ardından ise maillerimi kontrol ettim ve davet mektubumla karşı karşıya geldim. Ne zamandır beklediğim, yollarına yeşiller döktüğümün mektubu sonunda geldi!
Olayın zahmetli kısmı geride kaldı sayılır, nihayet biraz daha keyifli aşamalara geldik. Belki bu hazırlıkları yaparken gitmeye hazırlarım kendimi, zira dönem başından beri hiç öyle hissetmiyordum.
Bu arada, sana dün yaptığım akıl almaz alışverişten bahsedeceğim. Canım sevgili okur, kalbinin zenginliğinden, bu cümleden poşetler dolusu alışveriş yaptığım anlamını çıkardığına eminim; fakat kast ettiğim, aldığım ilginç nesneyi anlatmaktı aslında. Üstelik pazarlıkla, uygun bir fiyata aldım. Zannediyorum ki pek az kişi hayatında böyle bir nesneye ihtiyaç duyar: renkli buz küpleri.
Bu gece, dün gecenin ardından sana ekşimtrak, sulu, tupturuncu bir portakal gibi mutlu edici yazı yazmak için geçtim bilgisayarımın başına. Öncelikle itiraf etmeliyim, birkaç dakika öncesine kadar pek de böyle hissetmiyordum, yaptığım bir telefon görüşmesinde canım öncelikle pek çok sıkıldı, ardından ise maillerimi kontrol ettim ve davet mektubumla karşı karşıya geldim. Ne zamandır beklediğim, yollarına yeşiller döktüğümün mektubu sonunda geldi!
Olayın zahmetli kısmı geride kaldı sayılır, nihayet biraz daha keyifli aşamalara geldik. Belki bu hazırlıkları yaparken gitmeye hazırlarım kendimi, zira dönem başından beri hiç öyle hissetmiyordum.
Bu arada, sana dün yaptığım akıl almaz alışverişten bahsedeceğim. Canım sevgili okur, kalbinin zenginliğinden, bu cümleden poşetler dolusu alışveriş yaptığım anlamını çıkardığına eminim; fakat kast ettiğim, aldığım ilginç nesneyi anlatmaktı aslında. Üstelik pazarlıkla, uygun bir fiyata aldım. Zannediyorum ki pek az kişi hayatında böyle bir nesneye ihtiyaç duyar: renkli buz küpleri.
Evet sevgili okur, bunu yaptım, renkli, tükenmeyen buz küpleri satın aldım. Buzlukta dondurup içeceğe atınca hem soğuk, hem sulanmamış içecekler içeceğim artık. Yalnız, buzdolabından su içerken dahi, suya biraz ılık su eklememi ister gibi bakan annemin yanında buzlu içecek nasıl içeceğimi pek bilemiyorum. Evet sevgili okur, doğru tahmin ettin, normalde buzlu içecek içmiyorum; fakat bu renkli buz küplerine aşırı ihtiyacım vardı!
Beni pek mutlu eden bir alışveriş oldu.
Canım okur, sevgi kelebeğiyim fark etmişsindir. Zira yukarıda saydığım sebeplerin daha devamı var: bugün nihayet portakal yedim! Birkaç gün önce canımın aşırı bir biçimde portakal çekmesinin ardından, bugün akşam yemeğinde canım kabak tatlısı da çekti. Canım son 21 yılda tek bir kez bile kabak tatlısı çekmemişti; çünkü bizim evimizde sebebini bilmediğim bir şekilde daima kabak tatlısı bulunur. Hatta, bizim evimizde yoksa evinde kabak tatlısı online olan bir akrabam kesin vardır. Bu yüzden hiç fırsat olmamıştı canımın çekmesi için. Bu akşam ise yemek menüsünde vardı; fakat annemin yaptıkları gibi güzel görünmediği için yemedim. Yani Samsun'a gidene kadar canım kabak tatlısı çekmeye devam edecek. Her neyse sevgili okur, konu dağılmasın. Geçen gün yazdığım portakal çekmişli yazının üzerine Uğurcan Abi'nin soyulmuş portakal fotoğrafı atması beni harekete geçirecek motivasyonu sağladı. Artık bıçağımın olmadığını bahane etmeyi bırakıp mandalina soyma tecrübelerimden yararlanarak portakalı elime almaya cesaret etmeliydim! İtiraf ediyorum gerekli teçhizat olmadığı için gereğinden fazla uğraşmam gerekti; fakat önemli olan nihayete ermekti.
Bol C vitaminli günler!
07 Aralık, 2016
Yeşil zarfın içindeki hüzünlü hikaye
Sevgili okur,
Her şey kördüğüm, çok fazla zıtlık ve yanıtlanmayı bekleyen soru var.
Öyle çok dikotomi var ki, Edward Said oryantalizm yerine benim hislerimi kaleme almış sanki. Böyle zamanlarda hep olduğu gibi Samsun'u özlüyorum. Gitmeye vakit yok. Burada tıkılıp kaldım.
Yaşlandıkça şiir seviyorum demiştim, zarf fiilin yerine başka bir sözcük koymalı belki de.
Biliyorum, yine çantamda portakal taşımanın hissettirdiği gariplikleri yazacağım bir gün tekrar; ama 7 Aralık tarihli bu yazının arşivde durmaya devam edeceği gerçeği değişmeyecek ki. Belki içeriği de değişmez; hissettirdikleri, getirecekleri(götürecekleri?) de...
İyi geceler sevgili olur.
Bu yazının bir sonu olmalı.
Zaten Ankara hakkında böyle konuştuğum için bir gün çok üzüleceğime eminim.
Her şey kördüğüm, çok fazla zıtlık ve yanıtlanmayı bekleyen soru var.
Öyle çok dikotomi var ki, Edward Said oryantalizm yerine benim hislerimi kaleme almış sanki. Böyle zamanlarda hep olduğu gibi Samsun'u özlüyorum. Gitmeye vakit yok. Burada tıkılıp kaldım.
"Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak.
Unutma;
Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak."
Yaşlandıkça şiir seviyorum demiştim, zarf fiilin yerine başka bir sözcük koymalı belki de.
Biliyorum, yine çantamda portakal taşımanın hissettirdiği gariplikleri yazacağım bir gün tekrar; ama 7 Aralık tarihli bu yazının arşivde durmaya devam edeceği gerçeği değişmeyecek ki. Belki içeriği de değişmez; hissettirdikleri, getirecekleri(götürecekleri?) de...
İyi geceler sevgili olur.
Bu yazının bir sonu olmalı.
Zaten Ankara hakkında böyle konuştuğum için bir gün çok üzüleceğime eminim.
02 Aralık, 2016
00:54
Çok ama çok fazla, portakal yemek istiyorum; fakat bıçağım yok ve çatal ya da başka bir araçla portakal soymayı bilmiyorum.
Her yıl yalnızca bir kez portakal çeker canım. C vitamini dolu olabilecek bugün ziyan oldu.
00:56
Çok uykum var, umarım rüyamda portakal yerim.
Çok ama çok fazla, portakal yemek istiyorum; fakat bıçağım yok ve çatal ya da başka bir araçla portakal soymayı bilmiyorum.
Her yıl yalnızca bir kez portakal çeker canım. C vitamini dolu olabilecek bugün ziyan oldu.
00:56
Çok uykum var, umarım rüyamda portakal yerim.
13 Kasım, 2016
pretty in pink(benimkinin özel ismi var: pretty in Green)
Merhaba sevgili okur.
Bugün sana dün gratis indiriminden almış olduğum parfümümün hikayesini anlatacağım.
Geçen sene yılbaşına yakın zamanlardı, buluşmak için arkaaşımı beklerken Gratis'te zaman geçiriyordum. Hava soğuktu ve gratis'te indirim vardı. Parfümleri rastgele koklayıp bileğime sıktım ve ardından mağazadan çıktım.
Arkadaşımla Nadas isimli bir kafede oturuyorduk, bebek kuzenime yılbaşı hediyesi olarak puzzle almıştım, onu gösteriyordum, bir yandan patates kızartması yiyorduk. Ve bir yandan bileğimden güzel bir koku geliyordu. O gece patatesler bitmeden ben parfümü almaya karar verdim.
Nitekim aldım da. Bir ay öncesine kadar severek kullanıyordum; fakat sonuna yaklaşmam orjinal fiyatının benim aldığımın iki katı olduğunu görmekle hüznümü artırdı. Bu şartlar altında belki de bir daha asla o parfümü kullanamayacaktım. Dünyanın sonu olsa gerek!
Neyse ki meşhur 12-13 kasım gratis indirimi yaşandı da geçen yıl aldığım fiyata kavuştum pembeciğime. Kasa sırasında beklerken canlanan anılarımla, o loş kafede patates kızartması yiyordum adeta.
Herkese iyi alışverişler.
Bugün sana dün gratis indiriminden almış olduğum parfümümün hikayesini anlatacağım.
Geçen sene yılbaşına yakın zamanlardı, buluşmak için arkaaşımı beklerken Gratis'te zaman geçiriyordum. Hava soğuktu ve gratis'te indirim vardı. Parfümleri rastgele koklayıp bileğime sıktım ve ardından mağazadan çıktım.
Arkadaşımla Nadas isimli bir kafede oturuyorduk, bebek kuzenime yılbaşı hediyesi olarak puzzle almıştım, onu gösteriyordum, bir yandan patates kızartması yiyorduk. Ve bir yandan bileğimden güzel bir koku geliyordu. O gece patatesler bitmeden ben parfümü almaya karar verdim.
Nitekim aldım da. Bir ay öncesine kadar severek kullanıyordum; fakat sonuna yaklaşmam orjinal fiyatının benim aldığımın iki katı olduğunu görmekle hüznümü artırdı. Bu şartlar altında belki de bir daha asla o parfümü kullanamayacaktım. Dünyanın sonu olsa gerek!
Neyse ki meşhur 12-13 kasım gratis indirimi yaşandı da geçen yıl aldığım fiyata kavuştum pembeciğime. Kasa sırasında beklerken canlanan anılarımla, o loş kafede patates kızartması yiyordum adeta.
Herkese iyi alışverişler.
12 Kasım, 2016
İyi geceler sevgili okur.
Bugün bir 'mutlu olduğum zaman' yazısıyla karşı karşıyayız. Her şey dostlarla güzel bir kahvaltı yapıp ardından kahve içip fal bakmamızla başladı. (Dostlarla güzel bir gün tadında paylaşımlara hep özenmişimdir.) dolayısıyla günüm zaten güzel gidiyorken favori parfümümü indirimde yakalamam, kantinde sevdiğim kahveyi tek bir tane kalmışken almam da cabası. (Yarın marketten alsam iyi olur.)
Bu gün, bana iyi davrandı. Salı günü sınavda da aynı performansı bekliyorum hatta mümkünse daha iyisini.
Hoşçakal.
Bugün bir 'mutlu olduğum zaman' yazısıyla karşı karşıyayız. Her şey dostlarla güzel bir kahvaltı yapıp ardından kahve içip fal bakmamızla başladı. (Dostlarla güzel bir gün tadında paylaşımlara hep özenmişimdir.) dolayısıyla günüm zaten güzel gidiyorken favori parfümümü indirimde yakalamam, kantinde sevdiğim kahveyi tek bir tane kalmışken almam da cabası. (Yarın marketten alsam iyi olur.)
Bu gün, bana iyi davrandı. Salı günü sınavda da aynı performansı bekliyorum hatta mümkünse daha iyisini.
Hoşçakal.
07 Kasım, 2016
Merhaba sevgili okur.
Birkaç günlük sessizliğimde neler yaptığımı merak ediyorsundur eminim. Hadi ama, posta kutuma yüzlerce mektup bırakmanın başka bir açıklaması olamaz; fakat idare sınavım olduğunu söylememin kafandaki bütün soru işaretlerini gidereceğine eminim. Aslında geçmiş zaman kipi kullansam iyi olacaktı, sınavım geçti gibi. 10 sınava gireceğim ve ikisini atlattığıma göre geride kalanlar için bol bol yönetim ve felsefe gibi şeyler çalışabilirim. Aslan burcu birileri yönetimle falan ilgili şeyler çalışsa daha yerinde olurdu halbuki, ben yalnızca kova burcuyum.
Bugün 11 buçuktaki sınavıma gitmeden önce sanki iki sınavım yokmuşçasına deneysel makyajlar yaptım. Yaptığım makyajı çok beğenmiştim; fakat burası bir makeup-fashion insta blogu olmadığı için burada paylaşmayacağım.
İyi geceler sevgili okur. Aşırı yorgun bir şekilde uyuyacağım ki sabah erken kalkıp ders çalışabileyim.
Birkaç günlük sessizliğimde neler yaptığımı merak ediyorsundur eminim. Hadi ama, posta kutuma yüzlerce mektup bırakmanın başka bir açıklaması olamaz; fakat idare sınavım olduğunu söylememin kafandaki bütün soru işaretlerini gidereceğine eminim. Aslında geçmiş zaman kipi kullansam iyi olacaktı, sınavım geçti gibi. 10 sınava gireceğim ve ikisini atlattığıma göre geride kalanlar için bol bol yönetim ve felsefe gibi şeyler çalışabilirim. Aslan burcu birileri yönetimle falan ilgili şeyler çalışsa daha yerinde olurdu halbuki, ben yalnızca kova burcuyum.
Bugün 11 buçuktaki sınavıma gitmeden önce sanki iki sınavım yokmuşçasına deneysel makyajlar yaptım. Yaptığım makyajı çok beğenmiştim; fakat burası bir makeup-fashion insta blogu olmadığı için burada paylaşmayacağım.
İyi geceler sevgili okur. Aşırı yorgun bir şekilde uyuyacağım ki sabah erken kalkıp ders çalışabileyim.
05 Kasım, 2016
10:52
8'de uyandım. Güne erken başlamayı sevmem. Bugün nasıl bitecek bilmiyorum. Aslında bitmemesi pazartesi günkü sınavlarım(2) için daha iyi ama yine de uyumak istiyorum. Ne de olsa bu hayata bir kez geliyoruz.
8'de uyandım. Güne erken başlamayı sevmem. Bugün nasıl bitecek bilmiyorum. Aslında bitmemesi pazartesi günkü sınavlarım(2) için daha iyi ama yine de uyumak istiyorum. Ne de olsa bu hayata bir kez geliyoruz.
02 Kasım, 2016
ŞiiR
23:16
Merhaba sevgili okur.
Bir konuda anlaşalım, ben şiir sevmem. Hem de hiç sevmem. Peki o zaman şu anda şarkı yerine şiir dinleyişimi ve Nazım Hikmet 21-22 şiirlerini okuyuşumu nasıl değerlendireceksin? Elbette sınavlarımın yaklaşması olarak değerlendireceksin. En sevmediğim aktivite olan şiir okumak ders çalışmanın önüne geçti. Birazdan Cemal Süreya dinlersem şaşırmam.
23:33
Senfonik 21-22 şiirleri dinlemek için girdiğim youtube'da şu an geldiğim noktada bir youtuberın uçağını kaçırma öyküsünü izliyorum. Nerelere gidebileceği konusunda oldukça merak uyandırıcı bir gece.
00:01
Sevgileri yarınlara bıraktık.
00:32
Yönetimin her türünü çalıştığım bu geceyi şiir gecesi ilan ediyorum. Herkes şiir paylaşsın. Ben birazdan paylaşcam bir tane.
02:01
Bu saatte çamaşır asan var. Tüm tadım kaçtı.
Ezbere bildiğim bir şiir kuplesi var o da Karıma Mektup şiirinden. Güzeldir.
Merhaba sevgili okur.
Bir konuda anlaşalım, ben şiir sevmem. Hem de hiç sevmem. Peki o zaman şu anda şarkı yerine şiir dinleyişimi ve Nazım Hikmet 21-22 şiirlerini okuyuşumu nasıl değerlendireceksin? Elbette sınavlarımın yaklaşması olarak değerlendireceksin. En sevmediğim aktivite olan şiir okumak ders çalışmanın önüne geçti. Birazdan Cemal Süreya dinlersem şaşırmam.
23:33
Senfonik 21-22 şiirleri dinlemek için girdiğim youtube'da şu an geldiğim noktada bir youtuberın uçağını kaçırma öyküsünü izliyorum. Nerelere gidebileceği konusunda oldukça merak uyandırıcı bir gece.
00:01
Sevgileri yarınlara bıraktık.
00:32
Yönetimin her türünü çalıştığım bu geceyi şiir gecesi ilan ediyorum. Herkes şiir paylaşsın. Ben birazdan paylaşcam bir tane.
02:01
Bu saatte çamaşır asan var. Tüm tadım kaçtı.
Ezbere bildiğim bir şiir kuplesi var o da Karıma Mektup şiirinden. Güzeldir.
29 Ekim, 2016
93. Yaş
Merhaba sevgili okur.
Saat geceyarısını geçti. Yurda girmem gerekenden çok daha geç girdim; fakat gazetem yanımda. Bu önemli bir detaydı. Yarın, hem bugünün hem yarının gazetesini büyük bir titizlikle okuyacağım.
İyi geceler sevgili okur.
Saat geceyarısını geçti. Yurda girmem gerekenden çok daha geç girdim; fakat gazetem yanımda. Bu önemli bir detaydı. Yarın, hem bugünün hem yarının gazetesini büyük bir titizlikle okuyacağım.
İyi geceler sevgili okur.
26 Ekim, 2016
Sevgili okur,
Üzerimde bir kırgınlık var. Hayır sevgili okur, duygusal bir okur olduğun için aklına manevi olarak kırgın olduğum geldi, biliyorum; fakat fiziksel bir kırgınlıktan söz ediyorum. Yorgunluk ya da belki üşümeye bağlı bir hastalık gibi... Geç bir saat olmamasına rağmen uyumak istiyor, hiç olmadı yatağıma yatmak(yatarsam uyurum) ve üzerimde kalın kıyafetler olmasına rağmen kalın siyah şalıma sarılmak istiyorum.
Bunların yerine çalışma salonundayım ve siyah şalım yok. Ona ihtiyacım olduğunu ve onu ne derece sevdiğimi herkes bilir! Başka zaman oldukça iyi hissettirecek ve şalımın yokluğunun acısını(asla yerini tutamaz hiçbir şey) hafifletecek olan bisküvili süt de şu anda işe yaramıyor. Zira zaten çay ve kahveyi karıştırarak(karıştırmamak ilk kuraldır bunu öğrenmiş olmalıydım) stratejik bir hatada bulundum, devamını getirmemeliyim. Belki ev botlarım biraz yardımcı oluyordur. Onları çok seviyorum, iyi ki varlar. Tanrıya onları bana verdiği için her gece yatmadan dua ediyorum.(ciddili)
Üzerimde bir kırgınlık var. Hayır sevgili okur, duygusal bir okur olduğun için aklına manevi olarak kırgın olduğum geldi, biliyorum; fakat fiziksel bir kırgınlıktan söz ediyorum. Yorgunluk ya da belki üşümeye bağlı bir hastalık gibi... Geç bir saat olmamasına rağmen uyumak istiyor, hiç olmadı yatağıma yatmak(yatarsam uyurum) ve üzerimde kalın kıyafetler olmasına rağmen kalın siyah şalıma sarılmak istiyorum.
Bunların yerine çalışma salonundayım ve siyah şalım yok. Ona ihtiyacım olduğunu ve onu ne derece sevdiğimi herkes bilir! Başka zaman oldukça iyi hissettirecek ve şalımın yokluğunun acısını(asla yerini tutamaz hiçbir şey) hafifletecek olan bisküvili süt de şu anda işe yaramıyor. Zira zaten çay ve kahveyi karıştırarak(karıştırmamak ilk kuraldır bunu öğrenmiş olmalıydım) stratejik bir hatada bulundum, devamını getirmemeliyim. Belki ev botlarım biraz yardımcı oluyordur. Onları çok seviyorum, iyi ki varlar. Tanrıya onları bana verdiği için her gece yatmadan dua ediyorum.(ciddili)
23 Ekim, 2016
Güne yangın merdiveninin soğuk havasında, havanın kapalılığından kaynaklanan griliği seyrederek başladım. Harika bir başlangıç olduğunu söylemeye gerek dahi duymuyorum.
Zaten pazar gününe geç başlamak başlı başına harika bir başlangıç.
23:55
Ranzalı yatağımın üstünde oturmuş Sarhoş Dünya dinliyorum. Ben bu şarkıyı neredeyse her gün dinliyorum, "içicem, sövücem; ama hiç eve dönmicem" kısmına oldukça coşkulu eşlik ediyorum ve sonra yurda dönüyorum.
Bize hayat diye ne yaşatıyolar sevgili okur?
Yine de,
Yarın harika bir gün olacak.
Zaten pazar gününe geç başlamak başlı başına harika bir başlangıç.
23:55
Ranzalı yatağımın üstünde oturmuş Sarhoş Dünya dinliyorum. Ben bu şarkıyı neredeyse her gün dinliyorum, "içicem, sövücem; ama hiç eve dönmicem" kısmına oldukça coşkulu eşlik ediyorum ve sonra yurda dönüyorum.
Bize hayat diye ne yaşatıyolar sevgili okur?
Yine de,
Yarın harika bir gün olacak.
20 Ekim, 2016
19:29
Girişlerim çok klişeleşti sevgili okur. Bugün canım hiç hitap cümlesiyle başlamak istemiyor.
Kendime soda limon hazırlayıp çalışma salonuna indim. Hukuk dallarının biriyle ilgili pek de merak etmediğim birtakım bilgiler öğrenmek üzere ders çalışacağım. Bugün depresyon gibi bir şeydeyim sanırım, okul çıkışında yurda tereddütsüz geldim ve gazete okudum. Kötü ruh halinde olduğum günler yapmaktan çok hoşlanmadığım aktiviteleri sorgulamadan yapıyor, işleri daha fazla zorlaştırmıyorum.
Başlıyoruz.
20:53
Mola vermek için odaya çıktığımda gördüğüm üzere kantinde gençler müzik filan açmış, oldukça eğleniyorlar. Odada ise oda arkadaşlarım ders çalışmaya tercih edilebilir aktivitelerde bulunuyor. Oysa ben de halimden hiç şikayetçi değilim. Zira şu saatleri güzelleştiren bir eşlikçim var. Bu blogda daha önce defalarca yazdığım gibi kendini şımartmayı seven bir insanım. Bu yüzden yurda dönerken yolunu uzatmak pahasına kendime bisküvili süt aldım.
Canım bisküvili sütüm ve ben gecenin bu kısmında yönetime dair pek de merak etmediğim bilgiler öğreneceğiz.
Girişlerim çok klişeleşti sevgili okur. Bugün canım hiç hitap cümlesiyle başlamak istemiyor.
Kendime soda limon hazırlayıp çalışma salonuna indim. Hukuk dallarının biriyle ilgili pek de merak etmediğim birtakım bilgiler öğrenmek üzere ders çalışacağım. Bugün depresyon gibi bir şeydeyim sanırım, okul çıkışında yurda tereddütsüz geldim ve gazete okudum. Kötü ruh halinde olduğum günler yapmaktan çok hoşlanmadığım aktiviteleri sorgulamadan yapıyor, işleri daha fazla zorlaştırmıyorum.
Başlıyoruz.
20:53
Mola vermek için odaya çıktığımda gördüğüm üzere kantinde gençler müzik filan açmış, oldukça eğleniyorlar. Odada ise oda arkadaşlarım ders çalışmaya tercih edilebilir aktivitelerde bulunuyor. Oysa ben de halimden hiç şikayetçi değilim. Zira şu saatleri güzelleştiren bir eşlikçim var. Bu blogda daha önce defalarca yazdığım gibi kendini şımartmayı seven bir insanım. Bu yüzden yurda dönerken yolunu uzatmak pahasına kendime bisküvili süt aldım.
Canım bisküvili sütüm ve ben gecenin bu kısmında yönetime dair pek de merak etmediğim bilgiler öğreneceğiz.
18 Ekim, 2016
Merhaba sevgili okur.
Yine ben. Çalışma salonunda.
Kahvem bitti.
Yarın taslak teslimim var ve ben bugün dersten sonra onunla uğraşmak yerine yazlık elbise baktığım, denediğim, beğendiğim, buna rağmen almadığım için şu an biraz sıkıştım.
Bu gece sabahlar olmasın.
Uyuyacağım. Böyle çılgınlıkları severim. İnsana yaşadığını hissettiriyor.
Yine ben. Çalışma salonunda.
Kahvem bitti.
Yarın taslak teslimim var ve ben bugün dersten sonra onunla uğraşmak yerine yazlık elbise baktığım, denediğim, beğendiğim, buna rağmen almadığım için şu an biraz sıkıştım.
Bu gece sabahlar olmasın.
00:39
Ruhum bu şarkıyı söylerken bedenim çalışma salonunda. Madem öğleden sonramı yazlık elbise bakarak geçirdim ve bu yüzden bu saatte tek başıma çalışma salonundayım, o halde emeklerim boşa gitmesin ve yarın gideyim o elbiseyi alayım.
01:39Uyuyacağım. Böyle çılgınlıkları severim. İnsana yaşadığını hissettiriyor.
17 Ekim, 2016
Merhaba sevgili okur.
Bil bakalım neredeyim?
Zor bir soru olduğu ve güne, saate göre çeşitlilik gösterdiği için bazı ipuçlarıyla işini kolaylaştıracağım. 17 Ekim Pazartesi, saat henüz gece yarısı olmasa da, diğer günün başlangıcına 35 dakika var. Haftasonu olsa metroda olacağım bu saatlerde, pazartesi olması sebebiyle yurdun çalışma salonundayım. Sabah 9.30'da dersim var. 8'de uyanmam gerek. Biraz makaleyle ilgilenmem gerek. Hepsini nasıl sığdıracağım bir geceye...
Bir yerinden başladım bakalım.
23:42
Yurtta ev botu giymeye başladım ve sanki annemin karnından ev botuyla çıkmışım gibi, ayağımdan çıkardığım gibi üşümeye başlıyorum. Rahatlığa iki günde alışıyor insan.
Bil bakalım neredeyim?
Zor bir soru olduğu ve güne, saate göre çeşitlilik gösterdiği için bazı ipuçlarıyla işini kolaylaştıracağım. 17 Ekim Pazartesi, saat henüz gece yarısı olmasa da, diğer günün başlangıcına 35 dakika var. Haftasonu olsa metroda olacağım bu saatlerde, pazartesi olması sebebiyle yurdun çalışma salonundayım. Sabah 9.30'da dersim var. 8'de uyanmam gerek. Biraz makaleyle ilgilenmem gerek. Hepsini nasıl sığdıracağım bir geceye...
Bir yerinden başladım bakalım.
23:42
Yurtta ev botu giymeye başladım ve sanki annemin karnından ev botuyla çıkmışım gibi, ayağımdan çıkardığım gibi üşümeye başlıyorum. Rahatlığa iki günde alışıyor insan.
16 Ekim, 2016
Mavi küpenin gecesi
İyi geceler sevgili okur.
Vakit gece yarısını geçti. Odada zaman geçirmemek için yurda giriş saatinde geldiğim ve sonrasında çalışma salonuna indiğim gecelerden birindeyim. Aslında yalnızca bahane değil ders çalışmam, gün içinde uyuduğum için uykum gelmedi, üstelik çarşamba gününe hazırlamam gereken bir taslak üzerinde çalışıyorum. Bütün bir hafta sonu taslağı hazırlamaya niyetlenip zaten zorlandığım bahanesiyle çalışmalarımı word belgesini açıp isim koymak aşamasında bıraktım. Hafta içi dışarı çıkabilmek içinse bu gece çalışmaları hızlandırdım. Tamamen pragmatik bir bakış.
Yaklaşan vizelere de çalışsam çok iyi olacak. Seneye 6 ders yerine yine 11 ders almak istemiyorum. Belki mezun olurum çünkü, değil mi?
Çalışma salonunda yalnızım. Yurdun yalnız olduğum yerleri ve zamanlarını seviyorum. Örneğin odamın gördüğü ve yurdun arkasında kalan bankları da seviyorum, herkes sosyalleşebileceği plastik sandalyeleri tercih ettiği için o banklar boş oluyor.
Saat ikiye geliyor ve sabah yedide kalkıp gün içinde birtakım zor işleri halletmem gerek.
Umarım yarın, yazacak kadar hislerim olur. Bazı günler o kadar hissiz geçiyor ki.
İyi geceler.
14 Ekim, 2016
Yalnız bir gece yazısı
Yalnız dediğime ve hüzünlü bir giriş yaptığıma aldanma sevgili okur. Dört kişilik yurt odasında yalnız kalmak arayıp da bulunamayan bir nimet.
Saat gece yarısını geçti, sabah yedi buçukta uyanmam gerek. Çamaşır verecek ve bir sempozyuma katılacağım. Sonrasında yurda dönüp çamaşır asmalı ve ders çalışmalıyım. Belki uyumadan önce, şimdi yapacağım gibi, kendime pasifloralı bir çay hazırlar ve film izlerim.
Her şey çok güzel; ama zaman çok hızlı geçiyor.
Yeni yalnız bir gecelerde, muhtemelen yarın, görüşmek üzere sevgili okur. Yüksek doz pasiflora alıp mutlu uyuyacağım.
Saat gece yarısını geçti, sabah yedi buçukta uyanmam gerek. Çamaşır verecek ve bir sempozyuma katılacağım. Sonrasında yurda dönüp çamaşır asmalı ve ders çalışmalıyım. Belki uyumadan önce, şimdi yapacağım gibi, kendime pasifloralı bir çay hazırlar ve film izlerim.
Her şey çok güzel; ama zaman çok hızlı geçiyor.
Yeni yalnız bir gecelerde, muhtemelen yarın, görüşmek üzere sevgili okur. Yüksek doz pasiflora alıp mutlu uyuyacağım.
01 Ekim, 2016
(Ka)liteli.hve
21:09
İnanılmaz kaliteli bir gün yaşıyorum. Kendime kaliteli bir kahve yapıp anlatacağım.
21:19
Kaliteli kahvem ve ben ders çalışıyoruz. Tarifini birazdan paylaşacağım.
23:42
Ders çalışmış, gün içinde üstünkörü de olsa temizlenmek suretiyle yaşam kalitemi bir seviye arttırmış odamı şımartmak maksadıyla toparlamış, kaliteli kahvemin bulaşığını yıkamış olmanın verdiği gönül rahatlığıyla yatağıma tırmandım, kendime dublajlı da olsa animasyon bir film açtım.. Robotlar'ı izleyeceğim. Dublajlı oluşu gecenin kalitesinde bir miktar düşüşe sebep olsa da içtiğim harikulade ötesi kahvem zaten bu akşamın yıldızıydı. Oldukça basit ve evdeki malzemelerle(ben yurtta bile yapabildim) yapılabilecek bir karışım oldu nihayetinde. Bir küçük paket nescafe gold'un üzerine, başka şeker bulunmadığı için Mülkiyeliler Birliği'nden anı olması maksadıyla alınmış şekeri ekleyip göz kararı da oda sıcaklığında beklemiş süt ilave ederek sütün pipetiyle köpürene kadar karıştırdım ve yine üzerine göz kararı su ilave ettim. Ölçülerin göz kararı olması, iyi bir baristo olmanın ilk koşulu sevgili okur, sakın unutma. Tadı üçü bir aralardan daha güzeldi; fakat tek ve biricik şekerim bittiği ve sütü ısıtamadığım için yaşadığım ısı kaybını nasıl çözeceğimi bilmediğimden yarının kahvesi konusunda tereddütlerim var. Sanırım kahvaltılarda çayın yanına almadığım şekeri yarın alacağım, hatta karıştırıcı da alır, pipetle karıştırmak gibi ilkel yöntemlerden, kahvemin kalitesine yakışır tekniklere geçiş yaparım.
Böyle görünüyordu aynı.
Yatağımın yanındaki dolabın üzerindeki(tamlamalar zinciri) yılların birikmiş çamurunu temizleyerek orayı kullanıma açtım. Filmi izledikten sonra bilgisayarı koymak için aşağı inmek zorunda kalmayacağım. Görüyorsun ya sevgili okur, günün kalite oranı inanılmaz seviyede.
İki gündür yalnız olduğum odaya yarın arkadaşlarımın gelecek olması bir miktar pazar sendromu yaşamama ve haftaya hızlı bir başlangıç yapmama neden olsa da, yarın kahvaltının ikiye kadar sürecek olması dolayısıyla erken kalkmak mecburiyetinde olmayışım moralimi düzeltmeme yardımcı oluyor.
En az bugünkü kadar kaliteli günlerde buluşmak ümidiyle sevgili okur...
Yeni tariflerde görüşmek üzere.
İnanılmaz kaliteli bir gün yaşıyorum. Kendime kaliteli bir kahve yapıp anlatacağım.
21:19
Kaliteli kahvem ve ben ders çalışıyoruz. Tarifini birazdan paylaşacağım.
23:42
Ders çalışmış, gün içinde üstünkörü de olsa temizlenmek suretiyle yaşam kalitemi bir seviye arttırmış odamı şımartmak maksadıyla toparlamış, kaliteli kahvemin bulaşığını yıkamış olmanın verdiği gönül rahatlığıyla yatağıma tırmandım, kendime dublajlı da olsa animasyon bir film açtım.. Robotlar'ı izleyeceğim. Dublajlı oluşu gecenin kalitesinde bir miktar düşüşe sebep olsa da içtiğim harikulade ötesi kahvem zaten bu akşamın yıldızıydı. Oldukça basit ve evdeki malzemelerle(ben yurtta bile yapabildim) yapılabilecek bir karışım oldu nihayetinde. Bir küçük paket nescafe gold'un üzerine, başka şeker bulunmadığı için Mülkiyeliler Birliği'nden anı olması maksadıyla alınmış şekeri ekleyip göz kararı da oda sıcaklığında beklemiş süt ilave ederek sütün pipetiyle köpürene kadar karıştırdım ve yine üzerine göz kararı su ilave ettim. Ölçülerin göz kararı olması, iyi bir baristo olmanın ilk koşulu sevgili okur, sakın unutma. Tadı üçü bir aralardan daha güzeldi; fakat tek ve biricik şekerim bittiği ve sütü ısıtamadığım için yaşadığım ısı kaybını nasıl çözeceğimi bilmediğimden yarının kahvesi konusunda tereddütlerim var. Sanırım kahvaltılarda çayın yanına almadığım şekeri yarın alacağım, hatta karıştırıcı da alır, pipetle karıştırmak gibi ilkel yöntemlerden, kahvemin kalitesine yakışır tekniklere geçiş yaparım.
Böyle görünüyordu aynı.
Yatağımın yanındaki dolabın üzerindeki(tamlamalar zinciri) yılların birikmiş çamurunu temizleyerek orayı kullanıma açtım. Filmi izledikten sonra bilgisayarı koymak için aşağı inmek zorunda kalmayacağım. Görüyorsun ya sevgili okur, günün kalite oranı inanılmaz seviyede.
İki gündür yalnız olduğum odaya yarın arkadaşlarımın gelecek olması bir miktar pazar sendromu yaşamama ve haftaya hızlı bir başlangıç yapmama neden olsa da, yarın kahvaltının ikiye kadar sürecek olması dolayısıyla erken kalkmak mecburiyetinde olmayışım moralimi düzeltmeme yardımcı oluyor.
En az bugünkü kadar kaliteli günlerde buluşmak ümidiyle sevgili okur...
Yeni tariflerde görüşmek üzere.
10 Eylül, 2016
23:02
Naneli ve misket limonlu ice tea içiyorum. Tadı hiç sevmediğim nane limona benziyor. Alırken ne düşünüyordum ki?
Naneli ve misket limonlu ice tea içiyorum. Tadı hiç sevmediğim nane limona benziyor. Alırken ne düşünüyordum ki?
06 Eylül, 2016
Yurdumuzdan çile manzaraları
Sevgili okur,
Bilinmezlerle dolu, vahşi hayvanlar ve zehirli otlarla sarılı tehlike bir ormanı aratmayan yurt yolculuğuma çok az kaldığı için depresyon gibi bir şeye girdim. İronik de olsa, bunu en son yurttan ve Ankara'dan ayrılacağım zaman, haziran sonlarında hissetmiştim. Bol bol yatakta dizi-film izliyor, yangın merdiveninde müzik dinliyor, yurttan çıkmıyordum. Şimdi ise evden çıkmıyor, gündüz kuşağından bir programı -ismini yazmaya elim gitmiyor, kimsenin o ismi arama motoruna yazdığunda bloguma ulaşmasını istemem, nihayetinde burası bir fashion instablogu değil- internetten üst üste izliyorum. Bugün sanırım 3 bölüm izlediğim için beynim pelte kıvamını aldı, konuşmam ve kullandığım kelimeler değişti. Neredeyse bağlaçlardan önce kullanılan noktalı virgülü kullanmayı unutacağım!
Geçen yıl yurdun ilk günlerinde yurdun konforu fazla geldiği için ailemi Ankara'ya çağırıp yurttan ayrılma planlaı yapıyordum, sonradan bu fikirden kilometrelerce uzağa gitmemi sağlayan güzel şeyler yaşadım; fakat aynı korkular yeniden gün yüzüne çıktı. Tek tesellim zorluklar da yaşanacak olsa, kısa sürecek olması. Bu yüzden okul dönemine başlamak için bir yandan sabırsızlanıyor da olsam, ayaklarım geri geri gideceğe benziyor. Umarım bu yıl da yurttan yana her şey yolunda gider ve ayrıldığıma üzülürüm.
Anlatınca biraz ferahladım sanki.
Bilinmezlerle dolu, vahşi hayvanlar ve zehirli otlarla sarılı tehlike bir ormanı aratmayan yurt yolculuğuma çok az kaldığı için depresyon gibi bir şeye girdim. İronik de olsa, bunu en son yurttan ve Ankara'dan ayrılacağım zaman, haziran sonlarında hissetmiştim. Bol bol yatakta dizi-film izliyor, yangın merdiveninde müzik dinliyor, yurttan çıkmıyordum. Şimdi ise evden çıkmıyor, gündüz kuşağından bir programı -ismini yazmaya elim gitmiyor, kimsenin o ismi arama motoruna yazdığunda bloguma ulaşmasını istemem, nihayetinde burası bir fashion instablogu değil- internetten üst üste izliyorum. Bugün sanırım 3 bölüm izlediğim için beynim pelte kıvamını aldı, konuşmam ve kullandığım kelimeler değişti. Neredeyse bağlaçlardan önce kullanılan noktalı virgülü kullanmayı unutacağım!
Geçen yıl yurdun ilk günlerinde yurdun konforu fazla geldiği için ailemi Ankara'ya çağırıp yurttan ayrılma planlaı yapıyordum, sonradan bu fikirden kilometrelerce uzağa gitmemi sağlayan güzel şeyler yaşadım; fakat aynı korkular yeniden gün yüzüne çıktı. Tek tesellim zorluklar da yaşanacak olsa, kısa sürecek olması. Bu yüzden okul dönemine başlamak için bir yandan sabırsızlanıyor da olsam, ayaklarım geri geri gideceğe benziyor. Umarım bu yıl da yurttan yana her şey yolunda gider ve ayrıldığıma üzülürüm.
Anlatınca biraz ferahladım sanki.
02 Eylül, 2016
Vedat Türkali
Merhaba sevgili okur.
Bugün bir şeyler yazmak için hem isteğim hem vaktim vardı ve uzun zamandır derin üzüntüsünü çektiğim; fakat bir türlü fırsat bulamadığım, bu yüzden kendime çok kızdığım bir konudan bahsetmeye karar verdim: Vedat Türkali.
Sevdiğim, örnek aldığım, mutlulukla okuduğum yazarın bir daha yazamayacağını öğreneli birkaç gün oldu. Yıllar öncesinden gelen birkaç anıyla hatırladım onu.
Sanırım lisede üçüncü yılımda ilk kez okumuştum romanlarını. Okulumuza yakın şehir kütüphanesinden, daha önce ismini hiç duymadığım halde, arka kapaktaki yazıyı okuyarak, Bir Gün Tek Başına kitabını aldım, kalın; fakat sürükleyici bir kitaptı, etkilenmiştim. Kitabın içine bir not bırakarak iade ettim kütüphaneye, birkaç hafta sonra notuma karşılık geldiğini gördüm. Bu blogda da, yazdığım bir hikayede yer vermiştim kitap arası mektuplaşmaya. Romanı iade etmemin ardından Kayıp Romanlar'ı almak için gittim bu kez kütüphaneye.(O zamanlar öğle tatillerinde kitap seçer ve alır, bitirdiğimiz zaman da akşamları iade ederdik.) Yazarın kendi kendine konuşan üslubunu çok sevmiştim, yazdığım öykülere en çok izini bırakan yazardır sanırım Vedat Türkali. Adeta bir ders kitabı gibi gördüğüm için yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verdim, her şey çok güzel gidiyordu; fakat o günlerde otobüsle okula gidip gelirken kitaptaki kişileri her gün o otobüse binen insanlara ve kendime benzetmeye, olayları yaşıyormuş hissine kapılmaya başladım, biraz korkutucu birkaç ayın ardından yaz tatiline girdik, boş kuruntularım da sona ermiş oldu böylece.
Ve lise bitti. Kütüphaneden kitap almalarım azaldı, zaten başka Vedat Türkali romanı bulamamıştım. Piyasadaki baskılar çok pahalıydı, yaşadığım şehirde ikinci el bulamıyordum. Güven'i okumak için liseyi bitirdiğim yaz tatilini, Ankara'ya gitmeyi beklemek zorunda kaldım. İki cilt kitabı ikinci el satan bir kitapçıda oldukça uygun fiyata aldım.
Pek fazla yazar hakkında söyleyecek çok şeyim yoktur aslında, bir diğer yazarı da tahmin etmek güç olmasa gerek; fakat konuyu dağıtmayayım. Mavi Karanlık, yazarın okuduğum son romanı. Ocak ayında, Ankara'daki kitap fuarında sahaflardan aldığım baskısını, eve döndüğüm zaman kitaplığıma yerleştirirken, bir Mavi Karanlık baskısına daha sahip olduğumu gördüm. Kitaba sahip olduğumu bilmiyordum, o yüzden tekrar almıştım, eski baskıyı incelerken de içinde vesikalık bir fotoğraf buldum. Sanırım bir önceki yıl sahaflardan almıştım onu da. Kitabın arkasında bir isim, birkaç sayı var. Fotoğrafı cüzdanımda saklıyorum. Kıymetli bir anı olarak kaldı işte.
Evet sevgili okur, hiç üşenmedim ve sana bir de fotoğraf çektim. (Çok üşendim aslınsa.)Vesikalık da bulduğum baskının üzerinde duruyor. Yeşillik her şeyi güzelleştirir diyerek biraz eklemek istedim kompozisyona; fakat bir instagram blogcusu ve fotoğrafçısı olmadığımı gizleyemedim. Olsun. İçimden geldi, Vedat Türkali için çektim.
"Akvaryumu yazmak, akvaryumda yaşamaktan kolaydır.
O yüzden her dize biraz eksik, her şiir biraz yalandır."
V. Türkali
27 Ağustos, 2016
Görümce sevmeyen Ron olsun.
Merhaba,
Sevgili okur.
Bu yazıyı dünyanın bütün görümcelerine armağan ediyorum; çünki onlar en yağlı bulaşıkların ebedi savaşçısı, ezeli düşmanıdır.
Bugün yaşadıklarımın en bariz vahameti, altı yaşındaki kuzenimin beni ararken seslenmeye gerek dahi duymadan doğrudan mutfağa gelmesiydi; fakat başka bir paralel evrende beni mutfakta değil balkonda bulabileceği için işin vahim kısmı burası değil. Dram, gerçekten mutfakta oluşumla başlıyor ve asla o mutfaktan çıkamadığım için son da bulmuyor.
Sabah 7'de başlayan serüvenim 23:58 itibariyle sona erdi sevgili okur. Ben sevgili bir okur değil, omzunda ağlayabileceğim güzin abla istiyorum şu dakikadan sonra.
İyi gecelerin başlaması yakındır.
Sevgili okur.
Bu yazıyı dünyanın bütün görümcelerine armağan ediyorum; çünki onlar en yağlı bulaşıkların ebedi savaşçısı, ezeli düşmanıdır.
Bugün yaşadıklarımın en bariz vahameti, altı yaşındaki kuzenimin beni ararken seslenmeye gerek dahi duymadan doğrudan mutfağa gelmesiydi; fakat başka bir paralel evrende beni mutfakta değil balkonda bulabileceği için işin vahim kısmı burası değil. Dram, gerçekten mutfakta oluşumla başlıyor ve asla o mutfaktan çıkamadığım için son da bulmuyor.
Sabah 7'de başlayan serüvenim 23:58 itibariyle sona erdi sevgili okur. Ben sevgili bir okur değil, omzunda ağlayabileceğim güzin abla istiyorum şu dakikadan sonra.
İyi gecelerin başlaması yakındır.
23 Ağustos, 2016
Harikasızlık
Dün, bugünün harika bir gün olacağına dair ufak da olsa bir umudum vardı; fakat harikalığın ucundan kıyısından geçmediğini anlamam için 18:53'e dek beklemem gerekti. Evet, bugün pek de harika bir gün değil, hatta kötü olduğunu bile söyleyebilirim. Peki, ne yapmak lazım? Kaderime boyun mu eğeceğim?Evet, sevgili okur. Tam olarak bunu yapacağım.
Belki seveceğimden yüzde yüz emin olduğum bir film izleyerek bu kötülüğü bir nebze dağıtırım, belki bir komedi dizisi izlerim ya da kitap okurum. Fakat kendimi tanıdığım için yapacağım şıkkın hangisi olduğunu bildiğim halde önüme çoklu alternatifler sunmaktan hoşlanıyorum ve belki ilerleyen saatlere dek fikrim değişir diyerek olası şıkkın ismini yazının bu kısmında anmayacağım.
Bu gece yaşayacağım maceraları heyecanla bekliyorum.
Belki seveceğimden yüzde yüz emin olduğum bir film izleyerek bu kötülüğü bir nebze dağıtırım, belki bir komedi dizisi izlerim ya da kitap okurum. Fakat kendimi tanıdığım için yapacağım şıkkın hangisi olduğunu bildiğim halde önüme çoklu alternatifler sunmaktan hoşlanıyorum ve belki ilerleyen saatlere dek fikrim değişir diyerek olası şıkkın ismini yazının bu kısmında anmayacağım.
Bu gece yaşayacağım maceraları heyecanla bekliyorum.
22 Ağustos, 2016
23 ağustos öncesi
Bu blog yazısı, 21 Ağustos'un 21. saatinin 8. dakikasına ithaf edilmiştir. Tarih atmak için baktığımda beni karşılayan hoşluğa, da denilebilir.
Bu gece için hiçbir planım yok; çünkü olunca gerçekleştirmiyorum.
Bu gecemi iki kısma bölerek yaşıyorum ya da bunu hayal ediyorum: 21:30 öncesi herkesin uyuduğu ve sonrasında tekrar uyanıp evin geceye kaldığı yerden devam ettiği kısım. İlkinde bir soda limonla youtube videoları izledim, ismini söyleyemeyeceğim birtakım şarkılar dinledim ve daha bir sürü bir şey yaptım. Her şeyi kalem kalem burada saymamı beklemiyorsun sanırım sevgili okur?
İkinci kısımda dizi izleyip uyumayı planlıyorum; ama bunu planladığım için bambaşka bir şey yapacağıma dair hiç şüphem yok. Bakalım bu güzel gecede bizi neler bekliyor. (Biz derken, ben ve sevgili okuru.)
00:28
(?)
***
Ama bu blogu 22 Ağustos gecesinde yayımlıyorum. Çünkü dün yayımlamayı unuttum. En çalışkan blogger ödülü için nereye başvuruyorduk? Bakardım da üşendim şimdi.Bu gecemi iki kısma bölerek yaşıyorum ya da bunu hayal ediyorum: 21:30 öncesi herkesin uyuduğu ve sonrasında tekrar uyanıp evin geceye kaldığı yerden devam ettiği kısım. İlkinde bir soda limonla youtube videoları izledim, ismini söyleyemeyeceğim birtakım şarkılar dinledim ve daha bir sürü bir şey yaptım. Her şeyi kalem kalem burada saymamı beklemiyorsun sanırım sevgili okur?
İkinci kısımda dizi izleyip uyumayı planlıyorum; ama bunu planladığım için bambaşka bir şey yapacağıma dair hiç şüphem yok. Bakalım bu güzel gecede bizi neler bekliyor. (Biz derken, ben ve sevgili okuru.)
00:28
Beni bu gece bekleyen hiçbir şey olmadığını acıyla fark ettim. Yarın erken kalkacağım, en iyisi uyuyayım ve bu gece bir an önce bitsin.
Yarın harika bir gün olacak!
(?)
20 Ağustos, 2016
20.08
Merhaba sevgili okur.
Buraya en son yazımı yazdığım 6 Temmuz'da bloguma mutlu olduğum ya da üzüldüğüm zamanlarda yazmayı sevdiğimi not etmişim. O günden bugüne birçok kez mutlu oldum ya da üzüldüm elbette; fakat birtakım imkansızlıklardan ötürü uzak kaldım.
Özlediğimi itiraf etmeliyim. (Blogu mu?) Bu ayrılığın sebebi Samsun'da olmamamdı, haliyle izlenecek dizi, okunacak kitap, Samsun'da gezilecek yerler birikti. Önümde kalan bir ayı bu gibi birtakım aktivitelerle geçirmeyi ve Ankara Kalesi manzaralı yurt odama dönmeyi planlıyorum.
Şu satırları yazarken saatler 20:35'i gösteriyor. Bugün önümüzdeki bir ay için bazı planlamalar yapmayı planlıyorum, sanırım buraya yazarak yapabilirim bunu. İyi haber, dolapta beni bekleyen buzz gibi bir buzlu çayım var. Gece uzun, hayat kısa. (Bu ne şimdi?)
21:20
Henüz hiçbir değişiklik yok, youtube videosu izlemek istemiyorum, dizi izleyeceğim.
22:03
Biletix'te güzel etkinlikler var, Masterpiece'e bir bakayım. Resim filan çiziliyormuş.
22:57
Çok yorulduğum için uyuyacağım, ama bir bölüm izledim. Planlama filan yapmadım; çünkü aşırı yorgunum yoksa yapardım.
İyi geceler sevgili okur.
Buraya en son yazımı yazdığım 6 Temmuz'da bloguma mutlu olduğum ya da üzüldüğüm zamanlarda yazmayı sevdiğimi not etmişim. O günden bugüne birçok kez mutlu oldum ya da üzüldüm elbette; fakat birtakım imkansızlıklardan ötürü uzak kaldım.
Özlediğimi itiraf etmeliyim. (Blogu mu?) Bu ayrılığın sebebi Samsun'da olmamamdı, haliyle izlenecek dizi, okunacak kitap, Samsun'da gezilecek yerler birikti. Önümde kalan bir ayı bu gibi birtakım aktivitelerle geçirmeyi ve Ankara Kalesi manzaralı yurt odama dönmeyi planlıyorum.
Şu satırları yazarken saatler 20:35'i gösteriyor. Bugün önümüzdeki bir ay için bazı planlamalar yapmayı planlıyorum, sanırım buraya yazarak yapabilirim bunu. İyi haber, dolapta beni bekleyen buzz gibi bir buzlu çayım var. Gece uzun, hayat kısa. (Bu ne şimdi?)
21:20
Henüz hiçbir değişiklik yok, youtube videosu izlemek istemiyorum, dizi izleyeceğim.
22:03
Biletix'te güzel etkinlikler var, Masterpiece'e bir bakayım. Resim filan çiziliyormuş.
22:57
Çok yorulduğum için uyuyacağım, ama bir bölüm izledim. Planlama filan yapmadım; çünkü aşırı yorgunum yoksa yapardım.
İyi geceler sevgili okur.
06 Temmuz, 2016
Merhaba sevgili okur.
Buraya bir şeyler yazmak niyetindeyim. Deneysel bir niyet olduğunu söyleyebilirim, hangi zamanlarda bloga yazmayı sevdiğimi uzun zamandır düşünüyorum ve şu an bir cevap bulmaya yakınım sanırım. Geçmiş deneyimlerime baktığımda ve küresel bölgesel dersinde takıntıyla üzerinde durduğumuz bilgileri gözden geçirdiğimde bazı ana başlıklara varıyorum.
Buraya,
Mutlu oluşumun hemen ardından.
Üzüldüğüm bir olayın hemen ardından,
yazmayı seviyorum.
Yazılarımın birçoğu,
Yazma niyetimi belirtmekle başlıyor.
Buraya beni mutlu ya da mutsuz eden(her münferit olay bu iki duygudan birini doğurur, her olayda farklı oranlarda bulunur) anları yazmayı kendimi ifşa etmek olarak gördüğümden yalnızca o duyguların etkisi altındayken bir şeyler yazmak için başvuruyorum. Çünkü ne yazdığımdansa, ne düşünerek ya da ne hissederek yazdığım önemlidir. Bir de, bu satırları hangi duygu etkisiyle yazdığımı ileride geriye dönerek okuduğumda görmek için yazıya ruh hali bildirimi eklemeyi yerinde buluyorum.
Şimdi senin kafanda iki soru canlandı sevgili okur.
1)Tübitak sürecinin kan, ter, gözyaşı doluluğunu ya da süreç sonundaki mutluluğu paylaşmak ifşaya girmiyor mu?
2)Eğer ifşaya giriyorsa neden eskiden ifşadan kaçınmazken şu anda kaçınıyorum?
(Gerçekten bu sorular kafasında canlanan var mı yoksa şu an karpuz kabuğu mu sokuyorum akıllara? Teşbihte hata olmaz, sevgili okur.)
İlk soruya hayır cevabını tereddütsüz verebilirim. Diyelim ki, birinci soruda bahsettiğim durumlar birer kendimi açık etme, o yüzden duygularımı yazmak yerine nesnel durumları postlarıma yazıyor ve yorumumu katmadan yayımlıyorum. Kendimi gizlemek için, genelgeçer bir biçimde olumluluğu kabul edilecek bir olayı nesnel anlatımla paylaşmam duygularımı gizlemeyecektir. Yani kendimi gizlemeye çalışmamın bir anlamı kalmayacaktır; zaten de bu tip olaylardaki nesnellik derecesinde kalıplaşmış duyguları açık etmenin bir zararı yoktur.
Fakat, daha kişisel birtakım olaylardaki ruh hallerini açık etmek dışarıdan bakıldığında kolaylıkla görülemeyenleri anlatmak manasına gelir. Ve bunun açıklamasını yapmak dahi ruhun derinliklerini ortaya dökmek anlamını taşıdığından korkutucu geliyor.
Bir örnekle açıklayayım.
Eğer buraya piyangodan para çıktığını yazarsam herkes etkisi altında olduğum hisleri ben yazmadan tahmin edecektir. Fakat aldığım bir hediyenin, yaptığım bir konuşmanın, bu olayların ardındaki özne ya da öznelerin anlamı biraz daha kişisel olacaktır.
(Bence konu örnek vermesem de anlaşılmıştı?)
Görüyorsunuz ya, ikinci soruya ihtiyacımız kalmadı.
Yazmak için yazdığım(gereksizlik bildirmez. Yazmaya ihtiyacım -mutlu ya da mutsuzken ihtiyaç olabilir, ihtiyaç nötr alınmalıdır- olan zamanları nitelemek için kullandım) yazıların birçoğunda, uzun ve kalabalık cümleler kurup seni oyaladığımı; esasında hiçbir şey anlatmayıp boş konuştuğumu söyleyerek bitiririm yazıyı.
Böyle düşünmediğine inanmak istiyorum.
Bazı soruları yazar kendisine saklamalı. Örneğin benim bu yazıyı hangi niyetle yazdığım gibi.
Buraya bir şeyler yazmak niyetindeyim. Deneysel bir niyet olduğunu söyleyebilirim, hangi zamanlarda bloga yazmayı sevdiğimi uzun zamandır düşünüyorum ve şu an bir cevap bulmaya yakınım sanırım. Geçmiş deneyimlerime baktığımda ve küresel bölgesel dersinde takıntıyla üzerinde durduğumuz bilgileri gözden geçirdiğimde bazı ana başlıklara varıyorum.
Buraya,
Mutlu oluşumun hemen ardından.
Üzüldüğüm bir olayın hemen ardından,
yazmayı seviyorum.
Yazılarımın birçoğu,
Yazma niyetimi belirtmekle başlıyor.
Buraya beni mutlu ya da mutsuz eden(her münferit olay bu iki duygudan birini doğurur, her olayda farklı oranlarda bulunur) anları yazmayı kendimi ifşa etmek olarak gördüğümden yalnızca o duyguların etkisi altındayken bir şeyler yazmak için başvuruyorum. Çünkü ne yazdığımdansa, ne düşünerek ya da ne hissederek yazdığım önemlidir. Bir de, bu satırları hangi duygu etkisiyle yazdığımı ileride geriye dönerek okuduğumda görmek için yazıya ruh hali bildirimi eklemeyi yerinde buluyorum.
Şimdi senin kafanda iki soru canlandı sevgili okur.
1)Tübitak sürecinin kan, ter, gözyaşı doluluğunu ya da süreç sonundaki mutluluğu paylaşmak ifşaya girmiyor mu?
2)Eğer ifşaya giriyorsa neden eskiden ifşadan kaçınmazken şu anda kaçınıyorum?
(Gerçekten bu sorular kafasında canlanan var mı yoksa şu an karpuz kabuğu mu sokuyorum akıllara? Teşbihte hata olmaz, sevgili okur.)
İlk soruya hayır cevabını tereddütsüz verebilirim. Diyelim ki, birinci soruda bahsettiğim durumlar birer kendimi açık etme, o yüzden duygularımı yazmak yerine nesnel durumları postlarıma yazıyor ve yorumumu katmadan yayımlıyorum. Kendimi gizlemek için, genelgeçer bir biçimde olumluluğu kabul edilecek bir olayı nesnel anlatımla paylaşmam duygularımı gizlemeyecektir. Yani kendimi gizlemeye çalışmamın bir anlamı kalmayacaktır; zaten de bu tip olaylardaki nesnellik derecesinde kalıplaşmış duyguları açık etmenin bir zararı yoktur.
Fakat, daha kişisel birtakım olaylardaki ruh hallerini açık etmek dışarıdan bakıldığında kolaylıkla görülemeyenleri anlatmak manasına gelir. Ve bunun açıklamasını yapmak dahi ruhun derinliklerini ortaya dökmek anlamını taşıdığından korkutucu geliyor.
Bir örnekle açıklayayım.
Eğer buraya piyangodan para çıktığını yazarsam herkes etkisi altında olduğum hisleri ben yazmadan tahmin edecektir. Fakat aldığım bir hediyenin, yaptığım bir konuşmanın, bu olayların ardındaki özne ya da öznelerin anlamı biraz daha kişisel olacaktır.
(Bence konu örnek vermesem de anlaşılmıştı?)
Görüyorsunuz ya, ikinci soruya ihtiyacımız kalmadı.
Yazmak için yazdığım(gereksizlik bildirmez. Yazmaya ihtiyacım -mutlu ya da mutsuzken ihtiyaç olabilir, ihtiyaç nötr alınmalıdır- olan zamanları nitelemek için kullandım) yazıların birçoğunda, uzun ve kalabalık cümleler kurup seni oyaladığımı; esasında hiçbir şey anlatmayıp boş konuştuğumu söyleyerek bitiririm yazıyı.
Böyle düşünmediğine inanmak istiyorum.
Bazı soruları yazar kendisine saklamalı. Örneğin benim bu yazıyı hangi niyetle yazdığım gibi.
27 Haziran, 2016
After
Merhaba sevgili okur,
Şu anda Sherlock 3. sezon 1. bölümden arta kalan zamanımda arkadaşım Ceren'in bir önceki yazıma bıraktığı yorumdan ötürü bir after yazısı yazıyorum. Çünkü haklıydı, genelgeçer bir kuraldır: before yazısı yazmak, afterın geleceğini müjdeler.
Bugün yazmaya başladığım, fakat kendim dahi tahammül edemediğim için sildiğim bir yazım daha vardı aslında; fakat kumlara oturup çekirdek yediğimi anlatmanın blogsal bir değeri olmadığını neyse ki yazıyı henüz yayımlamadan, her şey için çok geç olmadan anladığımdan olacak ki, söyleyecek sözlerimin sonuna gelmiş gibi hissediyorum. Cümlenin başı sonuna kaçtı, başka bir şeyler anlatayım.
Blog yazımı tamamlayamadığım için moralimin bozulmasının ardından Sherlock izlemeyi seçtim. John Watson'ın bıyıklarını kestiği sahneyi izledim ve yaşam alanım olan oturma odasından çıkıp annemlerin yanına gittiğimde babamın da bıyıklarını kestiğini gördüm.
Moriarty bana bir mesaj vermeye çalışıyor olabilir mi?
Olsa iyi olur.
Şu anda Sherlock 3. sezon 1. bölümden arta kalan zamanımda arkadaşım Ceren'in bir önceki yazıma bıraktığı yorumdan ötürü bir after yazısı yazıyorum. Çünkü haklıydı, genelgeçer bir kuraldır: before yazısı yazmak, afterın geleceğini müjdeler.
Bugün yazmaya başladığım, fakat kendim dahi tahammül edemediğim için sildiğim bir yazım daha vardı aslında; fakat kumlara oturup çekirdek yediğimi anlatmanın blogsal bir değeri olmadığını neyse ki yazıyı henüz yayımlamadan, her şey için çok geç olmadan anladığımdan olacak ki, söyleyecek sözlerimin sonuna gelmiş gibi hissediyorum. Cümlenin başı sonuna kaçtı, başka bir şeyler anlatayım.
Blog yazımı tamamlayamadığım için moralimin bozulmasının ardından Sherlock izlemeyi seçtim. John Watson'ın bıyıklarını kestiği sahneyi izledim ve yaşam alanım olan oturma odasından çıkıp annemlerin yanına gittiğimde babamın da bıyıklarını kestiğini gördüm.
Moriarty bana bir mesaj vermeye çalışıyor olabilir mi?
Olsa iyi olur.
26 Haziran, 2016
Before
Merhaba sevgili okur,
Tam Boraboy macerasını olabilecek en az zararla atlattım ve Samsun'a geldim diyorum, her şey yolunda diyorum, ders geçip geçememe muallağının olmadığı birkaç ay var önümde diyorum; sonra etrafıma bakıyorum ve yerleştirilmesi gereken bir sürü valizi, içini dolduran ve yıkanıp ütülenmesi gereken kıyafetleri hatırlıyorum, tadım kaçıyor.
Yine de, 27 Haziran gecesi reddedemeyeceğim bir Atakum sahil planımın olması keyfimi biraz yerine getirebiliyor. Hatırlıyorsun değil mi, lisedeyken de arkadaşlarımla buluşma öncesi ve sonrasında buraya post atardım. (yani geçen yıl filan)
Şu an yazdığım her satır Sherlock 2. Sezon 3. bölümü izleyeceğim süreden götürüyor. Yarın
after-buluşma postunda görüşmek üzere.
25 Haziran, 2016
Toplumsal İnsanlık
Toplumsal cinsiyet, queer teori, tek tanrılı dinler konularına yaz tatili sebebiyle üç aylığına ara veriyorum. Çünkü boraboy ve samsunda fıtratından kaynaklanan sebeplerle temizlik malzemeleri kokusundan hoşlanan bir insanım. Bu yaz hafif iftar sofraları, doyurucu sahur yemekleri, ferahlatan içecekler konusunda dev bir yazı dizisi hazırlamayı düşünüyorum. Bir başka konumuz ise temizliği nasıl zevkli, kolay hale getirebileceğimiz. Bu önemli iki meseleye detaylı değineceğiz sevgili okur. Fakat değinirken plastik eldiven kullanmanı öneririm, kimyasallar elinde egzamaya sebebiyet verebilir. Ya da tırnakların kırılabilir. Ya da ojen çıkabilir.
Üzgünüm kızkardeşlerim.
Üzgünüm kızkardeşlerim.
22 Haziran, 2016
10 ay
Eylül tarihli yazılarımdan birinde yalnızca öğrencilere hizmet veren, ikinci bardak çayı aynı kupaya doldurmayı teklif eden samimi bir mekandan bahsetmiş ve Ankara'daki sevdiğim yerlerden biri olacağını söylemiştim. Aslına bakarsan sevgili okur, oraya bir daha gitmedim. Dün oda arkadaşımla gitmeyi denedim; ama bulamadım ve yolumuzu kaybedip Samsun'da olsa denizi bulacağımız gibi 7. caddeyi arayıp bulduk.
O yazıyı arşivde ararken eylülde bulacağımdan emindim; çünkü o günden başka bir zamanda tek başıma bir yere gidip çay içmedim. Tanıdığım bütün herkesten bir gün önce gelmiştim Ankara'ya, yeni yurduma yerleşmiştim ve 7. caddeyi arıyordum, kendimi o kafede bulmuştum. Aylar sonraysa orayı ararken kaybolmamak için caddeye çıktık.
O yazıda bir diğer happy placeten bahsetmiştim, sanırım isminin anlamını karşılayan yer de orası oldu, yangın merdiveni. Az önce orada oturup Ankara Kalesi'ni, Ulus'un pembe ışıklarını, Büyükşehir Belediye Binası'nın yanındaki renk değiştiren ışıkları izlerken hatırladım tüm bunları. O eylül günü, Ankara'yı çok özlediği, burada bulunduğu için mutlu; fakat bir kafede çay içecek bir arkadaşı dahi olmadığı için yalnızdım. Yeni bir yılda olacakların bilinmezliği, merakı, heyecanı vardı. Bir sürü şey vardı işte, ağlatmaya mı çalışıyorsun sevgili okur?
Şimdi de tıpkı o gün olduğu gibi hissediyorum. Burada olduğum için mutlu, kimse olmadığı için yalnız, önümdeki zamandan ötürü meraklı, belki biraz endişeli...
O yazıyı Ankara'yı sevdiğimi söyleyerek bitirmiştim.
Artık o kadar emin değilim, sevdiğim şey Ankara mı, insanlar mı, anılar mı?
Sanırım Tandoğan Meydanı.
O yazıyı arşivde ararken eylülde bulacağımdan emindim; çünkü o günden başka bir zamanda tek başıma bir yere gidip çay içmedim. Tanıdığım bütün herkesten bir gün önce gelmiştim Ankara'ya, yeni yurduma yerleşmiştim ve 7. caddeyi arıyordum, kendimi o kafede bulmuştum. Aylar sonraysa orayı ararken kaybolmamak için caddeye çıktık.
O yazıda bir diğer happy placeten bahsetmiştim, sanırım isminin anlamını karşılayan yer de orası oldu, yangın merdiveni. Az önce orada oturup Ankara Kalesi'ni, Ulus'un pembe ışıklarını, Büyükşehir Belediye Binası'nın yanındaki renk değiştiren ışıkları izlerken hatırladım tüm bunları. O eylül günü, Ankara'yı çok özlediği, burada bulunduğu için mutlu; fakat bir kafede çay içecek bir arkadaşı dahi olmadığı için yalnızdım. Yeni bir yılda olacakların bilinmezliği, merakı, heyecanı vardı. Bir sürü şey vardı işte, ağlatmaya mı çalışıyorsun sevgili okur?
Şimdi de tıpkı o gün olduğu gibi hissediyorum. Burada olduğum için mutlu, kimse olmadığı için yalnız, önümdeki zamandan ötürü meraklı, belki biraz endişeli...
O yazıyı Ankara'yı sevdiğimi söyleyerek bitirmiştim.
Artık o kadar emin değilim, sevdiğim şey Ankara mı, insanlar mı, anılar mı?
Sanırım Tandoğan Meydanı.
21 Haziran, 2016
21 haziran, 02:01
İyi geceler sevgili okur.
Saat gece yarısını geçeli 1 saat 46 dakika oluyor ve ben bu saatte oda arkadaşımdan Sherlock spoilerı yedim. Spoiler 2. sezona ait ve Sherlock'u bu kadar geriden takip ettiğim yetmezmiş gibi insanların Game of Thrones spoilerına maruz kaldığı zamanlarda benim Sherlock konusunda aynı talihsizliği yaşamama da şaşırıyorsundur eminim. Seni anlayabiliyorum.
Yine de içimdeki öfkeyi dindirmenin bir yolu yok. Sinirden uykum kaçtı ve yarın siyasetle, felsefeyle filan ilgili bir dersimin bütünleme sınavı var. Beni tanıyan herkes yönetime dair hiçbir şey bilmediğimi ve yarınki sınavdan geçemeyeceğimi bilir.
Aslında, yalan söylemenin lüzumu yok.
Asıl, yazdığım kadar alçakgönüllü olmadığımı beni tanıyan herkes bilir; fakat sinirliyim ve kişisel internet sayfama istediğim yalanı yazarım. (Bir önceki postta da bir yalan vardı.) Ben bir yönetim gurusuyum; çünkü idareden geçtim ve bunun önemini Cebeci kampüsü duvarına yazılan şu fotoğrafla sizlerle paylaşmak istiyorum. Cebeci kampüsünde okuyan herkes bu yazının Mülkiye'ye ait olduğunu bilir. (Yalnızca idare II'den geçtim, I'den kalmıştım. Pek de guru sayılmam.)
SDT'den de geçen tek kişi olacağım zaten. Bir sonraki yazımda hem idare'den(2.) hem sdt'den geçen Didem olacağım.
İnanılmaz. Yazıyı sonlandırmamın vakti geldiği halde yazmayı bir türlü bırakamıyorum, adeta gözümü hırs bürüdü. Kesin siyasal teoride bunun bir adı vardır; ama elbette bilmiyorum.
Peki, iyi geceler.
Yağmur hariç tanıdığım herkesin evinde uyuduğu bu geceye gözlerimi Ankara'daki yurdumun ranzalı odasının üst katındaki yatağımda kapayacağım.
SHERLOCK İZLEMEMİN SEBEBİ DE BU DEĞİL MİYDİ ZATEN?
Evde olsam internetten istediğim herhangi bir başka şeyi de izleyebilirdim; ama değilim işte.
Hepiniz gittiniz be.
Hepiniz.
17 Haziran, 2016
Haberler Bülteni
Sevgili internet sayfam ve onun okuyucum,
Aylar sonra blog yazmaya geri döndüğümde daha kalabalık bir aileydik; fakat geldiğimiz noktada blog yazdıkça senleri kaybediyorum. Ama ben alışkınım, lütfen sen de üzülme. İnstagramda da fotoğraf koymadan önce daha çok takipçim vardı. Olmayınca olmuyor...
İyi ve kötü haberlerimi alıp geldim.
Kötü haber 1: Büte kaldım. Çarşamba günü siyasal düşünceler tarihi II dersinin bütüne gireceğim. Ama ben buna da alışkınım sevgili okur, bana işler mi bunlar? Birinci dönem de dersin ilk kısmından kaldığım için artık koymuyor.
İyi haber 1: İdareden geçtim. Bilen bilir, diğer bütün bütlerin acısını alan bir gelişme. İdare I'den de kalmıştım bu arada.
Kötü haber 2: Bu biraz iyi biraz kötü bir haber aslında. Yurttan insanlar birer birer ayrılıyor. Onları görünce kötü hissediyorum; ama internet o kadar iyi ki şu an perdeleri kapalı yurt odamızın ranzalı yatağının üstünde Gelmezsen Gelme dinleyerek blog yazıyorum. Bu kısmını ben iyi haber olarak düşünmüştüm; ama yazarken emin olamadım. İyi bence ya?
İyi haber 2: Anayasadan da geçtim. Kendi başına harika bir haber, yorumlamaya bile gerek yok.
Başka haberim yok sanırım sevgili internet sayfam.
Erasmus işlemleriyle uğraşıyorum, karşı okuldan birilerine mail filan atmam gerekti bir şey sormak için. Hiç sevmem böyle şeyleri neden internet sayfalarına yazmıyorlarsa insan gibi. Bakın ben internet sayfama her şeyi yazıyorum diye blogun linkini yollayayım mı?
Şimdilik hoşçakal.
Haberdar etmeye devam edeceğim, biliyorsun.
Artık birbirimizi tanıyoruz.
03 Haziran, 2016
Nasıl koyun oldum?
Benim için yazması oldukça acı verici bir yazı olsa da gerçeği kendime itiraf etmişken kimden saklayacağım ki.
Daha önce defalarca aktif yaşamdan, aristoteles beyefendiden, vita activa'dan bahsettim. Bu uğurda kural tanımazlık yapmaktan, aktivizmden hiç vazgeçmedim. Akla gelen en basit örnek ışıkları sorun çıkaran çalışma salonumdan başka bir salona -yasak olduğu ve bunu bildiğim halde- geçmemdi. Bu aktiviteyi defalarca tekrarladım, kimi zaman mülteci gibi kalemliksiz masalarda bir kitap bir kalemle çalıştım kimi zaman yeni masaya kendi masammış gibi yayıldım; ama sonuçta nerede daha iyi çalışıyorsam oraya gittim!
Zira o zamanlar yanıp sönen ya da ses çıkaran ışıklar dikkatimi dağıtırdı.
Fakat hikaye burada değişime uğruyor sevgili okur.
Ben artık bir koyunum. Ne ışığın yanıp sönmesi etkiliyor artık, ne de ses yapması. Bunu da açıklasana Hawthorne! Çalışma masamı hiçbir şartta terk etmiyorum, görevlilere de arızayı bildirmiyorum.
İşte, benim koyunlaşma hikayem bu şekilde.
Siz de kendi koyunlaşma hikayenizi aşağıya bırakarak çekilişime katılabilir, bozuk florasanlı, wifi'ın kimi zaman olduğu çalışma salonunda bir masa kazanma şansını elde edebilirsiniz. Haydi, ne duruyorsunuz!
Zira o zamanlar yanıp sönen ya da ses çıkaran ışıklar dikkatimi dağıtırdı.
Fakat hikaye burada değişime uğruyor sevgili okur.
Ben artık bir koyunum. Ne ışığın yanıp sönmesi etkiliyor artık, ne de ses yapması. Bunu da açıklasana Hawthorne! Çalışma masamı hiçbir şartta terk etmiyorum, görevlilere de arızayı bildirmiyorum.
Ta-daa!
Siz de kendi koyunlaşma hikayenizi aşağıya bırakarak çekilişime katılabilir, bozuk florasanlı, wifi'ın kimi zaman olduğu çalışma salonunda bir masa kazanma şansını elde edebilirsiniz. Haydi, ne duruyorsunuz!
01 Haziran, 2016
1 haziranı 2 hazirana bağlayan gece
Ne zaman başım sıkışsa blog yazasım geliyor, bu da benim ders çalışmamak için yaptığım anlamsız hareket. Ama sabahı bekleyemeyecek kadar önemli bir meseleden bahsedeceğim gecenin 01:16'sında: Didi Bergamot aromalı soğuk çay. Bir insanın bu içecekle bu saatte aklına gelecek nasıl bir anısı olabilir diye merak ediyorsanız; doğru yer, doğru zamandasınız!
Sanırım pek mühim bir anı anlatmayıp gevezelik edeceğimi ve buraya yalnızca çalışma salonundaki demir sandalyemden kalkmadan verdiğim molayı doldurmak için yazdığımı tahmin etmişsinizdir. Mor meyveli çayım, -tabi ki- Didi Bergamot aromalı içeceğim ve Sütaş bisküvili sütümle piknik mi yapıyor, ders mi çalışıyor belli olmayan masamla henüz körpe olan geceyi güne kavuşturmaya bekliyorum. Duygusuz zihinler ders çalışırken sabahladığımı söylemekle yetinebilir, eşsiz atmosferimi üç beş sıradan kelimeyle tasvir ettikleri yanılgısına düşebilirler. Gerçek şu ki, konular yetişmiyor, büte bırakılması ziyan olacak bir ders ve vize notumu harcamak istemiyorum. O yüzden bilimum meşrubat ile uyuma isteğimi bastırıyor, blog yazarak ise gün içinde gerçekleştiremediğim sosyalleşme ihtiyacını gideriyorum.
Yine konu dağıldı.
Bergamot diyordum. Didi çayların ilk çıktığı zamanlarda, marketteydim. Eski Gima, şimdinin büyük Carrefour'unda geçiyor olay. Bir beyefendi bütün Didi Bergamotları alışveriş arabasına doldurmak suretiyle satın alma isteğini belli etmişti, market görevlisi hanımefendi de bir insanın neden daha yeni çıkmış ve henüz yaygınlaşmamış bir soğuk çaydan elli tane almaya ihtiyaç duyacağını merak etmiş olacak ki, beyefendiye ürün hakkında yorumlarını sordu. Beyefendi "Çok çok soğuk içilirse güzel" olduğunu söyledi ve bana deneme mahiyetli bir(1) tane bile bırakmadan hepsini alıp gitti. Bütün hepsini ya, olaya bak. Sonra ben de başka bir marketten aldım denemek için. Fena değildi. Galiba çok çok soğuk içmediğim için çok güzelli kısmına denk gelemedim. Şu anda da iki gün çekmecede beklemiş derecede sıcak bir versiyonunu içiyorum. O beyefendi bu yaptığımı duysa ne düşünürdü acaba? Peki artık midesi bulanmış mıdır yoksa marketten tüm şişeleri almaya devam ediyor mudur?
Didi Bergamotu ara sıra yudumlamak suretiyle içiyorum; fakat mor meyveli çayın aramıza katılmasıyla önceliğimi ona vermeyi düşünüyorum, çünkü çok çok sıcak içince güzel oluyor. En son da bisküvili sütle jübilemi yapar ve odaya çıkar uyurum.
İyi geceler.
Gece daha körpe. (01:28)
02:04
Bu saatte kantinde kemençe çalıyor? Peki biz bunu duymak zorunda mıyız?
Değilim.
Sanırım pek mühim bir anı anlatmayıp gevezelik edeceğimi ve buraya yalnızca çalışma salonundaki demir sandalyemden kalkmadan verdiğim molayı doldurmak için yazdığımı tahmin etmişsinizdir. Mor meyveli çayım, -tabi ki- Didi Bergamot aromalı içeceğim ve Sütaş bisküvili sütümle piknik mi yapıyor, ders mi çalışıyor belli olmayan masamla henüz körpe olan geceyi güne kavuşturmaya bekliyorum. Duygusuz zihinler ders çalışırken sabahladığımı söylemekle yetinebilir, eşsiz atmosferimi üç beş sıradan kelimeyle tasvir ettikleri yanılgısına düşebilirler. Gerçek şu ki, konular yetişmiyor, büte bırakılması ziyan olacak bir ders ve vize notumu harcamak istemiyorum. O yüzden bilimum meşrubat ile uyuma isteğimi bastırıyor, blog yazarak ise gün içinde gerçekleştiremediğim sosyalleşme ihtiyacını gideriyorum.
Yine konu dağıldı.
Bergamot diyordum. Didi çayların ilk çıktığı zamanlarda, marketteydim. Eski Gima, şimdinin büyük Carrefour'unda geçiyor olay. Bir beyefendi bütün Didi Bergamotları alışveriş arabasına doldurmak suretiyle satın alma isteğini belli etmişti, market görevlisi hanımefendi de bir insanın neden daha yeni çıkmış ve henüz yaygınlaşmamış bir soğuk çaydan elli tane almaya ihtiyaç duyacağını merak etmiş olacak ki, beyefendiye ürün hakkında yorumlarını sordu. Beyefendi "Çok çok soğuk içilirse güzel" olduğunu söyledi ve bana deneme mahiyetli bir(1) tane bile bırakmadan hepsini alıp gitti. Bütün hepsini ya, olaya bak. Sonra ben de başka bir marketten aldım denemek için. Fena değildi. Galiba çok çok soğuk içmediğim için çok güzelli kısmına denk gelemedim. Şu anda da iki gün çekmecede beklemiş derecede sıcak bir versiyonunu içiyorum. O beyefendi bu yaptığımı duysa ne düşünürdü acaba? Peki artık midesi bulanmış mıdır yoksa marketten tüm şişeleri almaya devam ediyor mudur?
Didi Bergamotu ara sıra yudumlamak suretiyle içiyorum; fakat mor meyveli çayın aramıza katılmasıyla önceliğimi ona vermeyi düşünüyorum, çünkü çok çok sıcak içince güzel oluyor. En son da bisküvili sütle jübilemi yapar ve odaya çıkar uyurum.
İyi geceler.
Gece daha körpe. (01:28)
02:04
Bu saatte kantinde kemençe çalıyor? Peki biz bunu duymak zorunda mıyız?
Değilim.
28 Mayıs, 2016
29 Mayıs
09:34
Harika ötesi bir gün, çayyolunda ringe denk geldim.
Harika ötesi bir gün, çayyolunda ringe denk geldim.
21 Mayıs, 2016
Ankara'ya dönüş öncesi
Bilen bilir, bu bloga en çok kaloriferlerin yandığı havalarda, odamdaki koltuğumda oturup sarı polarım, siyah şalım ve yeşil patiklerimi giyerken; Rainbow Eyes'ı dinlerken yazmayı seviyorum.
Fakat şu anda havalar blog kombinimi giymek için fazla sıcak ve Rainbow Eyes yerine açtım Mamak Türküsü dinliyorum. 21. yüzyılda başkentin göbeğindeki yurdumda internet bağlantısı berbattan öte olduğu için internette neler yapılır unutmuşum. Pek bir şeyler yazasım gelmedi Samsun'da olduğum sürede, ben de yazmadım. Sonuçta rasyonel bir bireyim.
Babamla ilginç bir konuşma yaşadık bugün. Sabah evden "gözlükçüye gidiyorum" diyerek çıktım, akşam geldiğimde "ne dövmesi yaptırdın" diye sordu. Dedim dövmeciye gidiyorum desem tamam o zaman mı diyecektin? Evetmiş arkadaşlar cevap, yarın sırtıma ejderha yaptırayım bari de boşa gitmesin hakkım.
Yarın Ankara'ya döneceğimden ötürü çantamı hazırlamam gerek, böyle şeylere enerjim olmaz genelde. Erteleyebildiğim kadar ertelemeyi planlıyorum. Burayı güncel tutarım, siz beni biliyorsunuz ben sizi biliyorum artık.
21:32
Amcamlardayım. Sizce eve gidince ders çalışır mıyım? Yakın gelecekte eve gitmeyi düşünmüyoruz.
23:45
Bu saatten sonra ne dersi, yatıyom ben.
Fakat şu anda havalar blog kombinimi giymek için fazla sıcak ve Rainbow Eyes yerine açtım Mamak Türküsü dinliyorum. 21. yüzyılda başkentin göbeğindeki yurdumda internet bağlantısı berbattan öte olduğu için internette neler yapılır unutmuşum. Pek bir şeyler yazasım gelmedi Samsun'da olduğum sürede, ben de yazmadım. Sonuçta rasyonel bir bireyim.
Babamla ilginç bir konuşma yaşadık bugün. Sabah evden "gözlükçüye gidiyorum" diyerek çıktım, akşam geldiğimde "ne dövmesi yaptırdın" diye sordu. Dedim dövmeciye gidiyorum desem tamam o zaman mı diyecektin? Evetmiş arkadaşlar cevap, yarın sırtıma ejderha yaptırayım bari de boşa gitmesin hakkım.
Yarın Ankara'ya döneceğimden ötürü çantamı hazırlamam gerek, böyle şeylere enerjim olmaz genelde. Erteleyebildiğim kadar ertelemeyi planlıyorum. Burayı güncel tutarım, siz beni biliyorsunuz ben sizi biliyorum artık.
21:32
Amcamlardayım. Sizce eve gidince ders çalışır mıyım? Yakın gelecekte eve gitmeyi düşünmüyoruz.
23:45
Bu saatten sonra ne dersi, yatıyom ben.
16 Mayıs, 2016
İdare edemem anne
Merhaba sevgili okur,
İdare hukuku dersinden çıkıp yurtta yemek yemenin ardından idare hukuku sınavına çalışan biri olarak, yaşadığım zamanların anlam ve önemine binaen sana biraz hukuki bir yazı yazmaya karar verdim. Telaşa mahal yok, çok fazla teknik kelime kullanmayacak, konuyla ilgisi olmayan okuyucu için oldukça yalınlaştırarak sade bir dille anlatım yapacağım. (İşin aslı ben de teknik terim bilmiyorum; ama her hukuk kitabının başında bu yazıyor ve havalı durduğunu düşünüyorum.)
Bugün sevgili hocamız bilgi edinme ve dilekçe hakkı/kanunundan bahsederken geçmişten gelen bir anı bu hakkı ilk kullandığım zamanı hatırlattı. Bilgi edinmekten anladığımın vikipedi, dilekçeden anladığımın ise sağ üst köşeye atılan tarih formatlı belge olduğu, kanun kelimesini pek az sıklıkla duyduğum ortaokul yıllarının altıncı sınıfa rastlayan döneminde yıllık ödevimde bilgisi lazım olduğu için Samsun su ve kanalizasyon işleri'ne(SASKİ) Samsun'un 2006 yılı su üretim ve tüketimine ait bilgileri edinmek istediğimi söyleyen bir mail atmıştım. Onlar da sağolsun kibarca cevap yazmış, istediğim belgeleri ekte yollamış ve derslerimde başarılar dilemişlerdi. Yaa, o zamandan belliymiş idareyle içli dışlı olacağım.
Bir de Selpak'a üzerinde cildi tahriş etmez yazan losyonlu mendilleri gerçekten cildi tahriş etmediği için teşekkür maili atmıştım onlar da teşekkürlerimi Selpak ailesiyle paylaştıklarını söylemişlerdi. Bu idare hukukuyla ilgili değil ama ben de zaten idare hukuku bilmiyorum.
Şimdi yine ders çalışmam ve birkaç teknik bilgi öğrenmeye kendimi zorlamam gerek, izninizle.
Şimdi yine ders çalışmam ve birkaç teknik bilgi öğrenmeye kendimi zorlamam gerek, izninizle.
09 Mayıs, 2016
Bugün yine isyandayım. şöyle ki, kimsenin terlikle ortak alana inmediği yurdumuzda kardanadamlı çoraplarım ve sokak terliklerimle artık isyanın eşiğine gelmiş, dokunulsa patlayacak bir şekilde gezindim. Yarın da çamaşır vermeye pijamayla ineceğim. Gerçekten bıktım ben bu yurdun çilesinden, kimseye karma yurdu tavsiye etmem, geçen yıl kız yurdunda saçında havluyla yemekhaneye inen vardı. İşte aradığım ruh.
Haftaya Samsun'a gideyim diyorum. Bir süredir almam gereken spor ayakkabıyı alması için gitmişken anneme mi rica etsem¿ Ya saçmalamayın tabi ki bunun için gidiyor değilim.... 19 Mayıs başka nerede kutlanır ki? (Peki, tamam, Anıtkabir dediğinizi duyar gibiyim.) Doğu parkta Türk yıldızları izlemeli bir kutlamanın zevki de pek az şeyde var.
Gitmişken bir de sahil yapar mıyız?
Hatta çiftlik bile yaparız.
Ya sevgili okur, her şey iyi güzel de, mayıs sonunda bu finallere kim girecek?
Haftaya Samsun'a gideyim diyorum. Bir süredir almam gereken spor ayakkabıyı alması için gitmişken anneme mi rica etsem¿ Ya saçmalamayın tabi ki bunun için gidiyor değilim.... 19 Mayıs başka nerede kutlanır ki? (Peki, tamam, Anıtkabir dediğinizi duyar gibiyim.) Doğu parkta Türk yıldızları izlemeli bir kutlamanın zevki de pek az şeyde var.
Gitmişken bir de sahil yapar mıyız?
Hatta çiftlik bile yaparız.
Ya sevgili okur, her şey iyi güzel de, mayıs sonunda bu finallere kim girecek?
06 Mayıs, 2016
Her güzel şeyin bir sonu vardır
Evet, sevgili okur, bugün beylik bir lafla başlıyorum yazıma.
Nasıl başlamayayım ki, gitti gönlümün efendisi, bitti bayramların en şanlısı, inek bayramı. Artık boynumda çanla gezemeyeceğim, forza tellak atkısını döner bıçağı gibi havada sallayamayacağım gerçeği beni derinden yaralıyor. Pazartesi günü hiçbir şey yokmuş gibi, bu bayram, onca güzel anı hiç yaşanmamış gibi derse gidecek olmak çok ağır geliyor. Ruhumun içinde bulunduğu bunalımı zannediyorum bir nebze tasvir edebildim.
Güzeldi, eğlenceliydi, anı doluydu. Taslaklarımda dün yazdığım ve masumiyet müzesinden birkaç alıntı içeren yayımlanmamış post bulunduğunu söylersem zannediyorum ne kadar güzel iki gün geçirdiğim anlaşılır. Bir dahaki yıl bayram yaklaştığında bu iki günü hatırlayacağım ve erasmusu güz dönemi yapmadığım için üzüleceğim, biliyorum. Ama belki güz dönemi polonyadaki eksili sıcaklıkları görünce çok da üzülmem.
Ama aşırı yorgunum, artık ders çalışmaya başlamam lazım. Gerçekliğe döndüm ve bu hiç hoşuma gitmiyor.
Kendimi biraz mutlu etmek için anahtarlığıma yeşil açma halkası taktım ve bu keyfimi yerine getirdi.
Forza Tellak.
***
00:15
Boğazım aşşırı ağrıyor bağırmaktan.
00:20
Son google aramam lgbttiqqaap, kopyalama değil alınteri, lgbti diyip bırakın tabi siz. Hepiniz ayrımcısınız!
00:21
Tamam bazılarınız değil içinizden, biliyorum. lgbttiqqaap'yi ben de bugün öğrendim merak etmeyin. Daha uzunu varsa söyleyin gerekli eklemeleri yapayım.
Nasıl başlamayayım ki, gitti gönlümün efendisi, bitti bayramların en şanlısı, inek bayramı. Artık boynumda çanla gezemeyeceğim, forza tellak atkısını döner bıçağı gibi havada sallayamayacağım gerçeği beni derinden yaralıyor. Pazartesi günü hiçbir şey yokmuş gibi, bu bayram, onca güzel anı hiç yaşanmamış gibi derse gidecek olmak çok ağır geliyor. Ruhumun içinde bulunduğu bunalımı zannediyorum bir nebze tasvir edebildim.
Güzeldi, eğlenceliydi, anı doluydu. Taslaklarımda dün yazdığım ve masumiyet müzesinden birkaç alıntı içeren yayımlanmamış post bulunduğunu söylersem zannediyorum ne kadar güzel iki gün geçirdiğim anlaşılır. Bir dahaki yıl bayram yaklaştığında bu iki günü hatırlayacağım ve erasmusu güz dönemi yapmadığım için üzüleceğim, biliyorum. Ama belki güz dönemi polonyadaki eksili sıcaklıkları görünce çok da üzülmem.
Ama aşırı yorgunum, artık ders çalışmaya başlamam lazım. Gerçekliğe döndüm ve bu hiç hoşuma gitmiyor.
Kendimi biraz mutlu etmek için anahtarlığıma yeşil açma halkası taktım ve bu keyfimi yerine getirdi.
Forza Tellak.
***
00:15
Boğazım aşşırı ağrıyor bağırmaktan.
00:20
Son google aramam lgbttiqqaap, kopyalama değil alınteri, lgbti diyip bırakın tabi siz. Hepiniz ayrımcısınız!
00:21
Tamam bazılarınız değil içinizden, biliyorum. lgbttiqqaap'yi ben de bugün öğrendim merak etmeyin. Daha uzunu varsa söyleyin gerekli eklemeleri yapayım.
04 Mayıs, 2016
Magnetik rezonans görüntüleme
15:27
Karnım acıktı; ama mr çektireceğim için yemek yiyemiyorum. Mr'ı boşver git yemek ye diyenler anneye söylenmelik bahane de bulabilirse çok makbule geçer.vBir de yalnız geldiğimi annem henüz bilmiyor, o konu için de "anne herkesin işi gücü dersi sınavı ödevi var"dan farklı bahanelere ihtiyacım var. Bunları birçok kez kullandım.
Milyonlarca kişi -1. kat seviyesinde aç susuz bekliyoruz, neyse ki zaten sınırlı olan oturma yerleri konusunda, kendini yer vermek için sorumlu hissetmiyorum. Şarjım da az, bugün bitmez sevgili okur benden söylemesi.
15:51
16:00da olan randevum bana 17:00den önce gelmez. Bekle gör.
16:22
Hala blog yazabiliyorum. HALA!
16:30
Günlerdir süren özlem sona erdi ve birkaç dakika sonra içeri gireceğim. Bir hayalin gerçekleşmesi....
20:14
Bilekten iğne yapmak biraz şov bence.
15:51
16:00da olan randevum bana 17:00den önce gelmez. Bekle gör.
16:22
Hala blog yazabiliyorum. HALA!
16:30
Günlerdir süren özlem sona erdi ve birkaç dakika sonra içeri gireceğim. Bir hayalin gerçekleşmesi....
20:14
Bilekten iğne yapmak biraz şov bence.
03 Mayıs, 2016
13:38
Daha önce yazmıştım, tekrar söyleyeyim unutulmasın, küresel ve bölgesel siyaset dersini almamak için bu okula gelmekten vazgeçebilirdim. Öyle bir sevmemek, birazdan yaşayacağım öyle bir işkence...
14:25
Üçüncü dalga demokrasiden bahseden hoca ve kıbrıs yedidalga sahillerini hatırlayan ben...
15:18
Pamuğum, kağıt havlum, ıslak mendilim bitti ve makyaj temizleme suyum da bitiyor. Her şeyin aynı anda bitmek zorunda olmasından pek hoşlanmıyorum. Almayı unutarak yurda gidersem beni zor bir gece bekliyor demektir.
16:04
Soldiers at the state kitabını işliyoruz. Benim babam da asker diyim mi?
16:18
Demeyeceğim polemiğe girmemek için.
18:53
Hiç beklemediğim anda Roxanne çalmaya başladı, tabi ki communityi hatırladım. <3
00:08
Yarınki mr çekimini bir kez daha unutsam annem ne der sizce? Bence "olsun kızım sağlığından önemli mi?" der.
14:25
Üçüncü dalga demokrasiden bahseden hoca ve kıbrıs yedidalga sahillerini hatırlayan ben...
15:18
Pamuğum, kağıt havlum, ıslak mendilim bitti ve makyaj temizleme suyum da bitiyor. Her şeyin aynı anda bitmek zorunda olmasından pek hoşlanmıyorum. Almayı unutarak yurda gidersem beni zor bir gece bekliyor demektir.
16:04
Soldiers at the state kitabını işliyoruz. Benim babam da asker diyim mi?
16:18
Demeyeceğim polemiğe girmemek için.
18:53
Hiç beklemediğim anda Roxanne çalmaya başladı, tabi ki communityi hatırladım. <3
00:08
Yarınki mr çekimini bir kez daha unutsam annem ne der sizce? Bence "olsun kızım sağlığından önemli mi?" der.
02 Mayıs, 2016
Mayıs II
Anneme,
Bugün altı dersin ikisine girmediğimi,
Sınavlar yaklaşırken hastalandığımı,
Hasta olduğum halde yangın merdiveninde oturduğumu,
Yarın odtüye hasta hasta gideceğimi,
İnek bayramına, sınavlar öncesi dinlenmek yerine hasta halde katılacağımı
Söyleyen ispiyoncunun önde gidenidir.
Yangın merdiveninde pembe ışıklı ulus manzarası izleyip burayı özleyeceğiz temalı konuşma yaparken burnum aktığı ve peçetem olmadığı için içeri girmek zorunda kaldım. Kağıt havlum ve selpakım da bittiği için tuvalet kağıdı rulosunu ranzaya çıkardım, ona sarılarak uyumayı düşünüyorum.
Yarın bir çılgınlık yapıp kahvaltıya 9da kalkmayı düşünüyorduk; fakat ben hasta olduğum için normal saat 9.40'a kaydırdık tekrar. Şu kadarcık çılgınlığı bile yapamıyorum!!
29 Nisan, 2016
Bu blogda isyan var!
09:03
Kahvaltıda normalden fazla çeşit var ve çeşitler güzel. Ya bizim hakkımızda bizim farkında olmadığımız bir gerçeği biliyorlar ya da bizi öldürecekler? Başka bir ihtimal=yok.
09:27
Karnım doyduğuna göre şikayet edebilirim, "hocam üstümüz başımız gözleme koktu işimiz gücümüz var ya, biraz daha dikkat lütfen."
10:53
Boraboy'u özledim birazcık. Bu söylemimden ne zaman pişman olacağımla ilgili deneysel bir çalışma yapıyorum.
10:59
6 dakikadır pişman değilim. Boraboya gidip Samsun'u özlemek, Samsun'da Ankara'yı özlemek istiyorum. Evet bunları düşünüyorum şu dakikalarda. "Boraboyda olsam ne biçim de sıkılırdım."
15:35
Yurdun iki asansörü de -1'de ne yapıyor? -1'den çağırsam 7'den gelir ama.
16:01
Bu blogu yazarken genelde isyanlardayım ve bu moddayım, ona göre okursanız...
Kahvaltıda normalden fazla çeşit var ve çeşitler güzel. Ya bizim hakkımızda bizim farkında olmadığımız bir gerçeği biliyorlar ya da bizi öldürecekler? Başka bir ihtimal=yok.
09:27
Karnım doyduğuna göre şikayet edebilirim, "hocam üstümüz başımız gözleme koktu işimiz gücümüz var ya, biraz daha dikkat lütfen."
10:53
Boraboy'u özledim birazcık. Bu söylemimden ne zaman pişman olacağımla ilgili deneysel bir çalışma yapıyorum.
10:59
6 dakikadır pişman değilim. Boraboya gidip Samsun'u özlemek, Samsun'da Ankara'yı özlemek istiyorum. Evet bunları düşünüyorum şu dakikalarda. "Boraboyda olsam ne biçim de sıkılırdım."
15:35
Yurdun iki asansörü de -1'de ne yapıyor? -1'den çağırsam 7'den gelir ama.
16:01
Bu blogu yazarken genelde isyanlardayım ve bu moddayım, ona göre okursanız...
10:28
Bilen bilir içimde iflah olmaz bir aktivist var ve her zaman vita activayı savundum. florasanları ses yapan çalışma odasından başka bir yere geçmekte zerre tereddüt duymadım, yasak olsuğunu bilmeme rağmen.
Şimdi onlar düşünsün. Kahvaltıda salamlı yumurta vermelerinin cezasıdır belki bu?
13:12
Ankaray 2 dakika sonra gelecek, derse yetişip yetişememe belirsizliğinin dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum. yine atraksiyonlar yine koşturmalarla derse gitmemin sebebi güne salamlı yumurtayla başlamam sanırım.
13:35
Çay bile aldığım halde derse yetiştim, tebrikleri sdt dersinde kabul ediyorum.
15:13
Bugün bir arkadaşım büyük bir "gözüne noolmuş" tepkisi verdi. Ben de sorusunu iyelik eklerini değiştirerek ona sordum ama itiraf ediyim ilk aklıma gelen aylaynırımın aktığı ihtmali oldu. Fakat sonra bir gözümün diğerine göre daha kısık göründüğünü söyledi bir an için. Bugünkü Hayko Cepkin konseri bilinçaltına yansımış sanırım. Ne alakası var canım neden öyle olsun diyip kantine gittim. İlk defa duyuyormuş taktiğini öğretenlere selam olsun.
15:25
Arkadaşlar akıl tutulması ne demek ya, siyaset bilimi 2. Sınıf öğrencisiyim ve bu kadar sevmediğim başka bir tabir yok.
20:34
Dost'a girip üvercinka kitabından üvercinka şiirini okudum.
Allah affetsin.
00:20
Yangın merdivenini özlerim ileride, net söyleyeyim.
Bilen bilir içimde iflah olmaz bir aktivist var ve her zaman vita activayı savundum. florasanları ses yapan çalışma odasından başka bir yere geçmekte zerre tereddüt duymadım, yasak olsuğunu bilmeme rağmen.
Şimdi onlar düşünsün. Kahvaltıda salamlı yumurta vermelerinin cezasıdır belki bu?
13:12
Ankaray 2 dakika sonra gelecek, derse yetişip yetişememe belirsizliğinin dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum. yine atraksiyonlar yine koşturmalarla derse gitmemin sebebi güne salamlı yumurtayla başlamam sanırım.
13:35
Çay bile aldığım halde derse yetiştim, tebrikleri sdt dersinde kabul ediyorum.
15:13
Bugün bir arkadaşım büyük bir "gözüne noolmuş" tepkisi verdi. Ben de sorusunu iyelik eklerini değiştirerek ona sordum ama itiraf ediyim ilk aklıma gelen aylaynırımın aktığı ihtmali oldu. Fakat sonra bir gözümün diğerine göre daha kısık göründüğünü söyledi bir an için. Bugünkü Hayko Cepkin konseri bilinçaltına yansımış sanırım. Ne alakası var canım neden öyle olsun diyip kantine gittim. İlk defa duyuyormuş taktiğini öğretenlere selam olsun.
15:25
Arkadaşlar akıl tutulması ne demek ya, siyaset bilimi 2. Sınıf öğrencisiyim ve bu kadar sevmediğim başka bir tabir yok.
20:34
Dost'a girip üvercinka kitabından üvercinka şiirini okudum.
Allah affetsin.
00:20
Yangın merdivenini özlerim ileride, net söyleyeyim.
28 Nisan, 2016
11:23
Anayasaya gitmedim, eminim şaşırtıcı olmamıştır.
Anayasaya gitmedim, eminim şaşırtıcı olmamıştır.
27 Nisan, 2016
21-22 şiirleri
21-22 saatlerinin sonuna geldiğimize göre, şimdi haber bültenine geçebiliriz:
Bugün aylaynırım dehşetli güzel oldu, o yüzden makyajımı temizlemem gerektiği halde ayna karşısında oturmuş kendimi izliyor bir yandan da kahve içiyorum. Çünkü artık bildiğiniz üzre kendini şımartmayı seven bir insanım ve karamelli latteye asla hayır diyemiyorum. Güzel bir gece, puanım oldukça yüksek.
Güzel şeyler de oluyor.
Ha bu arada yarın sabah sekiz buçukta anayasa dersine gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyorum, hocanın anlatışını seviyorum; ama hem notlarım tam hem çok erken hem de esprisine kadar aynı anlatıyor. Laiklik tartışmaları hakkında yorumlarını çok merak ediyorum, belki yapar. Onun için giderim belki. Gideceğim diğer ders de zaten 10 buçukta. Her türkü uykumu alamayacağım nasılsa.
Yarın güzel bir gün olacak?
01:07
Arkadaşlar yukarıdan erkek sesi geliyor? Arkadaşlar burası kız yurdu? Arkadaşlar??
Bugün aylaynırım dehşetli güzel oldu, o yüzden makyajımı temizlemem gerektiği halde ayna karşısında oturmuş kendimi izliyor bir yandan da kahve içiyorum. Çünkü artık bildiğiniz üzre kendini şımartmayı seven bir insanım ve karamelli latteye asla hayır diyemiyorum. Güzel bir gece, puanım oldukça yüksek.
Güzel şeyler de oluyor.
Ha bu arada yarın sabah sekiz buçukta anayasa dersine gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyorum, hocanın anlatışını seviyorum; ama hem notlarım tam hem çok erken hem de esprisine kadar aynı anlatıyor. Laiklik tartışmaları hakkında yorumlarını çok merak ediyorum, belki yapar. Onun için giderim belki. Gideceğim diğer ders de zaten 10 buçukta. Her türkü uykumu alamayacağım nasılsa.
Yarın güzel bir gün olacak?
01:07
Arkadaşlar yukarıdan erkek sesi geliyor? Arkadaşlar burası kız yurdu? Arkadaşlar??
25 Nisan, 2016
Birkaç günde bir post
Sevgili blog okuyucularım,
Eminim ki son zamanlarda yaptıklarımı hepiniz çok merak ediyorsunuz. Tüm sosyal medya linklerimden defalarca sordunuz. O yüzden sizi aydınlatmak istiyor, bu blog yazısını hazırlıyorum. Karanlık yurt odamdaki ranzanın üstündeki yatağımda boş aysti kutularıyla çaresizce bloglar yazıyor olduğum gibi bir düşünce kimsenin aklından geçmiyordur tabi ki.
Neler yapıyorum? Hayatımla Orange Country sahillerinde yaşayan gençlerin eğlence ve maceralarına yer veriyor, her haftasonu bir yerlere koşturuyor, erken kalkıp sabah sporunu yaptıktan sonra güne başlıyorum. Bu söylediklerimin bir kısmında doğruluk payı ver ve siz hangilerinde olduğunu biliyorsunuz.
Eurosima vardı. Avrupa Parlamentosu'nun liberal parti delegesi olarak ölü mülteci bedenleri üzerinden kendimden tiksinerek siyaset yaptım. Elbette ki Yunanistan Ekonomik Krizi'ni konuşurken ekonomiye katılmak isteyip de şimdiye kadar fırsat bulamamış kadınları ve mülteci kadınların sorunlarını da unutmadım. Her sabah 7de uyanmak ve akşam 6ya kadar Yunanlılar ya da mülteciler konusunu konuşmak yorucu olsa ve giydiğimiz formal kıyafetler ile topuklu ayakkabılar rahatsızlık verse de role playing gameleri sevdiğimi bir kez daha fark ettim. Akşamları yemeğin ucuzunu arıyor olmamız hiç önemli değil konferansta, çünkü o sırada kendisi de para içinde yüzdüğü halde diğer delegeleri elitistlikle suçlayan bir liberalim.
Bir gün rpgleri bırakacağımı söylemiştim Uğurcan Abi'ye. O da "RPG bırakılmaz; çünkü olduğundan farklı kişi olma isteği hiç bitmez." demişti. Bunun bir adım ilerisi mi mun konferansları, henüz bilemiyorum.
Söylemeden geçemeyeceğim, birisi konferansta küçük bir çocuk gibi göründüğümü buna rağmen büyük biri gibi tartıştığımı söyledi. En makyajlı halimle ve en resmi kıyafetlerimle ve topuklu ayakkabılar ile gittim ben o konferansa?
Uzun zamandır yazdığım "Sevgili Günlük" tadında postlardan farklı bir şeyler oldu bugün. Bazen insanın içini dökme ihtiyacı oluyor sanırım. Neden böyle oldu hiç bilmiyorum, oysa hayatımda her şey yolunda ve eskisi gibi devam ediyor.
Eminim ki son zamanlarda yaptıklarımı hepiniz çok merak ediyorsunuz. Tüm sosyal medya linklerimden defalarca sordunuz. O yüzden sizi aydınlatmak istiyor, bu blog yazısını hazırlıyorum. Karanlık yurt odamdaki ranzanın üstündeki yatağımda boş aysti kutularıyla çaresizce bloglar yazıyor olduğum gibi bir düşünce kimsenin aklından geçmiyordur tabi ki.
Neler yapıyorum? Hayatımla Orange Country sahillerinde yaşayan gençlerin eğlence ve maceralarına yer veriyor, her haftasonu bir yerlere koşturuyor, erken kalkıp sabah sporunu yaptıktan sonra güne başlıyorum. Bu söylediklerimin bir kısmında doğruluk payı ver ve siz hangilerinde olduğunu biliyorsunuz.
Eurosima vardı. Avrupa Parlamentosu'nun liberal parti delegesi olarak ölü mülteci bedenleri üzerinden kendimden tiksinerek siyaset yaptım. Elbette ki Yunanistan Ekonomik Krizi'ni konuşurken ekonomiye katılmak isteyip de şimdiye kadar fırsat bulamamış kadınları ve mülteci kadınların sorunlarını da unutmadım. Her sabah 7de uyanmak ve akşam 6ya kadar Yunanlılar ya da mülteciler konusunu konuşmak yorucu olsa ve giydiğimiz formal kıyafetler ile topuklu ayakkabılar rahatsızlık verse de role playing gameleri sevdiğimi bir kez daha fark ettim. Akşamları yemeğin ucuzunu arıyor olmamız hiç önemli değil konferansta, çünkü o sırada kendisi de para içinde yüzdüğü halde diğer delegeleri elitistlikle suçlayan bir liberalim.
Bir gün rpgleri bırakacağımı söylemiştim Uğurcan Abi'ye. O da "RPG bırakılmaz; çünkü olduğundan farklı kişi olma isteği hiç bitmez." demişti. Bunun bir adım ilerisi mi mun konferansları, henüz bilemiyorum.
Söylemeden geçemeyeceğim, birisi konferansta küçük bir çocuk gibi göründüğümü buna rağmen büyük biri gibi tartıştığımı söyledi. En makyajlı halimle ve en resmi kıyafetlerimle ve topuklu ayakkabılar ile gittim ben o konferansa?
Uzun zamandır yazdığım "Sevgili Günlük" tadında postlardan farklı bir şeyler oldu bugün. Bazen insanın içini dökme ihtiyacı oluyor sanırım. Neden böyle oldu hiç bilmiyorum, oysa hayatımda her şey yolunda ve eskisi gibi devam ediyor.
16 Nisan, 2016
07:58
Kaloriferlerin yandığı bu sıcak günde yurttan çıkmak istemiyorum.
08:04
Ankaray durağındayım. Yapmak istediğimin tam tersini yapmak zorunda olduğum bir günden merhaba. Birtakım öğrencilere ingilizce anlatacağım. İyi de ben ingilizce bilmiyorum ki.
23:58
Yarın ders var gitme diyenler?
Gitme diyen kendi gitmesin, yarın ben gidiyorum. By
Kaloriferlerin yandığı bu sıcak günde yurttan çıkmak istemiyorum.
08:04
Ankaray durağındayım. Yapmak istediğimin tam tersini yapmak zorunda olduğum bir günden merhaba. Birtakım öğrencilere ingilizce anlatacağım. İyi de ben ingilizce bilmiyorum ki.
23:58
Yarın ders var gitme diyenler?
Gitme diyen kendi gitmesin, yarın ben gidiyorum. By
14 Nisan, 2016
11:58
Eski converselerimde kimin gözü kaldıysa ve onun eski sıfatına düşmesine neden olduysa derhal burayı terk etsin. Akşama yeni ayakkabı almam lazım, ayakkabıya para verdiğim bir hayat yaşamak istemiyorum oysa ki.
Bir de zaten altı ay öncesinden randevusunu aldığım mr çekimini kaçırdım. Anneme kontrole gittim diyip gitmesem mi.
12:02
Şaka şaka anneme çoktan söyledim, atraksiyona gerek yok.
12:30
Banka kartıma atm el koydu, bu havada botla geziyorum. Daha ne kadar berbatlaşacak bugün, bekliyorum. Daha ölmedim.
16:21
Ayakkabı almaya gidiyorum. Fiş almazsam kaça olur onu soracağım.
22:07
Fiş almayınca olmuyormuş arkadaşlar ama zaten beğenemedim, başka mağazalara da bakacağım. 50 liraya elbise 139 liraya pantolon beğendim ve sonuç olarak hiçbir şey almadan döndüm.
Eski converselerimde kimin gözü kaldıysa ve onun eski sıfatına düşmesine neden olduysa derhal burayı terk etsin. Akşama yeni ayakkabı almam lazım, ayakkabıya para verdiğim bir hayat yaşamak istemiyorum oysa ki.
Bir de zaten altı ay öncesinden randevusunu aldığım mr çekimini kaçırdım. Anneme kontrole gittim diyip gitmesem mi.
12:02
Şaka şaka anneme çoktan söyledim, atraksiyona gerek yok.
12:30
Banka kartıma atm el koydu, bu havada botla geziyorum. Daha ne kadar berbatlaşacak bugün, bekliyorum. Daha ölmedim.
16:21
Ayakkabı almaya gidiyorum. Fiş almazsam kaça olur onu soracağım.
22:07
Fiş almayınca olmuyormuş arkadaşlar ama zaten beğenemedim, başka mağazalara da bakacağım. 50 liraya elbise 139 liraya pantolon beğendim ve sonuç olarak hiçbir şey almadan döndüm.
07 Nisan, 2016
Nisanın 7si
11:17
Snapchatte siyah ve beyaz boya elde etmeyi öğrendim. Gerçekten derin bir yaraydı yoklukları. Fakat bunu öğrenmeye harcadığım sürede siyaset, yönetim falan gibi bir şeylere dair bir şeyler öğrensem öğleden sonra daha şey olabilirdi...
Çıkışta sinemaya gidiyim mi? Gidebilirim.
01:10
Fangirlü olduğum Alison Brie için Search Party'i izledim. Yalan olmasın Krysten Ritter'ın olması da bi etken ama çok azıcık vardı o. Ya zaten sıkıcıydı fangirllük için yaşım geçti sanırım. Gideyim de Mad Men izleyeyim ya da. Ya da Dont Trust The Bitch In Apartment ..(buradaki sayıyı unuttum.)
Snapchatte siyah ve beyaz boya elde etmeyi öğrendim. Gerçekten derin bir yaraydı yoklukları. Fakat bunu öğrenmeye harcadığım sürede siyaset, yönetim falan gibi bir şeylere dair bir şeyler öğrensem öğleden sonra daha şey olabilirdi...
Çıkışta sinemaya gidiyim mi? Gidebilirim.
01:10
Fangirlü olduğum Alison Brie için Search Party'i izledim. Yalan olmasın Krysten Ritter'ın olması da bi etken ama çok azıcık vardı o. Ya zaten sıkıcıydı fangirllük için yaşım geçti sanırım. Gideyim de Mad Men izleyeyim ya da. Ya da Dont Trust The Bitch In Apartment ..(buradaki sayıyı unuttum.)
06 Nisan, 2016
6 nisan
11:23
Bugünkü sınavdan kalacakmışım gibi bir his var içimde. Geçen dönemden sonra alışmam gerekirdi; ama her şey o kadar yabancı ki... Cümledeki noktalı virgülü dahi doğru yere koydum, öyle bir can sıkıntısı.
13:39
Sınavım kötü geçerse kendime 80 liraya çanta aliyim mi
13:40
Şaka şaka 80 liraya ne çantası çekçekli bavul alınır o paraya.
Her güneşli havada olduğu gibi bugün de Tunalıya gitmek istiyorum. Yarın sınavım yokmuşçasına...
13:45
Sınava 15 dakika var herkes umutsuzca İKTİSAT EZBERLEMEYE çalışıyor. Bu duruma düşürenlerin abv.
18:11
Yarın sınavım yokmuşçasına community izledim. Kendime yaptığım en güzel yatırım.
Son bölümde ağlayan olmuş mudur? :(
19:45
Gençlerin bahçede attığı şen kahkahalar beşinci kattaki odama geliyorsa gideyim de ders çalışayım demek ki.
Bugünkü sınavdan kalacakmışım gibi bir his var içimde. Geçen dönemden sonra alışmam gerekirdi; ama her şey o kadar yabancı ki... Cümledeki noktalı virgülü dahi doğru yere koydum, öyle bir can sıkıntısı.
13:39
Sınavım kötü geçerse kendime 80 liraya çanta aliyim mi
13:40
Şaka şaka 80 liraya ne çantası çekçekli bavul alınır o paraya.
Her güneşli havada olduğu gibi bugün de Tunalıya gitmek istiyorum. Yarın sınavım yokmuşçasına...
13:45
Sınava 15 dakika var herkes umutsuzca İKTİSAT EZBERLEMEYE çalışıyor. Bu duruma düşürenlerin abv.
18:11
Yarın sınavım yokmuşçasına community izledim. Kendime yaptığım en güzel yatırım.
Son bölümde ağlayan olmuş mudur? :(
19:45
Gençlerin bahçede attığı şen kahkahalar beşinci kattaki odama geliyorsa gideyim de ders çalışayım demek ki.
04 Nisan, 2016
04.04.2016
18:42
Yarın önemli bir sınavım var ve hiç ders çalışmak istemiyorum.
18:54
289 liralık bir parfüm beğendim markafonide. hımm gittikçe ilginçleşiyor, bakalım daha neler beğeneceğim.
Yarın önemli bir sınavım var ve hiç ders çalışmak istemiyorum.
18:54
289 liralık bir parfüm beğendim markafonide. hımm gittikçe ilginçleşiyor, bakalım daha neler beğeneceğim.
03 Nisan, 2016
3 nisan
20:24
Ders çalışmak istemediğim için çalışmıyorum. İşte ben böyle serseriyim!
Ders çalışmak istemediğim için çalışmıyorum. İşte ben böyle serseriyim!
02 Nisan, 2016
01 Nisan, 2016
Nisan 1
13:38
2009'dan beri her kıyafetime uyar diyerek aldığım ve hiçbir kıyafetime uymayan fularım bugünkü kıyafetime uydu. Bence bu sınavımın güzel geçeceğinin işareti.
2009'dan beri her kıyafetime uyar diyerek aldığım ve hiçbir kıyafetime uymayan fularım bugünkü kıyafetime uydu. Bence bu sınavımın güzel geçeceğinin işareti.
30 Mart, 2016
30.03.2016
12:03
Bugün sınav çıkışı Hatıralın Masumiyetine git, izlemeden ölme diyenler fav.
13:22
Çok kararsızım. Büyülü fenere gidip ölmek de istemiyom ama... Bakalım.
13:22
Çok kararsızım. Büyülü fenere gidip ölmek de istemiyom ama... Bakalım.
26 Mart, 2016
27 Mart
07:54
Kaybettiğimi sandığım siyah lastik tokam bir süredir giymediğim montumun cebinden çıktı. Böyle küçük sürprizleri severim. İşin kötü tarafı converse giydim ve yağmurlu gibi hava. Kötü sürprizlerden hoşlanmam.
Koşmak suretiyle Ankaray'a yetiştim. En iyi haber buydu ve sona sakladım. 09:00'da Çayyolu'nda olur muyum?
07:58
Ankaraydaki saatler ileri alınmış. İşini hakkıyla yapan insanları ve verdiğim oyun karşılığını almayı seviyorum.
08:30
Metroya otuz saniyeyle yetiştim ve indiğimde yürümeyi planlarken aktarma yapacağım otobüsün durakta beklediğini gördüm. Harika ötesi ilerliyor her şey.
21:02
Ders çalışmak istemiyorum ama için rahat etmiyor. Çalıştım falan ama yarınki dersten kalırsam onu bir daha almaya gücüm yok aşırı sıkıcı.. Koca bir starbucks bardağı kahve yaptım. (Evet starbucks bardağım var. Uğurcan abi aldı.) kahvem bitince çalışmayı bırakıyorum. Yarın tekrar yaparım zaten.
21:02
Ders çalışmak istemiyorum ama için rahat etmiyor. Çalıştım falan ama yarınki dersten kalırsam onu bir daha almaya gücüm yok aşırı sıkıcı.. Koca bir starbucks bardağı kahve yaptım. (Evet starbucks bardağım var. Uğurcan abi aldı.) kahvem bitince çalışmayı bırakıyorum. Yarın tekrar yaparım zaten.
Dünya ölmeme günü
12:05
Bugünün dünya ölmeme günü olduğunun farkında olarak yaşayın rica edeceğim. Ben mesela 11:30'dan beri çalışma salonunda ders çalışarak anıyorum bu günü.
Suyum bitti ayrıca. Normalde her gün markete gittiğim halde bugün gitmek zorunda olduğum için hiç canım istemiyor. Ama gitmişken sandalyeme minder de alacağım. Hiçbir yerde artık bulunmayan demir sandalye dolu çünkü bizim yurt.
Teşekkürler yurt.
15:17
İnanılmaz. Hayatımda hiç markete gitmemeyi bu kadar çok isteyip bu kadar çok markete gitmek zorunda olmamıştım.
15:39
Ya markete gittim ama o minderler sandalyeye bağlanmıyormuş, almadım o yüzden, otururken kayar rahat olmaz diye. Keşke sandalyeye bağlansalardı. Başka yerden alırım artık görürsem. Dışarı çıktığım da yok ya..
21:35
Çalışma salonunda yönetsel bir sorun tespit ettim, biraz da koyun olmakla ilgili: Işıklardan kaynaklı acayip bir ses var ama kimse de çıkıp aga bu nedir demiyor, herkes duymayıp çalışmaya çalışıyor.
Ben de onlardan biriyim.
21:55
Vita activa!
Salonumu değiştirdim. İçimde iflah olmaz bir aktivist var bilen bilir.
22:28
Geçen yılın sorularına göre pazartesi günkü sınavdan geçerim gibi duruyor. 10 numara bir gün şu dünya ölmeme günü. Keyfim yerine geldi. Çarşambanın sınavına çalışayım biraz da.
22:33
Keyfim yerinde olduğu için binnaz dinliyorum. Kendimi şımartmayı sevdiğimi söylemiştim.
Bugünün dünya ölmeme günü olduğunun farkında olarak yaşayın rica edeceğim. Ben mesela 11:30'dan beri çalışma salonunda ders çalışarak anıyorum bu günü.
Suyum bitti ayrıca. Normalde her gün markete gittiğim halde bugün gitmek zorunda olduğum için hiç canım istemiyor. Ama gitmişken sandalyeme minder de alacağım. Hiçbir yerde artık bulunmayan demir sandalye dolu çünkü bizim yurt.
Teşekkürler yurt.
15:17
İnanılmaz. Hayatımda hiç markete gitmemeyi bu kadar çok isteyip bu kadar çok markete gitmek zorunda olmamıştım.
15:39
Ya markete gittim ama o minderler sandalyeye bağlanmıyormuş, almadım o yüzden, otururken kayar rahat olmaz diye. Keşke sandalyeye bağlansalardı. Başka yerden alırım artık görürsem. Dışarı çıktığım da yok ya..
21:35
Çalışma salonunda yönetsel bir sorun tespit ettim, biraz da koyun olmakla ilgili: Işıklardan kaynaklı acayip bir ses var ama kimse de çıkıp aga bu nedir demiyor, herkes duymayıp çalışmaya çalışıyor.
Ben de onlardan biriyim.
21:55
Vita activa!
Salonumu değiştirdim. İçimde iflah olmaz bir aktivist var bilen bilir.
22:28
Geçen yılın sorularına göre pazartesi günkü sınavdan geçerim gibi duruyor. 10 numara bir gün şu dünya ölmeme günü. Keyfim yerine geldi. Çarşambanın sınavına çalışayım biraz da.
22:33
Keyfim yerinde olduğu için binnaz dinliyorum. Kendimi şımartmayı sevdiğimi söylemiştim.
25 Mart, 2016
25.03.2016
14:04
Yemekte irmik helvası vardı. Masama selamsız sabahsız oturup ağzını şapırdatarak yemek yiyen teyze bile moralimi bozamadı. Ama tatlının yağlı oluşu sebebiyle çok beğenmemem bozdu. Yine de fena değil bir yemek molasıydı. Ders çalışmaktan iyidir sonuçta.
14:35
Çalışma odasına(-1) şalımı odamda(5. Kat) unutarak indim. O olmadan kendimi sıcakta ve güvenli hissedemem. Bu dayanabileceğimin fazlası...
16:46
12de çamaşır asmıştım kurumuş mudur acaba? Bu arada sabah 8de çamaşır verirken pijamayla indim ve bir sürü insanla karşılaştım. Demek ki %30 değilmiş ihtimal.
18:26
Oda arkadaşım yarım saat boyunca yemeğe inmek için hazırlandı. Bari ben de bir eyeliner çekiyim üzerimde çevre baskısı var.
18:52
Eyeliner falan çekmicem bıktım bu karma yurdun çilesinden.
01:15
Birkaç nedenin birleşip beni bir patikaya sokması sonucu, hayatımda her şey yolunda gitseydi adını bile duymayacağım bir adamın kitabını okuyorum. Tesadüflere inanmam. Cümlenin akışına uydu mu emin değilim. Uyuyup yarın mı devam edeyim? Ama iki ölçek kahve içtiğim için uykum yok uyuyamam da.
Yemekte irmik helvası vardı. Masama selamsız sabahsız oturup ağzını şapırdatarak yemek yiyen teyze bile moralimi bozamadı. Ama tatlının yağlı oluşu sebebiyle çok beğenmemem bozdu. Yine de fena değil bir yemek molasıydı. Ders çalışmaktan iyidir sonuçta.
14:35
Çalışma odasına(-1) şalımı odamda(5. Kat) unutarak indim. O olmadan kendimi sıcakta ve güvenli hissedemem. Bu dayanabileceğimin fazlası...
16:46
12de çamaşır asmıştım kurumuş mudur acaba? Bu arada sabah 8de çamaşır verirken pijamayla indim ve bir sürü insanla karşılaştım. Demek ki %30 değilmiş ihtimal.
18:26
Oda arkadaşım yarım saat boyunca yemeğe inmek için hazırlandı. Bari ben de bir eyeliner çekiyim üzerimde çevre baskısı var.
18:52
Eyeliner falan çekmicem bıktım bu karma yurdun çilesinden.
01:15
Birkaç nedenin birleşip beni bir patikaya sokması sonucu, hayatımda her şey yolunda gitseydi adını bile duymayacağım bir adamın kitabını okuyorum. Tesadüflere inanmam. Cümlenin akışına uydu mu emin değilim. Uyuyup yarın mı devam edeyim? Ama iki ölçek kahve içtiğim için uykum yok uyuyamam da.
24 Mart, 2016
24.03.2016
13:15
Dün aynı gün hem alttan aldığım dersin sınavına girdim hem birinci dönem kaldığım, alttan aldığımla abi kardeş olan dersin ikincisinin sınavına girdim. Şimdi de sınava gitmek için hazırlanıyorum, akşam dört gibi 507 numaralı odamın ranzalı yatağının üst katında taziyeleri kabul edeceğim
15:40
Sıradaki sınavım için iyi dilekleri ranzalı yatağımın üst katında kabule başladım.
20:51
Her şey normal seyrinde devam etse apolitik olurdum, şu anki hale bak.
01:03
Yarın çamaşır yıkatmam lazım bu yüzden sekiz buçukta uyanacağım. Anneniz işleri arasında çamaşır yıkamayı sayınca "yaa anne napıyosun sanki makine yıkıyo" mu diyorsunuz? Demeyin rica ediciğim. Neyse ki annem blogumu takip etmiyor. Samsunda yukarıdaki cümleyi hunharca kuracağım ve sonra annem çamaşır asma görevini misilleme yaparak bana verdiğinde kaderime ağlayacağım. İyi geceler uykum geldiğinden biraz böyle bir yazı yazdım niyeyse. Ders çalışıyordum. Tiksindiğim bir derse. Midem bulanıyor o yüzden, ranzaya çıkmadan tuvalete gidip kusiyim sonra inmek zor oluyor.
By
Not: umarım ben bu satırları yazdığım için miden bulanacak kadar hassas değilsindir sevgili okur.
01:09
Asansörde bir kız elinde köfte ekmek ve ayranla odasına çıkıyordu. Üstelik inerken iyi akşamlar dedi. Bizim için gece, uyuyacağız biz diyip kafasına kalem attım. İyi yapmış mıyım?
01:27
Yarın sınavım olmadığı için öğlene kadar uyuyup akşama kadar film izleyeceğim.
Şaka şaka pazartesi günkü sınava çalışıp kendimi şımartmak için en fazla orduevinde yemek yerim. Bizimki de böyle bir hayat.
01:29
Yarın çamaşırhaneye pijamayla ineyim mi? Birinin beni görme ihtimali %30 falan. Bu riski almaya değer mi bilmiyorum ama şu an halihazırda uyumadığım için yarın çamaşır verdikten sonra gelip uyuyacağım demek oluyor bu. Bence almaya değer bir risk.
01:51
Bob dylan dinliyorum ve şarkı bitsin uyuyacağım. Bir geceyi olabilecek en iyi biçimde bitiriyorum. Güne puanım +1
Dün aynı gün hem alttan aldığım dersin sınavına girdim hem birinci dönem kaldığım, alttan aldığımla abi kardeş olan dersin ikincisinin sınavına girdim. Şimdi de sınava gitmek için hazırlanıyorum, akşam dört gibi 507 numaralı odamın ranzalı yatağının üst katında taziyeleri kabul edeceğim
15:40
Sıradaki sınavım için iyi dilekleri ranzalı yatağımın üst katında kabule başladım.
20:51
Her şey normal seyrinde devam etse apolitik olurdum, şu anki hale bak.
01:03
Yarın çamaşır yıkatmam lazım bu yüzden sekiz buçukta uyanacağım. Anneniz işleri arasında çamaşır yıkamayı sayınca "yaa anne napıyosun sanki makine yıkıyo" mu diyorsunuz? Demeyin rica ediciğim. Neyse ki annem blogumu takip etmiyor. Samsunda yukarıdaki cümleyi hunharca kuracağım ve sonra annem çamaşır asma görevini misilleme yaparak bana verdiğinde kaderime ağlayacağım. İyi geceler uykum geldiğinden biraz böyle bir yazı yazdım niyeyse. Ders çalışıyordum. Tiksindiğim bir derse. Midem bulanıyor o yüzden, ranzaya çıkmadan tuvalete gidip kusiyim sonra inmek zor oluyor.
By
Not: umarım ben bu satırları yazdığım için miden bulanacak kadar hassas değilsindir sevgili okur.
01:09
Asansörde bir kız elinde köfte ekmek ve ayranla odasına çıkıyordu. Üstelik inerken iyi akşamlar dedi. Bizim için gece, uyuyacağız biz diyip kafasına kalem attım. İyi yapmış mıyım?
01:27
Yarın sınavım olmadığı için öğlene kadar uyuyup akşama kadar film izleyeceğim.
Şaka şaka pazartesi günkü sınava çalışıp kendimi şımartmak için en fazla orduevinde yemek yerim. Bizimki de böyle bir hayat.
01:29
Yarın çamaşırhaneye pijamayla ineyim mi? Birinin beni görme ihtimali %30 falan. Bu riski almaya değer mi bilmiyorum ama şu an halihazırda uyumadığım için yarın çamaşır verdikten sonra gelip uyuyacağım demek oluyor bu. Bence almaya değer bir risk.
01:51
Bob dylan dinliyorum ve şarkı bitsin uyuyacağım. Bir geceyi olabilecek en iyi biçimde bitiriyorum. Güne puanım +1
22 Mart, 2016
22.03.2016
13:02
İnternet çok iyi. Yarınki sınavlara çalışmayıp dizi mi izlesem?
16:16
Gündem dikkatimi toplayabilmem için fazla yoğun. Yarın gireceğim iki dersten de daha önce kaldım, sanırım alıştım.
Yoo dostum yoo, hemen karamsarlığa düşmemeliyim. Şimdi kadar çalışmıştım.
Of iki yanımdaki melek de konuşuyor. Ve benim içim sıkılıyor. Yeter.
19:41
Kendime sıcak çikolata yaptım oysa canım sıcak çikolata istemiyordu. Bunu yapma sebebim yemekten sonraki derse başlama süremi uzatmaktı. Bazen rasyonel davranmıyorum ve bu beni çok üzüyor.
22:50
Ellerim tutmuyor. Midem bulanıyor. Oda arkadaşım sanırım bakteri ya da virüs her neyse bulaştırdı ve hasta oluyorum. Yapmak istediğim uyumakken elmalı çay içerek ders çalışıyorum. Canım çikolata bile istemiyor üstelik %27 antep fıstıklı olanından olmasına rağmen.
İnternet çok iyi. Yarınki sınavlara çalışmayıp dizi mi izlesem?
16:16
Gündem dikkatimi toplayabilmem için fazla yoğun. Yarın gireceğim iki dersten de daha önce kaldım, sanırım alıştım.
Yoo dostum yoo, hemen karamsarlığa düşmemeliyim. Şimdi kadar çalışmıştım.
Of iki yanımdaki melek de konuşuyor. Ve benim içim sıkılıyor. Yeter.
19:41
Kendime sıcak çikolata yaptım oysa canım sıcak çikolata istemiyordu. Bunu yapma sebebim yemekten sonraki derse başlama süremi uzatmaktı. Bazen rasyonel davranmıyorum ve bu beni çok üzüyor.
22:50
Ellerim tutmuyor. Midem bulanıyor. Oda arkadaşım sanırım bakteri ya da virüs her neyse bulaştırdı ve hasta oluyorum. Yapmak istediğim uyumakken elmalı çay içerek ders çalışıyorum. Canım çikolata bile istemiyor üstelik %27 antep fıstıklı olanından olmasına rağmen.
11 Mart, 2016
21:34
Ne giyeceğimi hala bilmiyorum fakat füsun küpelerimi takacağımı biliyorum.
10 Mart, 2016
10.03.2016
18:17
Bilen bilir cumartesileri Orhan Pamuk'un imza gününe geleceği perşembelerde moralimin bozulması imkansıza yakındır. ^____^ Gidip Füsun küpelerimi silerek parlatayım. Yoksa sevinçten camdan atlayacağım.
18:22
YA BEN NE GİYCEM!!
18:25
Televizyonda Orhan Pamuk haberi gördüm. Daha ne kadar güzelleşebilir bugün¿
Bilen bilir cumartesileri Orhan Pamuk'un imza gününe geleceği perşembelerde moralimin bozulması imkansıza yakındır. ^____^ Gidip Füsun küpelerimi silerek parlatayım. Yoksa sevinçten camdan atlayacağım.
18:22
YA BEN NE GİYCEM!!
18:25
Televizyonda Orhan Pamuk haberi gördüm. Daha ne kadar güzelleşebilir bugün¿
09 Mart, 2016
9 mart
23:18
Çayı kahveye tercih ettim. Çünkü rasyonel bir bireyim ve hayattaki tek amacım marjinal faydamı nasıl maksimize edeceğimi bulmak.
Çayı kahveye tercih ettim. Çünkü rasyonel bir bireyim ve hayattaki tek amacım marjinal faydamı nasıl maksimize edeceğimi bulmak.
04 Mart, 2016
^___^
19:13
Muazzam bir gün.
Bugün kendime bir iyilik yaptım ve yemeği yurtta yemek yerine orduevinde yedim.
Sabah kütüphanede ders çalıştığım için akşam film izleme hakkım var.
Hemen yurtta kullanmanın yasak olduğu ketılımda su ısıtıp kahve yapıp içerken izleyeceğim. Umarım o sırada uyuyakalır sabaha kadar uyurum.
Muazzam plan.
Muazzam bir gün.
Bugün kendime bir iyilik yaptım ve yemeği yurtta yemek yerine orduevinde yedim.
Sabah kütüphanede ders çalıştığım için akşam film izleme hakkım var.
Hemen yurtta kullanmanın yasak olduğu ketılımda su ısıtıp kahve yapıp içerken izleyeceğim. Umarım o sırada uyuyakalır sabaha kadar uyurum.
Muazzam plan.
29 Şubat, 2016
Bahar. Oda arkadaşımdır.
00:52
Baharın ilk günü.
Eminim harika geçecek.
bu kadar olumlu başladığım her günü bedbaht bitirmeme üzülen var mı?
01:22
Yangın merdiveni baya soğuktu. Çıkmayın.
Yarın sevmediğim ders ve sevdiğim hocanın dersi var.
Kahvaltıya kalkmayıp öğlen kahvaltı yapacağız.
Hayatımdan satır başları bunlar.
Bazen yıllardır blog yazıyor olmak çok garip geliyor fakat şu anda sırası değil. Yangın merdiveninden ötürü üzünçlü konulara girmeye gerek yok neticede.
Bu sefer gerçekten iyi geceler.
11:26
Eyelinerım mükemmel oldu, bahara güzel bir başlangıç. ^_^
13:16
Geç kalırsam hoca derse almaz ama moral bozmak yok.
21:28
Sabaha kadar ders çalışacağım. Bana inananlar fav.
22:01
Uykum geldi.
22:25
Acıktım.
22:52
Bir öğrenci yurdunun beşinci katı altıya bağlayan merdivenlerinde oturmuş elma yiyorum. Hayatımın hiçbir döneminde böyle bir sahne hayal etmemiştim. Karşımda biri erkek arkadaşıyla konuşuyor.
22:55
Benden rahatsız oldu ve konuşmasına muhtemelen yangın merdiveninde devam ediyor. Ne zararım vardıysa...
23:06
Aslında çalışma odası çok soğuk ama gördüğünüz gibi şikayet etmiyor ve çalışıyorum.
23:46
22:52'de yenen elma mide ağrıtır mı? Gencecik insanım böyle ufak şeylerden midemin ağrımaması gerekir.
Baharın ilk günü mide ağrısıyla bitiyor. Aman ne güzel.
Baharın ilk günü.
Eminim harika geçecek.
bu kadar olumlu başladığım her günü bedbaht bitirmeme üzülen var mı?
01:22
Yangın merdiveni baya soğuktu. Çıkmayın.
Yarın sevmediğim ders ve sevdiğim hocanın dersi var.
Kahvaltıya kalkmayıp öğlen kahvaltı yapacağız.
Hayatımdan satır başları bunlar.
Bazen yıllardır blog yazıyor olmak çok garip geliyor fakat şu anda sırası değil. Yangın merdiveninden ötürü üzünçlü konulara girmeye gerek yok neticede.
Bu sefer gerçekten iyi geceler.
11:26
Eyelinerım mükemmel oldu, bahara güzel bir başlangıç. ^_^
13:16
Geç kalırsam hoca derse almaz ama moral bozmak yok.
21:28
Sabaha kadar ders çalışacağım. Bana inananlar fav.
22:01
Uykum geldi.
22:25
Acıktım.
22:52
Bir öğrenci yurdunun beşinci katı altıya bağlayan merdivenlerinde oturmuş elma yiyorum. Hayatımın hiçbir döneminde böyle bir sahne hayal etmemiştim. Karşımda biri erkek arkadaşıyla konuşuyor.
22:55
Benden rahatsız oldu ve konuşmasına muhtemelen yangın merdiveninde devam ediyor. Ne zararım vardıysa...
23:06
Aslında çalışma odası çok soğuk ama gördüğünüz gibi şikayet etmiyor ve çalışıyorum.
23:46
22:52'de yenen elma mide ağrıtır mı? Gencecik insanım böyle ufak şeylerden midemin ağrımaması gerekir.
Baharın ilk günü mide ağrısıyla bitiyor. Aman ne güzel.
Artık, gün
12:10
29 şubat erasmus başvurum için uğur getirecek mi bilmiyorum ama bugünün toplam skoru yukarı çekeceğine inanıyorum, öğle tatiline rastlamadan işlerimi hallettim.
Hava da güzel zaten.
12:19
Şarjım az. Şarjımın az olduğu bir gün nasıl güzel olabilir öğreneceğim gün sonunda :D
14:19
2009da kızılaydan her kıyafetimle uyar niyetiyle aldığım fularımı taktım ve 2009dan beri hiçbir kıyafetimle uymadığı gibi bugünküyle de uymuyor. Tüm zevksizliğimle insanlar arasında gezmeyi severim.
22:59
Yangın merdivenindeyim, kenarındaki ışıklı renkleri değişen binanın selamı var.
23:59
4 yıl sonrasını iple çekmeyeceğim bir gün.
İyi geceler sevgili okur.
29 şubat erasmus başvurum için uğur getirecek mi bilmiyorum ama bugünün toplam skoru yukarı çekeceğine inanıyorum, öğle tatiline rastlamadan işlerimi hallettim.
Hava da güzel zaten.
12:19
Şarjım az. Şarjımın az olduğu bir gün nasıl güzel olabilir öğreneceğim gün sonunda :D
14:19
2009da kızılaydan her kıyafetimle uyar niyetiyle aldığım fularımı taktım ve 2009dan beri hiçbir kıyafetimle uymadığı gibi bugünküyle de uymuyor. Tüm zevksizliğimle insanlar arasında gezmeyi severim.
22:59
Yangın merdivenindeyim, kenarındaki ışıklı renkleri değişen binanın selamı var.
23:59
4 yıl sonrasını iple çekmeyeceğim bir gün.
İyi geceler sevgili okur.
28 Şubat, 2016
Tutunan-mayan?
23:52
Ben karar almak istemiyorum. Hayatımın sorumluluğunu almak istemiyorum.
Her zaman bir günah keçisi olmalı.
01:23
Moralim düzeldi biraz. Dibe vurduktan sonra her zaman yukarı çıkılır. Gün içinde yarım saat uyumuştum bir de, o çok mutlu edici bir gelişme.
Genel olarak fena değil bir gün olmasına rağmen toplam skoru eksilerde.
Yarın daha da berbat olur kesin.
Ben karar almak istemiyorum. Hayatımın sorumluluğunu almak istemiyorum.
Her zaman bir günah keçisi olmalı.
01:23
Moralim düzeldi biraz. Dibe vurduktan sonra her zaman yukarı çıkılır. Gün içinde yarım saat uyumuştum bir de, o çok mutlu edici bir gelişme.
Genel olarak fena değil bir gün olmasına rağmen toplam skoru eksilerde.
Yarın daha da berbat olur kesin.
27 Şubat, 2016
Ütü, buhar ve nevresim üzerine
17:56
Nevresim ütüledim ve nevresim değiştirdim. 1 litreliye yakın suyum bu iş için heba oldu. Bazılarınız eksi sonsuz değerinde bir berbatlık olduğunu düşünebilir; fakat üzerimden kalkan yükün dayanılmaz hafifliği artı sonsuz değerinde. Bir daha bir buçuk ay nevresim ütülemem. Fakat nevresim ütüleyince başka hiçbir şeye halim kalmadı oysa yığınla kıyafet ütüm var. Neyse. Zamanla hepsi biter.
Bugünü iyi bir skorla kapatmam çok olası.
23:39
Tırnak yemeyi bırakmıştım.
Bugüne kadar...
Sabah 7de kalkacağım. Yine de mükemmel bir gün olacak gibi davranıyorum.
Nevresim ütüledim ve nevresim değiştirdim. 1 litreliye yakın suyum bu iş için heba oldu. Bazılarınız eksi sonsuz değerinde bir berbatlık olduğunu düşünebilir; fakat üzerimden kalkan yükün dayanılmaz hafifliği artı sonsuz değerinde. Bir daha bir buçuk ay nevresim ütülemem. Fakat nevresim ütüleyince başka hiçbir şeye halim kalmadı oysa yığınla kıyafet ütüm var. Neyse. Zamanla hepsi biter.
Bugünü iyi bir skorla kapatmam çok olası.
23:39
Tırnak yemeyi bırakmıştım.
Bugüne kadar...
Sabah 7de kalkacağım. Yine de mükemmel bir gün olacak gibi davranıyorum.
26 Şubat, 2016
13:15
Ankaray'ı 5 saniye ile kaçırdım. Buna yorum yapmadan paylaşıyorum. Takdir senin sevgili okur.
23:08
10 numara bir gün, salıncakta sallandım. *-*
Ankaray'ı 5 saniye ile kaçırdım. Buna yorum yapmadan paylaşıyorum. Takdir senin sevgili okur.
23:08
10 numara bir gün, salıncakta sallandım. *-*
25 Şubat, 2016
26.02.2016
01:15
Moralim pamuk ipliğine bağlı. Yarın çamaşır verecektim, oda arkadaşım da hazırlamış poşeti ve geldiğimde uyuyordu. Odada tek çamaşırlık var.
Eksi sonsuz değerinde bir berbatlık.
Moralim pamuk ipliğine bağlı. Yarın çamaşır verecektim, oda arkadaşım da hazırlamış poşeti ve geldiğimde uyuyordu. Odada tek çamaşırlık var.
Eksi sonsuz değerinde bir berbatlık.
23 Şubat, 2016
23.02.2016
20:12
7de uyandığım bir güne göre hiç fena değil.
Şimdilik.
23:19
Bugün okulda dersi beklerken kütüphanede ders çalışmanın dayanılmaz hafifliği sayesinde akşamım boyunca trivia crack oynadım. Adeta ödevimi bitirip dizi izlediğim ortaokul yıllarımdaki gibiydim. ^___^ bugün gereksiz, sebepsiz bir olumluluk var günde. Daha doğrusu hiçbir şey ters gitmediği için olumlu sayıyorum. Ne günlere kaldım.
7de uyandığım bir güne göre hiç fena değil.
Şimdilik.
23:19
Bugün okulda dersi beklerken kütüphanede ders çalışmanın dayanılmaz hafifliği sayesinde akşamım boyunca trivia crack oynadım. Adeta ödevimi bitirip dizi izlediğim ortaokul yıllarımdaki gibiydim. ^___^ bugün gereksiz, sebepsiz bir olumluluk var günde. Daha doğrusu hiçbir şey ters gitmediği için olumlu sayıyorum. Ne günlere kaldım.
22 Şubat, 2016
22.02.2016
12:45
Ankaray bomba şüphesiyle kapandığı için okula taksiyle geldim, eşya-miras hukuku dersine girmek için. Yaşadığım bu karmaşık olaylar beni marksist-feminist olmaya itiyor. Füsun küpelerim bana yardımcı olabilir mi bugün, bilmiyorum.
20:27
Yemekte karnıbaharla yapılmış bir yemek yedim. Üstelik tadını beğendim. Karnıbaharıb tadını sevdiğim bir hayat yaşamak istemiyorum. -1
00:41
Yarın 8 buçuk dersim var. Sonrasında kütüphanede ders çalışıp ardından tiksindiğim bir derse gireceğim. Berbat bir gün geçireceğimi söyleyen iç sesimi duymamaya çalışıyorum.
Ankaray bomba şüphesiyle kapandığı için okula taksiyle geldim, eşya-miras hukuku dersine girmek için. Yaşadığım bu karmaşık olaylar beni marksist-feminist olmaya itiyor. Füsun küpelerim bana yardımcı olabilir mi bugün, bilmiyorum.
20:27
Yemekte karnıbaharla yapılmış bir yemek yedim. Üstelik tadını beğendim. Karnıbaharıb tadını sevdiğim bir hayat yaşamak istemiyorum. -1
00:41
Yarın 8 buçuk dersim var. Sonrasında kütüphanede ders çalışıp ardından tiksindiğim bir derse gireceğim. Berbat bir gün geçireceğimi söyleyen iç sesimi duymamaya çalışıyorum.
20 Şubat, 2016
21.02.2016
09:20
Dün çok nötrdü, iyiler ve kötüler birbirini götürdü. Puanım 0. Ondan önce de bir -2'm vardı, o yüzden bugünü olumlu bir puanla kapatmak hırs halini aldı adeta. Umarım kahvaltıda güzel bir şey vardır ve bu çok nadir gerçekleşen bir olay olduğu için +1 olarak yazabilirim.
Başlıyoruz.
10:30
Kahvaltı iyi değil; ama füsun küpelerimi taktım. Füsun küpeleri puanı ne olursa olsun bütün berbatlıkları nötrleme gücündedir.
10:37
Televizyonda İstanbul'u anlatan bir televizyon programı var ve Masumiyet Müzesi'ni uzaktan görebilme ihtimali kahvaltıdaki olumsuzlukları gideriyor. Puanım +1
16:09
Çok durağan. Korkarım gün sonunda eksi skor vermek zorunda kalacağım.
19:50
Bugünü kurtarmak için mucize gerek. Bir an önce bitse de yeni bir güne başlasak.
22:44
Berbat bir gün. Can sıkıntısından ders çalışıyorum. Güne puanım -1. Yarın 1i zorlamak istiyorum.
Dün çok nötrdü, iyiler ve kötüler birbirini götürdü. Puanım 0. Ondan önce de bir -2'm vardı, o yüzden bugünü olumlu bir puanla kapatmak hırs halini aldı adeta. Umarım kahvaltıda güzel bir şey vardır ve bu çok nadir gerçekleşen bir olay olduğu için +1 olarak yazabilirim.
Başlıyoruz.
10:30
Kahvaltı iyi değil; ama füsun küpelerimi taktım. Füsun küpeleri puanı ne olursa olsun bütün berbatlıkları nötrleme gücündedir.
10:37
Televizyonda İstanbul'u anlatan bir televizyon programı var ve Masumiyet Müzesi'ni uzaktan görebilme ihtimali kahvaltıdaki olumsuzlukları gideriyor. Puanım +1
16:09
Çok durağan. Korkarım gün sonunda eksi skor vermek zorunda kalacağım.
19:50
Bugünü kurtarmak için mucize gerek. Bir an önce bitse de yeni bir güne başlasak.
22:44
Berbat bir gün. Can sıkıntısından ders çalışıyorum. Güne puanım -1. Yarın 1i zorlamak istiyorum.
19 Şubat, 2016
20.02.2016
06:20
Dünü olumlu bir karmayla kapatamadım. Fena da değildi; o yüzden negatif puan pozitife fark atmadı en azından. Yine de oturduğum sandalyenin kırılması ve burada kalem kalem belirtemeyeceğim başka artı ve eksi olaylar birbirini dengelediğinde, -2'lik bir berbatlıkla 19 şubata son verdim. Fena bir ortalama değil, bugünden umudum daha fazla.
07:15
5ten beri uyanık olmayı bugüne eksi puan olarak yazmakla yazmamak arasındayım.
07:48
Yazmadım. Dünü de bugünü de böyle kabullendim.
15:33
Her şey o kadar güzel ki nazar değmesinden korkuyorum, çünküüüüüüüü inside out izliyorum!! ^_____^
16:35
Yemeğe kadar bir film daha izlemek isteyen??¿
17:39
Hiçbir şey yetişmiyor. Bir film daha izleyip yemek yiyince saat çok geç olacak, o zamana kadar çok acıkırım ki. Ne zaman ders çalışacağım? Haftasonu hemen bitti. Depresyon!!
17:43
Breathe in izliyorum. Çünkü başroldeki oyuncuyu sevdiğim için. Güzel bir gün. ^___^
17:51
Aklıma çok çılgın, akşamıma renk katacak bir fikir geldi. Oda arkadaşlarım cumartesi gecesinde dışarıda olduğu ve ben bir yurt odasındaki ranzalı yatağımın üst katında beynim pelteye dönene kadar film izlediğim için istemeden depresyona girer gibi oluyorum. Acaba yemeği yurtta değil orduevinde yiyerek bu güzel ve eğlenceli cumartesi akşamıma renk mi katsam? Dönüşte de migrostan soda alır yemeğin üzerine içerim. (Filmi izlemeye başlayamadım. Bu arada sevdiğim başrol oyuncusu guy pearce değil, felicity jones.)
00:52
Benden, yarın, ingilizce, acayip tenseler anlatmam bekleniyor.
Ne kadar başarılı olacağımı yarın göreceğiz.
Yeni bir günde görüşmek üzere, sevgili okur.
Dünü olumlu bir karmayla kapatamadım. Fena da değildi; o yüzden negatif puan pozitife fark atmadı en azından. Yine de oturduğum sandalyenin kırılması ve burada kalem kalem belirtemeyeceğim başka artı ve eksi olaylar birbirini dengelediğinde, -2'lik bir berbatlıkla 19 şubata son verdim. Fena bir ortalama değil, bugünden umudum daha fazla.
07:15
5ten beri uyanık olmayı bugüne eksi puan olarak yazmakla yazmamak arasındayım.
07:48
Yazmadım. Dünü de bugünü de böyle kabullendim.
15:33
Her şey o kadar güzel ki nazar değmesinden korkuyorum, çünküüüüüüüü inside out izliyorum!! ^_____^
16:35
Yemeğe kadar bir film daha izlemek isteyen??¿
17:39
Hiçbir şey yetişmiyor. Bir film daha izleyip yemek yiyince saat çok geç olacak, o zamana kadar çok acıkırım ki. Ne zaman ders çalışacağım? Haftasonu hemen bitti. Depresyon!!
17:43
Breathe in izliyorum. Çünkü başroldeki oyuncuyu sevdiğim için. Güzel bir gün. ^___^
17:51
Aklıma çok çılgın, akşamıma renk katacak bir fikir geldi. Oda arkadaşlarım cumartesi gecesinde dışarıda olduğu ve ben bir yurt odasındaki ranzalı yatağımın üst katında beynim pelteye dönene kadar film izlediğim için istemeden depresyona girer gibi oluyorum. Acaba yemeği yurtta değil orduevinde yiyerek bu güzel ve eğlenceli cumartesi akşamıma renk mi katsam? Dönüşte de migrostan soda alır yemeğin üzerine içerim. (Filmi izlemeye başlayamadım. Bu arada sevdiğim başrol oyuncusu guy pearce değil, felicity jones.)
00:52
Benden, yarın, ingilizce, acayip tenseler anlatmam bekleniyor.
Ne kadar başarılı olacağımı yarın göreceğiz.
Yeni bir günde görüşmek üzere, sevgili okur.
Yeşil ve Füsun ile birkaç saat
13:12
Şimdilik nötr giden bir güne uyandım.
Sabah kahvaltıda çayı turuncu bardaktan içtim, oysa yeşil bardak da vardı ama bana gelmedi. Bu uğursuzluğu defetmek için yeşil giyindim(bir çimen kadar) ve füsun küpelerimi taktım. Buraya kadar olumlu giden seyir, ankaray'ı birkaç saniye farkla kaçırdığım için nötrlenmiş oldu.
Günü olumlu bitirmek için elimden geleni yapacağım.
14:08
Cüzdanımı yurtta unuttum ve öğrenci kimliğim de içindeydi. Okula kartsız giremeyeceğim için geri döndüm ve böylece ilk dersi kaçırdım. -2 puan değerinde bir berbatlık. İyi yanı yemek yedim. Ama karmayı etkilemeyen bir olumluluk yemek yemem.
Şimdilik nötr giden bir güne uyandım.
Sabah kahvaltıda çayı turuncu bardaktan içtim, oysa yeşil bardak da vardı ama bana gelmedi. Bu uğursuzluğu defetmek için yeşil giyindim(bir çimen kadar) ve füsun küpelerimi taktım. Buraya kadar olumlu giden seyir, ankaray'ı birkaç saniye farkla kaçırdığım için nötrlenmiş oldu.
Günü olumlu bitirmek için elimden geleni yapacağım.
14:08
Cüzdanımı yurtta unuttum ve öğrenci kimliğim de içindeydi. Okula kartsız giremeyeceğim için geri döndüm ve böylece ilk dersi kaçırdım. -2 puan değerinde bir berbatlık. İyi yanı yemek yedim. Ama karmayı etkilemeyen bir olumluluk yemek yemem.
18 Şubat, 2016
mektuplara nazire
2009 yılında, İstanbul'da yalnız bir bank fotoğrafı çekmiştim.
2016'nın 18 şubatında, uyumanın hemen öncesinde o bankta olmayı diliyorum.
Ne doğum günü mumu üflenirlen, ne kahve falları açılmadan önce tutulan dilekler kabul olmuyor.
"Kimbilir kimler çok üzüldü bu bankta, kimler çok mutlu oldu ve kimler Boğaz'dan atlama isteğini bastırdı... Kaç dizi çekildi, hangi filmlerde yer aldı.."
13 Şubat, 2016
21:15 Yarın Ankara'ya gidiyorum. Ankara'ya gittiğim yarınların öncesinde Community izlemeyi severim.
Bu bir rutindir.
Bu bir rutindir.
12 Şubat, 2016
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı Kadın'ı bugün itibariyle, birkaç günün sonunda bitirdim. 204 sayfalık kısa bir kitap olmanın yanında oldukça akıcı ilerlediği için okumakta zorlanmıyor insan. Bu iki özellikten dolayı Orhan Pamuk okumaya hangi kitaptan başlayacağını bilmeyenler için önereceğim ilk isim bu olacaktır bundan sonra. Bu kitabı diğerlerinden ayıran en önemli özellik ise başrollerde (yalnızca bir kelimeyle bahsedildiğini itinayla gizlemek istiyorum) sık sık Samsunlulara (Samsunlu şoför, yaşlı patron ve marangoz) yer verilmesi ve de Samsun'da oynayan tiyatro çadırının taşlanmak suretiyle şehrimizden bahsedilmesidir. Yazarımız beyefendinin Samsun ile özel bir alakası olduğu; hayatında unutulmaz izler, ruhunda derin anılar yarattığımız ve belki de bugün olduğu kişi olmasında payımız olduğu belli, değil mi?
Kitabı çok sevme nedenlerimden biri Orhan Pamuk'tan çok fazla iz taşıdığını düşünmem, Masumiyet Müzesini ilk okuduğum lise üçüncü sınıf günlerinden sonraki dört yılda izlediğim televizyon programları ve okuduğum röportajlarından ve hayatına dair bilgileri kaleme aldığı deneme kitaplarından edindiğim bilgilerin bu kitapta yazısına aktarılışını görmek açısından teoriği pratiğe dökmekti benim için. Yazar beyefendi Saf ve Düşünceli Romanı kitabında ve tüm röportajlarında, bir romancının bütün karakterlere aynı şefkat ve anlayışla yaklaşması, evlat ayrımı yapmayan ebeveyn kadar objektif olması gerektiğini söyler; fakat içten içe bir karaktere bağlılık duyabileceğini de kabul eder. İşte o karakteri tahmin edebilmek tüm meseleyi keyifli hale getiriyor. Spoiler vermemek adına uzayıp giden bu örnekleri günlüğüme yazma kararı aldım. Ve bazı parçaların yerine oturması için kitabı bitirdikten sonra ara vermeden tekrar okumak gerektiği kanaatindeyim, ilk bölümlerde yer alan kimi nüansları daha iyi fark edebilmek için. Bir de, kitapların sadece yazanlardan ibaret olmadığı görüşündeyim. Anlatılmak istenen asıl hikayeyi ancak yazarı tanıyarak ve kitabı dikkatlice okuyarak anlayabiliriz benim görüşüme göre. Bu konu hakkındaki müzik dersinde yazdığım(evet, müzik) bir yazı var ki söylemek istediğimi net bir şekilde anlatıyor.
Okuyun.
İyi geceler.
Kitabı çok sevme nedenlerimden biri Orhan Pamuk'tan çok fazla iz taşıdığını düşünmem, Masumiyet Müzesini ilk okuduğum lise üçüncü sınıf günlerinden sonraki dört yılda izlediğim televizyon programları ve okuduğum röportajlarından ve hayatına dair bilgileri kaleme aldığı deneme kitaplarından edindiğim bilgilerin bu kitapta yazısına aktarılışını görmek açısından teoriği pratiğe dökmekti benim için. Yazar beyefendi Saf ve Düşünceli Romanı kitabında ve tüm röportajlarında, bir romancının bütün karakterlere aynı şefkat ve anlayışla yaklaşması, evlat ayrımı yapmayan ebeveyn kadar objektif olması gerektiğini söyler; fakat içten içe bir karaktere bağlılık duyabileceğini de kabul eder. İşte o karakteri tahmin edebilmek tüm meseleyi keyifli hale getiriyor. Spoiler vermemek adına uzayıp giden bu örnekleri günlüğüme yazma kararı aldım. Ve bazı parçaların yerine oturması için kitabı bitirdikten sonra ara vermeden tekrar okumak gerektiği kanaatindeyim, ilk bölümlerde yer alan kimi nüansları daha iyi fark edebilmek için. Bir de, kitapların sadece yazanlardan ibaret olmadığı görüşündeyim. Anlatılmak istenen asıl hikayeyi ancak yazarı tanıyarak ve kitabı dikkatlice okuyarak anlayabiliriz benim görüşüme göre. Bu konu hakkındaki müzik dersinde yazdığım(evet, müzik) bir yazı var ki söylemek istediğimi net bir şekilde anlatıyor.
"...Romanların içine girmek isteğimin bir diğer ve en önemli
sebebi, cevaplanmamış sorular. Örneğin yazar eski divanına oturmuş örgü ören
kadının gelecek ay ziyaretine beklediği oğlunu mu yoksa beş dakika önce
kedisinin döktüğü süt tenceresini mi düşündüğünü bilmediğini söylerken ne
derece samimidir? Genç delikanlının katili yaşlı kadın değil diye, kapısından
her gün gürültüyle geçen çocuğu öldürmeyi asla düşünmediğini söyleyebilir
miyiz? Yazarın, yaşlı kadını korumak adına düşüncelerinin bir belirsizlik
havuzu olduğunu söylemesine ne kadar inanabiliriz? Cevabından asla emin
olamayacağımız soru budur bence. Çünkü ben yazar bizim kafamızı üç yılda bir
ziyarete gelen hayırsız oğulla oyalarken, ihtiyarın, genci öldürüp kuyuya atma
düşüncesi beslediğini ve bunu hikâyeye veya yazara duyduğu saygıdan yapmadığı
kuşkusunu taşıyorum.
Yazarlara güvenemiyorum. Kafalarından geçeni bizlere
dürüstlükle aktarmıyorlar..."
***
"Erkeklerin gururunu, zayıflığını ve kanlarındaki bireyciliği otuz beşime gelmeden öğrenmiştim artık. Babalarını da, oğullarını da öldürebileceklerini biliyordum. Babalar oğullarını da öldürse, oğullar babalarını da öldürse erkeklere kahraman olmak, bana da ağlamak kalıyordu yalnızca." diyor Kırmızı Saçlı Kadın. Diyorum ya, sevecek çok neden var.Okuyun.
İyi geceler.
31 Ocak, 2016
Adım adım son saatler
Bugün yaptığım her aktivite, başına doğum günü sıfatını alıyor.
22.49 Doğum günümü, doğum günü filmi izleyerek uğurlayacağım. Şimdi film seçiyorum.
22.54 Film yerine community mi izlesem? Ya community izleyeceğim ya Jason Statham filmi.
22:56 Sims oynayayım, sonra bir bölüm community izler, birkaç sayfa Atlas Orhan Pamuk okur uyurum. Sanırım sabaha karşı olur bunları yapınca.
00:41 Community yarın izlesem de olur?
Bir 31 Ocak'ın daha sona ermesinin hüznüyle, yeni günlerde buluşmak dileğiyle,
Olur ya sizi göremem, şimdiden: iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler!
22.49 Doğum günümü, doğum günü filmi izleyerek uğurlayacağım. Şimdi film seçiyorum.
22.54 Film yerine community mi izlesem? Ya community izleyeceğim ya Jason Statham filmi.
22:56 Sims oynayayım, sonra bir bölüm community izler, birkaç sayfa Atlas Orhan Pamuk okur uyurum. Sanırım sabaha karşı olur bunları yapınca.
00:41 Community yarın izlesem de olur?
Bir 31 Ocak'ın daha sona ermesinin hüznüyle, yeni günlerde buluşmak dileğiyle,
Olur ya sizi göremem, şimdiden: iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler!
Merhaba, sevgili okur.
Güzel bir gün, esasen. Bunun birçok sebebi olmasına rağmen şimdi size en önemli nedenlerinden biri hakkında birkaç satır yazmak istiyorum.
Güzel bir gün, esasen. Bunun birçok sebebi olmasına rağmen şimdi size en önemli nedenlerinden biri hakkında birkaç satır yazmak istiyorum.
Bakın Orhan Pamuk'un ve Atlas ekibinin bana doğum günü hediyesi ne oldu? Gerek yoktu tabi bu derece büyük organizasyona; fakat 10 sayfa Orhan Pamuk anlatımı üzerine anlattığı yerlere daha detaylıca bir dergi, fena fikir değilmiş. Kutluyorum. Kutlamak demişken, bir gün Masumiyet Müzesi'nde kutlayacağım doğum günümü, göreceksin. (Yani doğum günümde Masumiyet Müzesi'ne gitmek anlamında)
Diğer bir güzellikse hediye edilen Kendine Ait Bir Oda'da, zira Jules Verne'den sonra bir başka kova burcu olan Virginia Woolf'un değerli bir kitabının doğum günü hediyesi olarak verilmesi ayrı bir anlam ifade ediyor. Dolabımda yıllardır Edebiyat ve Kova Burcu isimli bir gazete makalesi asılıyken hele...
Dickens okumaya vakit bulamıyorum; çünkü cenneti dünyada yaşatan bir diğer yazarı okuyorum şu sıralar, Vedat Türkali; fakat saydıklarım da onu aratmıyor. Fakat bol bol Dylan dinliyorum orada bir anlaşmazlık yok. Biraz da Erkin Koray dinliyorum; lakin Haluk Levent'i az tutmaya çalışıyorum.
Dickens okumaya vakit bulamıyorum; çünkü cenneti dünyada yaşatan bir diğer yazarı okuyorum şu sıralar, Vedat Türkali; fakat saydıklarım da onu aratmıyor. Fakat bol bol Dylan dinliyorum orada bir anlaşmazlık yok. Biraz da Erkin Koray dinliyorum; lakin Haluk Levent'i az tutmaya çalışıyorum.
Görüşürüz!
30 Ocak, 2016
Bir haber: Tırnak yemeyi bıraktım. Yine.
Keşke bu sefer kesin, diyebilseydim. Yine de hevesimi kırmamak için ilerisini pek düşünmüyorum. Çok güzel bordo bir oje almışım, rengin o kadar güzel olduğunu alırken fark etmemiştim, benim tırnaklarımda güzel durmadı hak etmedim hiç, tırnakları güzel bir arkadaşıma hediye edeyim en iyisi.
Saat 12'yi vurduğuna göre gideyim uyuyayım, sabah kahvaltıya gideceğim(doğum günü kahvaltısı. Yok ya öyle değil tesadüfen doğum günüme denk gelen bir kahvaltı organizasyonu. okuyorsa öpüyorum) erken kalkmak gerek. Nasılsa 31 Ocak'a girdik, milyon tane post atarım, keyfim bilir.
Keşke bu sefer kesin, diyebilseydim. Yine de hevesimi kırmamak için ilerisini pek düşünmüyorum. Çok güzel bordo bir oje almışım, rengin o kadar güzel olduğunu alırken fark etmemiştim, benim tırnaklarımda güzel durmadı hak etmedim hiç, tırnakları güzel bir arkadaşıma hediye edeyim en iyisi.
Saat 12'yi vurduğuna göre gideyim uyuyayım, sabah kahvaltıya gideceğim(doğum günü kahvaltısı. Yok ya öyle değil tesadüfen doğum günüme denk gelen bir kahvaltı organizasyonu. okuyorsa öpüyorum) erken kalkmak gerek. Nasılsa 31 Ocak'a girdik, milyon tane post atarım, keyfim bilir.
Geleneksel 31 Ocak Postu
Bir 30 Ocak gecesinden daha merhaba, sevgili okur.
Mesela 2013 yılında da yazmışım bu minvalde bir yazı.Aslında postlar arasında kısa bir araştırma yapana kadar her yıl yazdığımı zannediyordum. Tamam, peki, kabul, çok savsaklıyorum bu işleri, üstelik de kendime kızıyorum sonra. Burası okuyucularla etkileşimli bir mecra değil, ileride hafızamı kaybedersem bana hayatımı hatırlatacak kara kutu aslında, o yüzden yazmalıyım, daha çok yazmalıyım. Kime diyorsam...
Her 30 Ocak gecesinde içimde bir heyecan olur, 31 Ocak gecesinde ise burukluk... Doğduğu günle vedalaşması insanın sana da buruk gelmiyor mu? :(
Pekala, biraz uzaklaşalım bu konudan. Başarılarımdan bahsedeyim sana, yok canım, derslerden değil. Okul konusundaki büyük çuvallamamın ardından kendimi alternatif başarı arayışlarına çevirdim ve her tatilde gelen can sıkıntısının bu tatilde de beni yalnız bırakmamasıyla yeni versiyon Sims oynama ihtiyacına sahip oldum. Sims 4'ü yüklemeye karar verdim ve Sims 3 yükleme başarım(yüklediğim ilk oyun) yerine 4'ün geçmesiyle eskimiş oldu. Yükleyene kadar kaç forum dolaştım, kaç video izledim haddi hesabı olmamasına rağmen yeni sim'lerimle yaşadığım mutluluk zafere giden yoldaki zorlukları unutturuyor. Annem için ise ha oyunlar1'deki puanlı giysi giydirme oyunları, ha sims... "O insanları uyutunca ne oluyor?" diye sorunca cevap veremediğim için böyle düşünüyor. Haklı da bir yerde.
Bir diğeri de annemle puzzle yaptık, en yeteneksiz aşırı yeteneksiz olduğum konu diye düşünürdüm. Fakat anladım ki isteyince yapılamayan şey yokmuş....... Yok hayır, merak etme, kaldığım derslerin soktuğu depresyonunun konusunu açmayacağım tekrar tekrar.
Bildiniz, o kadar laf salatası yapmamın asıl sebebi fotoğrafı paylaşmaktı. O yüzden 31 Ocak'ta görüşene dek hoşçakalın sevgili okur.
Mesela 2013 yılında da yazmışım bu minvalde bir yazı.Aslında postlar arasında kısa bir araştırma yapana kadar her yıl yazdığımı zannediyordum. Tamam, peki, kabul, çok savsaklıyorum bu işleri, üstelik de kendime kızıyorum sonra. Burası okuyucularla etkileşimli bir mecra değil, ileride hafızamı kaybedersem bana hayatımı hatırlatacak kara kutu aslında, o yüzden yazmalıyım, daha çok yazmalıyım. Kime diyorsam...
Her 30 Ocak gecesinde içimde bir heyecan olur, 31 Ocak gecesinde ise burukluk... Doğduğu günle vedalaşması insanın sana da buruk gelmiyor mu? :(
Pekala, biraz uzaklaşalım bu konudan. Başarılarımdan bahsedeyim sana, yok canım, derslerden değil. Okul konusundaki büyük çuvallamamın ardından kendimi alternatif başarı arayışlarına çevirdim ve her tatilde gelen can sıkıntısının bu tatilde de beni yalnız bırakmamasıyla yeni versiyon Sims oynama ihtiyacına sahip oldum. Sims 4'ü yüklemeye karar verdim ve Sims 3 yükleme başarım(yüklediğim ilk oyun) yerine 4'ün geçmesiyle eskimiş oldu. Yükleyene kadar kaç forum dolaştım, kaç video izledim haddi hesabı olmamasına rağmen yeni sim'lerimle yaşadığım mutluluk zafere giden yoldaki zorlukları unutturuyor. Annem için ise ha oyunlar1'deki puanlı giysi giydirme oyunları, ha sims... "O insanları uyutunca ne oluyor?" diye sorunca cevap veremediğim için böyle düşünüyor. Haklı da bir yerde.
Bir diğeri de annemle puzzle yaptık, en yeteneksiz aşırı yeteneksiz olduğum konu diye düşünürdüm. Fakat anladım ki isteyince yapılamayan şey yokmuş....... Yok hayır, merak etme, kaldığım derslerin soktuğu depresyonunun konusunu açmayacağım tekrar tekrar.
Bildiniz, o kadar laf salatası yapmamın asıl sebebi fotoğrafı paylaşmaktı. O yüzden 31 Ocak'ta görüşene dek hoşçakalın sevgili okur.
16 Ocak, 2016
Diylan
Günü gününe yazar/şair/oyuncu ölümleri ya da doğum günlerini takip edemiyorum, bu yüzden Nazım Hikmet'e de bir ayrıcalık yapamadım. Fuarda şiir kitabı satmak isteyen bir yazara çok üzülerek şiirin hikmetinden anlamadığımı söylemişken bunu yapmaya elim gitmedi açıkçası. Ama valla kırmamak için çok uğraştım hanımefendiyi, hikmet bile dedim. Fakat hayat uzun, ölüm acımasız... Elbet bir gün ben de bir ünlü adına yas tutacağım, o da -ömrü uzun olsun- Bob Dylan'dan başkası değildir. :(
İnsan isminin Ramona olmadığına üzülüyor.
Bu tatilde çok Dylan dinleyip bol Dickens okuyacağım. Cenneti dünyada yaşamayı hedefliyorum.
//Postu ilk seferde yayımlayıp hemen sonrasında uzatırım diye silmiştim. Ceren de fark etmişti. Günlerce taslaklarda kaldıktan sonra kaçıranlar ve yeniden okumak isteyenler için noktasına dokunmadan tekrar yayımlıyorum. Aferim.
İnsan isminin Ramona olmadığına üzülüyor.
Bu tatilde çok Dylan dinleyip bol Dickens okuyacağım. Cenneti dünyada yaşamayı hedefliyorum.
//Postu ilk seferde yayımlayıp hemen sonrasında uzatırım diye silmiştim. Ceren de fark etmişti. Günlerce taslaklarda kaldıktan sonra kaçıranlar ve yeniden okumak isteyenler için noktasına dokunmadan tekrar yayımlıyorum. Aferim.
12 Ocak, 2016
Müşterek Dostum
Madem New York Halk Kütüphanesi görsellerini açmış, bize de kullanmak düşer.
2016'ya girerken bir ajanda hediye edildi bana ve ben de her sene yaptığım gibi bu yıl da düzenli olarak günlük yazma kararı aldım. Fakat elbette başarısızlıkla başladım bu hedefe. Önce yurtta kalıyor olmayı bahane ederek -ne alakaysa- yazmayı aksattım, Samsun'a geldiğimde de bütünlemelere çalıştığım gerekçesiyle yazmıyorum. Sanırım asıl sebep yazmayı gerektirecek önemde olaylar yaşamıyor oluşum olabilir, ya da gündemki üzüntüler gibi şeyleri ileride hatırlamak istemiyor oluşum...
Biraz da sebep burası. Tamam, çok geçerli sebepler değil hiçbiri, farkındayım. Hele buraya da kırk yılda bir yazıyorken hiç de kabul edilebilir bir bahane olduğu söylenemez; fakat elimden geleni yapıyorum işte. Kendime sorumlu hissediyorum, kimseye değil de.
Az önce de laf arasında bahsettiğim gibi, Samsun'dayım ve evden dışarı çıkmıyorum.
(Bu arada bahaneyle şu şarkıyı bir kez daha dinleyelim: Şunu)
Elbette bunun için de sayısız bahanem var. Öncelikle bugün dışarıda Bursa'nın çatı uçuran fırtınalarından vardı. Ya sen Samsun'sun ne fırtınası dedimse de bir türlü dinmedi. İkincisi bir haftadır ağır hastayım öksürmekten ciğerlerim dışarı çıkacak, annemler sigara içtiğimden şüphelense yeridir. (ANNE VALLA İÇMİYORUM YAA!) Ve üçüncüsü bütünlemelerim var. Evet saygıdeğer okur, çoğul halinde bütünlemeden bahsediyorum. Sayılarını iki diye tahmin etsem de, üç olmayacağının garantisini kim verebilir? Ben bu garantiyi annemlere veremiyorum en azından. Miskinlik ve ev rahatlığıyla da birleşince bütün bunlar, ekmek almak için dahi dışarı çıkmadım. Yarın YGS başvurusu için eski liseme uğramayı düşünüyordum -mezun olalı beri yalnızca bir kez gittim, çok hayırsızım- onun da internet üzerinden yapıldığını öğrendim. Pazar günü Ankara'ya gitmek üzere yola çıktığımda Samsun havasını teneffüs ederim sanırım.
YGS'ye Ankara Üniversitesi tişörtümle girip herkesi depresyonlara sokmayı planlıyorum. LYS'ye de ODTÜ tişörtüm ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi tişörtümle girerim. Moral bozukluğu yaratmamı istediğiniz özel bir lokasyon varsa istekleri alabilirim, ya da üniversite tişörtleriyle destek verecek olan gönüllüler varsa yorum bıraksın.
Bu postun esas amacı aslında görselle de bağlantılı olarak, tatil planlarımdı. Tatilde dünya edebiyatının tuğla taşlarından -ebatını bilen bilir- Müşterek Dostumuz'u okumayı planlıyorum. Bir de bizim Atakum'a güzel kafeler açılmış oralara gideriz dışarı çıktıkça. Pek bir planım yok açıkçası. Bu postu yazma motivasyonum tatil planlarımdan bahsetmekti, iyi ki buraya gelene kadar bir sürü laf kalabalığı yaptım da ortaya bir post çıktı. Tatil planlarımdan bir halt olacağı yokmuş.
Sanırım ateşim var; fakat annem uyuduğu ve evimizde termometre olmadığı için ölçemiyorum.Kullandığım ölçüt: ellerimin soğuk olması. Umarım domuz gribinden ölmeden, son bir kez daha Ankara'da yangın merdiveninde oturup Ankara'nın tek güzel halini izleyebilirim.
*Öhöhö*
Elveda...
Ehm, yani görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)