Şu çok lazım bir şey.
Bir yılın daha sonuna yaklaşmamızla bloglarda artış gösteren "favoriler" başlıkları, gördüğüm an bir süre durup düşünmeme neden oluyor. Ve sonra, neden böyle bir post atmadığımı anlıyorum. Çünkü bahsedebileceğim kayda değer favorilerim yok.
Örneğin aralık ayı en favorilerine ne yazabileceğimi ele alalım.
Favori mekan: Dersane
Favori kitap: Esen 11. Sınıf Geometri -Konu Özetli-
Favori aktivite: Matematik Danışması
Favori film desen yok. Neden, çünkü sinemaya gidebileceğimiz vakit yok.
En atraksiyonlu anı: "Bugün saçımı asansörde yaparım." dedim, geç kaldığım için. Saç yapmaktan kastım tepemdeki siyah tel tokayı çıkarıp salık tabir edilen forma geçmesini sağlamak. O an kendimi adeta özel ajan Angelina Jolie gibi hissettim ama tabi asansörün aynası açık seçik dersaneye giden bir Didem olduğumu gösteriyordu.
En çok güldüğüm olayı hiç sorma zaten. Acı ama gerçek, okulda komik video izlemek. Başında da Ala Geyik Şebermesi geliyor.
Aklıma daha fazla kategori bile gelmiyor, düşünün artık olayın vahametini. Bir de facebook'u açtığımda şu sıralar karşıma sürekli mezuniyet için okul bahçesine yazılan sınıf adlarının falan fotoğrafları çıkıyor. Sinir olmaktan kendimi alamıyorum. Her beş arkadaşımdan üçünün bu yıl mezun olacak olması sebebiyle facebookta iyice gözümüze sokulan mezuniyet, yıllık, cüppe olaylarını görmemek için facebook'a girmez oldum.
Yani aralık ayı benim aklıma bol bol okul bahçesine yazılan sınıf adlarının tepeden çekilmiş görüntüsü olarak kazındı. Dolayısıyla neyin favorisini yapacağım. Zaten az önce çabamı da gördünüz ve hiç de eğlenceli ve heyecanlı bir durum yok ortada. Üstelik sınavlar öyle bir durum ki sınav haftası olayını çoktan aştık. Sınav dönemi yaşıyoruz. Herkesle birlikte başlayan sınavlar üçer beşer devam ediyor. Tek bir haftamız geçmedi ki sınav olmasın. İki tane sınav olan vardı bir tane, tatil gibi gelmişti.
Gerçekten iyi değilim. On birinci sınıf da hiç zevkli değilmiş ayrıca.