21 Mart, 2025

Project Pan: Işıklar içinde uyusun

 Merhaba Sevgili Okur,

Yeni bir güncelleme ile karşındayım. Bu sefer bir öncekilere göre daha farklı, pek sıradan olmayan bir güncelleme olacak. Projede revizyona gidiyoruz. Ya da projeyi lağvediyoruz. Bilemedim...

Öncelikle, bu projeye kasım ayında başladığımdan bu yana neler öğrendiğimden bahsetmek istiyorum: 

Makyaj zevk işidir. Sevmediğin ürünü nefret ederek kullanmanın alemi yoktur.  Ama tabi bilinçli satın alım yapmalıyız. Çöpe giden roll-ondan ilerleyen paragraftan bahsettiğimde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın sevgili okur. 

Ürün biriktirmemeliyiz, bittikçe satın almalıyız. İndirimler yıl boyu devam ediyor. Ürünler bir yere kaçmıyor. Ayrıca arada sırada envanterimizde ne var ne yok bakmalıyız ki evdeki üç rimelin varlığını unutup 4.yü almamalıyız.

Ürünleri kenarda bekletmemeliyiz, gelen ürünü kullanmalıyız kullanmayacaksak alternatif kullanımlar bulmaya çalışmalıyız. Bunu otel şampuanları için hayata geçirmiştik. Otel sabunları için bir yol hala arıyorum. 

Ürünleri de keyif alarak istediğimiz miktarda kullanmalıyız. Bitirme işi hırsa dönmemeli. 

Ardından bahsetmek istediğin başlıklara geçmek istiyorum ve sonra toparlayacağım.

BİTENLER VE ÇÖPE GİDENLER

Geçtiğimiz aylarda daima bitenler olarak bahsettiğim bu başlık bu ay maalesef ki çöpe giden ürün de içeriyor. Kendisi de fotoğrafın en solunda kırmızı başlığıyla duruyor: roll-on. Evet, çöpe en gitmeyecek kategori olduğunu düşünürsün şu ürünün ama maalesef kullanmaya tahammül edemediğim bir ürün oldu. Bunları üçlü olarak almıştım biliyorsun ve şişeleri plastik. Sağındaki yeşil şapkalıyı çok severek kullandım ve 4 ayda bitirdim ama bunda inanılmaz garip bir plastik kokusu alıyorum. Ancak bir iki kere kullanabildim, kötü kokunun ondan geldiğini de ancak anlayabildim ve çöpe yollamaya karar verdim. Üçüncüsünü kullanmaya geçtim ve onda da plastik kokusu falan yok gayet severek kullanıyorum. Bu maalesef kötü çıktı ve deodorant gibi şeyleri stoklamanın ne kadar yanlış olduğunu gösterdi adeta.... Ama hakkımı da yemeyeyim amacım depolamak değildi de üçlü alınca indirimli oluyordu. Sağındaki yeşil olanı da project pande izlemiştik ve aslında bitirme niyetiyle değil bir roll-onu ne kadar sürede kullandığımı izlemek istediğim için eklediğimi söylemiştim. Öğrendim: 4 ayda bitiriyormuşum. Bu yüzden roll-onları project panden çıkarıyorum. Tabi eğer proje feshedilmiyorsa......

Bir diğer ürün yine hiç sevmeyerek kullandığım gül vücut losyonuydu. Galiba bu kadar hate panin bir araya gelmesi sonucu bu projeden biraz yıldım ama sonuçta bitirdim. Şişesini saklayacağım seyahatlarde kullanırım. 

Mavi şişede otel şampuanlarından yaptığım vücut losyonu vardı ve bitti. O da çok zevkle kullandığım bir şey değildi, bir başka hate pan..

Loreal'in yüz kremini maalesef ki bitirdim fakat elimdeki Frudia krem de yüz kremi olarak kullanılıyormuş onu öğrenince ona geçtim. Fakat elimde başka krem yok, elimdekinin bitmesine yakın satın almalıyım. 

Yine Frudia'nın el kremini proje içindeyken almıştım, severek kullandım, kokusu çok güzeldi. Nemlendirmesi ve emilmesi de fena değildi. Diğer çeşitlerini de belki denerim ileride ama şu an için elimdeki minik kavanozlara evdeki büyük kremlerden doldurup kullanıyorum. Bu sistemden memnunum, bir süre böyle ilerlemeyi planlıyorum. Çünkü elimdeki el ve vücut kremleri kullanmayı sevdiğim ürünler artık. 

Son olarak Yves Rocher'nin lipbalmını bitirdim. Düzlendi ama içinde kalan ürünü kullanmamaya karar verdim. Gerçek project panciler onu da kullanıyor ama benim ona takatim yok pek, senin de olmazdı sevgili okur, biliyorum. Bir lipbalmı bu derece bitirmek bile benim için bir başarıyken, onu kutlamak istiyorum. Kendime eziyete dönüştürmek istemiyorum bu işi. 

Biten ve maalesef çöpe giden ürünlerim bu şekildeydi. Devam edelim.


PROJECT PAN GAZİLERİ

Bu ürünleri proje boyunca takip etmiştik. Daha doğrusu roll onu yeni kullanmaya başladım ama proje devam etse de onun ilerlemesini takip etmeyi planlamıyorum çünkü roll-on kategorisinde amacıma ulaştığımı söylemiştim. 

Soldaki body mist gerçekten kokusu güzel olsa da benim canımı sıkmaya başladı. Artık bir notkada bitmesini çok istiyorum fakat sanırım mayısta falan ancak bitecek.

Sağdaki uni baby kolonyası içinde ise Eyüp Sabri bebek kolonyası var. Onu da kullanmakta zorlanıyorum. Gerçekten sevmiyorum pek ve bu ürün de bir başka hate pan diyebiliriz. Şişesini ayrı sevmediğim için de bu şişeye aktarmıştım, biliyorsun.



CANLARIM

İşte minik, tatlı ve şirin kalbime taht kuran bebek kolonyası serisi. Valla sevgili okur project pan iyiydi de aynı ürünleri kullanmaktan gerçekten çok sıkıldım. Uzun zamandır istediğim kokuları da zaman içinde topladım. Orman esintisi Yaren'in hediyesiydi, soldaki ve sağdakini de kendim aldım. Valla hepsi de benim bebeklerim (literally) ve hiçbirinin varlığından pişman ya da rahatsız değilim. Bir noktada bitecekler ve o nokta pek uzak değil muhtemelen, biliyorum. Bu yüzden sıkılmadan kendimi yormadan kullanacağım bu kolonyaları. 



BUNDAN SONRA NE OLACAK

Bir şey olmayacak. Canım tekrar projeye başlamak istediğinde başlayacağım, elimdeki ürünlerden sıkılıp bitirme maratonuna girdiğimde tekrar ürünlerimizi seçip hedeflerimizi belirleriz; ama o zamana dek ancak bitenler postu filan atarım. Çünkü biten ürünleri kaydetme işini sevdim. Bir de arada panlamak istediğim ürünler olursa bahsedebilirim. Örneğin yukarıdaki body mist ve ruju da panlamaya başlıyorum. Kayda değer ilerlemeler kaydedersem ya da bittiklerinde gelişmesinden haberdar ederim. Sağdaki yine bir heves alınıp çok da bayılınmamış bir body mist, neyse ki diğerine göre çok çok daha az miktar var içinde. Bitmesi zor olmaz yine de ama bu üçlü hate pani kullanırken gerçekten sevdiğim parfümlerimi hiç kullanmıyorum ona üzülüyorum. Neyse işte ders olsa body mist konusunda dikkatli olayım bundan sonra.

Soldaki de bir likit ruj. İlk likit rujum ve likit rujları hiç sevmediğimi fark ettiğim ürün. Sürümü kolay değil bence. Kalıcıkları normal rujlara göre daha iyi ama ben çok kalıcılık arayan bir insan da değilim. Neyse bu minik şeyi bazen allık olarak bazen dudaklarımda falan kullanacağım, bakalım bitirebilecek miyim ya da ne zaman bitirebileceğim. İzlediğim bazı project panciler bunlardan bir sürü bitiriyor hem de tam boyunu falan, nasıl bir his çok merak ediyorum. 

Öyle işte. Belki bir sonraki postta favori ürünlerimi ya da hakkını vererek kullandığım far paletlerimi gösteririm. 

Sevgiler,

Didem

01 Mart, 2025

Project Pan 4. Güncelleme

 Merhaba sevgili okur,

1 ay daha geçti. Project pan ve low buy year challengelarımızda bazı gelişmeler oldu. Bazı heyecan verici sonuçlarımız var; fakat bazı satın alımlar da yaşandı. Hepsinden sırayla bahsedeceğiz. 

Öncelikle project pane yakışır bazı girişimlerde bulunarak şu otel şampuan ve vücut losyonlarını karşıma aldım. Bunlar genelde verildiği yerde kullanmadığım ürünlerdi. Çünkü ben nereye gidersem şampuanımı da yanımda götürürüm ve bu otel şampuanları asla kaliteli değildir. Yine de verildiği için bavuluma atar,  bir sonraki seyahatte kullanırım niyetiyle saklarım. Bir sonraki seyahat gelse de bu şampuanları kullanmaya sıra hiç gelmez. Çünkü sevgili okur bilirsin ki bunlar saçı keçeleştirir, ne kokusu vardır ne güzel köpürür, bu yüzden de insanın eli asla gitmez. Ben de hiçbir seyahate bunları götürmeyeceğime kanaat getirince hepsini gördüğün mavi şişeye boşalttım ve vücut losyonu olarak kullanıyorum. Zaten az bir ürüncü ama ilerlemesinden bahsedeceğim. Bu şişelerin içinde kalanlar da oldu tabi, makyaj fırçalarımı yıkarken içlerini çalkalayarak kullanıyorum ve gerçekten iç rahatlığıyla bunları emekli ediyorum. Belki şişeleri geri dönüşüme atarım belki seyahatlerde kendi şampuanımı koymak için kullanırım buna henüz karar vermedim. Fakat sanırım dönüşüme yollarım çünkü elimde yeterince boş şişe var. Henüz bir karar veremediğim nokta bu ürünlerin minik sabun halleri. Birkaç tane var elimde. Onları nasıl değerlendireceğimi bilmiyorum. Bir yöntem arıyorum. Bulursam seninle de paylaşırım. 


BİTENLER!!!

Bitenlerimiz bu ay güzeldi sevgili okur. 

Öncelikle Uni baby'nin kolonyası bitti. Çok şükür!!! Gerçekten pek sevmeyerek kullandım. Evde body mist gibi sıkıyordum. Bir daha kesinlikle almayacağım bir ürün. Çünkü yerine yenileri geldi zaten...

2. ürün Yves Rocher'nin kayısılı vücut peelingi. O da bitti. Ambalajı keserek içindekileri de bitirdim. Çok etkili mi emin değildim ama şu anda kullandığım peelinge kıyasla baya etkiliymiş. Ama yeniden almam çünkü peeling kategorisini gerekli bulmuyorum.

3. boş şeffaf şişe Johnson's Baby kolonyasıydı. Onu da body mist gibi kullanarak bitirdim sonunda. Onu da sevmedim ve yeniden almam.

4. kolonya gül kolonyasıydı. Elimde iki tane vardı. Birini bitirdim diğerinde de ilerleme var. 

5. şişeyi ibretlik olarak koydum sevgili okur. Bu şişeyi ben eylülden beri bitirmişimdir. %100 doğal gül suyuyla gönül bağım var. Bunu da Isparta'dan almıştım ve elimde iki bidon daha var. Evet sevgili okur, onlar da bu boy... Bu bidonu da saklayacağım, Eyüp Sabri'den kolonya doldururum diye düşünüyorum. 


Ayrıca makyaj ürünü olarak da 1 tane kapatıcı ve 1 tane ruj bitirdim. 

Bu kapatıcıyı uzun zamandır kullanıyordum, memnunum. İndirimde filan denk geldikçe alıyordum. Ama bundan peş peşe birkaç tane bitirdiğim için artık yeni bir şeyler de denemek istiyorum. Bu sefer de Fit Me kapatıcıya geçtim. Şimdilik ondan da memnunum. 

Muhtemelen ilk rujum olan emektarı da artık emekliye ayırıyorum. Gerçek project panciler bunun içinde kalan kısmı da ruj fırçasıyla falan kullanıyorlar ama bu rujun ne kadar eski olduğunu söylemek bile istemiyorum, ilk rujum deim sana! Zaten çok uzun zaman önce vedalaşmam gerekliydi; fakat rengini çok sevdiğim için bitmesini bekledim. Artık tamamen sıfırlandı, fotoğraftan ne kadar görünüyor bilmiyorum. Sürülmüyor. Ambalajı da baya eskidi, ilk alındığı halini hatırlamıyorum bile. Neyse güzeldi, çok severek kullandım ve yeni keşiflere hazırım! Zaten elimde severek kullandığım başka rujlar da vardı onlarla devam ediyorum. Ruj alışverişim de yok.

Sıvılar!!!

Aşağıda gördüğün Eyüp Sabri bebek kolonyası'nı pek sevmiyorum biliyorsun Sevgili okur. Ama şişesini de ayrı sevmiyordum. Sprey kısmı hiç iyi değildi bence, tazyikini beğenmedim. Bu yüzden öncelikle onu Johnson's Baby'i koyduğum boş şişeye koydum. Ama boş şişenin de sprey kısmı bozuldu. Dolayısıyla bu sefer de Uni Baby'nin şişesine koydum (altta). Ve artık bu ürün de aktif olarak kullanılıyor.


Yumoş spreyde bir ilerlememiz var. Bunları Yaren'in önerisi üzerine kazaklarda kullanmaya başlamıştım. Bu azalma da o şekilde oldu. Artık saldım ben bunu, kazaklarda kullandığım haliyle her ay belli bir ilerlemesi oluyor, bir noktada biter herhalde. Hatta acaba biterse alır mıyım diye bile düşünmeye başladım. Ama bunu düşünmek için baya bir vaktim var. Henüz kararımı vermiş sayılmam.

Body mist: Yine bir azalma var ama bitmedi. Bu ay koku konusunda odağımı kaybettim ve parfümlerimi özleyerek onları kullanmaya ağırlık verdim. Yine de body misti diğer aylar kadar kullandım. Sanırım 3-4 ayı bulur bitmesi. Cidden ne zormuş body mist bitirmek. Bir de bebe kolonyaları daha güzel aslında, body mist bir daha almamak lazım, tabi eğer gönül ferman dinlerse....

Uni baby kolonya şişesine yukarıdaki Eyüp Sabri bebek kolonyasını koydum. Başlangıç ve ilerleme çizgilerini de işaretledim. Tıpkı uni baby'nin kendi kolonyası gibi sabit bir hızla ilerliyor. Bu şişede kullanımı daha kolay olsa da kokuya bayılmıyorum. Yine bitirmesi 3-4 ayı bulacak. Ama bebek kolonyası kategorisinden eklenen bazı ürünler de oldu....... Belki gösteririm.......

Peeling: Yves Rocher'nin kayısılı peelinginin yanında oldukça vasat kaldı. Bunu vücuda sürüp kese yapmak öneriliyor da kese zaten tek başına da yapabilirim, neden bu ürünü kullanayım hiç anlamadım. Tek başınayken içindeki tanecikler o kadar minik ve güçsüz ki kendilerine hayrı yok. Dolayısıyla çöpe atmamla kullanmam arasında hiç fark göremiyorum bu ürünü. Ama arada kollarıma falan sürerek bitireceğim. Çöpe atmayacağım. Bunun şişesini kesmeyip içini suyla doldurup çalkalarım bitirirken. Dolayısıyla boş ambalajı başka ürünler için değerlendirebilirim. En azından bir işe yarar hayatındaki ilk kezz...



Bir sonraki güncellemede muhtemelen bitmiş olacaklar:

Öncelikle Ankara'nın -11'lere giren hava sıcaklıkları en çok nemlendirme ajanları kategorisini vurdu denebilir. Kayda değer bir gelişme sağladık uzuuuuun zamandır sürünen bu ürünlerde. Bir önceki postta nemlendiricimin elimdeki tek nemlendirici olması hasebiyle bitmesini istemediğimi söyemiştim ama sanırım üçte biri kaldı. Çok kısa sürede bu kadar azaldı çünkü o kuru soğuklar yüzümü pul pul kuruttu. Ben de bol bol kullanmak durumunda kaldım. Canım sağolsun ne diyelim. Elimde zaten Frudia'nın bir kremi vardı o da yüz nemlendiricisi olarak kullanılıyormuş. Bilmiyordum. Ona geçerim. 

Himalaya'nın kremi ise bitti sayılır. Bir ya da iki kez sürecek kadar kaldı. Yine bir sonraki güncellemede kesin bitmiş olanlar kategorisine gidecek. Ondaki bu azalma trendi elimdeki diğer nemlendiricilerde de bazı ilerlemeler sağladı.

                                                               

Otel şampuanlarından oluşturduğum shower gel: Az kaldı baya, sanırım iki kullanıma falan biter. 

Roll-on: Çok az kaldı. Bir haftaya kadar biter. Bildiğin üzere elimde 2 tane daha vardı, onlardan birine geçerim. 


Nemlendirme Ajanları

Gül Şampuanı: O aslında bitti, ama yanındaki gül vüvut losyonuyla birlikte burada bahsetmek istedim. Gül şampuanı da otel şampuanları kadar memnun kalmadığım bir ürün oldu. Kokusunu da sevmedim, köpürmesi de iyi değildi. Normal şampuanımla birlikte kullandım. Zaten bunları kullanmaya elim hiç gitmiyordu ve bir köşede çook uzun zamandır bekliyorlardı. Bu proje tam da bu gibi bıraksam sonsuza kadar duracak ama çöpe de atamayacağım ve benimle 3. evlerine (şaka değil) taşınacak ürünler için iyi oldu. Elimden çıkıyorlar. Sağdaki gül vücut losyonunu da hiç sevmedim. Bence nemlendirmesi de iyi değil kokusu da. İlginç bir şekilde markanın %100 gül suyunu bidonla bitirirken diğer ürünlerini hiç sevmedim. Ama 10 günde falan bu şekilde ilerleme kaydettim, kalanını da bir haftaya 10 güne bitiririm. Bunların şişelerini seyahatlerde kendi ürünümü taşımak için kullanabilirim. O açıdan saklayacağım. Bu arada sanki ufaktan ev çöp eve dönecek gibi hissediyorum hiçbir ambalajı atmadığım için ama hayırlısı... O otel boyları en azından dönüşüme yollayayım ben.




Eyüp Sabri'nin kiraz çiçeği kokulu losyonunu hem evde kullanıyorum hem de minik kavanozlarda yanımda taşımaya başladım. Ona da aktardığım için bu derece bir azalma var. 

Yves Rocher'yi de hem kavanozda yanımda taşıyorum hem de evde kullanıyorum. Bu ikisini aynı anda kullanıyor gibiyim. Kiraz çiçeğini banyoya koydum. Himalaya'nın azalmasıyla biraz odağımı kaybettim, bir de bu sürede ben zaten kullanıyorum diye bazı nemlendirici alışverişlerim oldu..... Onları da kullanmaya başladım. Neyse bunun hesabını sonra vereceğim. Devam edelim.

Sonuç Olarak;

Bu ay biraz karışık bir ay oldu. Geçen ay Samsun'a gideceğimiz için sonuçları 1 hafta erken yazmıştım. Samsun'da bu ürünlerin çoğunu kullanamadım. Evime dönünce rutine de geri döndüm. Genel olarak project pan ürünlerine sadık kaldım ve güzel ilerlemeler oldu. Ama parfümlerde örneğin biraz çeşitlilik aramaya başladığım bir ay oldu. ikincisi, nemlendiricilerimdeki azalma kendime alışveriş yapmayı hak görme gibi bir mantığa neden oldu ve almamam gereken şeyleri aldım. En zayıf kategorim olan vücut losyonu ve kolonya kategorisinde bazı alışverişler yaşandı.

Bunun yanında ne zamandır dolapta duran, hem yer işgal eden hem bir şeye yaramayan otel şampuanlarına savaş açmam bir kazanım oldu. Onları da sırf bitsinler diye israf etmedim, aksine içlerini çalkalayarak kullanıyorum. 

Genel olarak projeden memnunum. Dolapta ürün biriktirme, kullanmadığın halde saklama ya da kullanmamaya kıyamama alışkanlıklarımı bıraktığımı düşünüyorum. Makyaj malzemelerimde de pek kullanmadığım paletlerin tadını çıkarıyorum. Kendimi kullanmak için zorlamıyorum ama sana daha önceki postlarda gösterdiğim paleti kullanmaya devam ediyorum. Onda bir renk var dibini görmek istediğim, onu gördükten sonra da yine pek az kullandığım bir renkli palete geçeceğim. Onun da biraz hakkını verelim.

Bir sonraki postta bu süreçte aldıklarımı göstersem mi diye düşünüyorum ama kararsızım sevgili okur çünkü kantarın topuzu kaçtı...